Saat 11.30 sıralarında cezaevine giren Kılıçdaroğlu'na Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ile CHP Milletvekilleri Emine Ülker Tarhan ile Mahmut Tanal eşlik etti. Yaklaşık 2 saat içeride kalan Kılıçdaroğlu çıkışta gazetecilerin görüşmeye ilişkin sorularını yanıtladı.
" BURADA OYNANAN BİR TİYATRO VAR "
Kemal Kılıçdaroğlu, " İki değerli milletvekilimizi ziyaret ettik. Aslında onlar, içeride tutuklu hukuken ama asıl tutuklular dışarıda. Aklın ve mantıın çalışmadığı, demokrasi ve özgürlük kavramının gelişmediği ülkelerde dşüncelerini özgürce söyleyen insanlardan kaygı duyanlar onları toplama kamplarında toplarlar.Sayın Haberal'ın ve Sayın Balbay'ın içeride kalması bu toplama kampını oluşturma mantığının bir sonucudur. Hem milli iradaden söz edeceksiniz halkın oylarıyla seçlmiş miletvekillerinin halka hizmet etmesi için, yasalar çıkaracaksınız demokrasi bunu gerektiriyor diyeceksiniz ama halkın oylarıyla seçlmiş milletvekillerini toplama kamplarında toplatıp onları mahkum edeceksini. Burada aslında bir yargılama yapılmıyor . Burada bir adalet dağıtımı sözkonusu değil. Burada ön yargılı olan yargıçların, siyasi otoritenin emrinde olan yargıçların sadece oynadıkları bir tiyatro var. Bunun adına yargılama diyorlar. Buna demokrasi diyorlar. Bu ne demokrasidir ne de adalet dağıtmadır " dedi.
" 21. YÜZYILIN TÜRKİYE'SİNDE BİR TOPLAMA KAMPININ BAHÇESİNDEYİZ "
Kılıçdaroğlu, Balbay ve Haberal'ın sadece and içerek parlamentoda olmak istediklerini kaydederek, " Bunların kaçma imkanları yok. Zaten kaçamazlar ; ülkelerini seviyorlar. Bunlar ' Biz yargılanmayalım' demiyorlar. Zaten yargılanıyorlar. Bunlar parlamentoya gelip, yeminlerini ederek Anayasa'nın 90. maddesinde öngörülen Anayasa'nın diğer maddelerinde öngörülen kurallar içinde görevlerini yapmak istiyorlar. Ama bu görevler maalesef bazı yargıçlar tarafından engelleniyor. Onlara yargıç demeyi içime sindiremiyorum. Çünkü yargıç vicadanıyla hareket eden kişi demektir. Toplumun beklentilerini duygularını bilen ve saygı duyan demektir.Vicdan herşeyin üstündedir. Vicdanıyla hareket etmeyen bir yargıç, yargıç olabilir mi ? Anayasanın 90. maddesi var. Türkiye Cumhutiyeti'nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler var. Bunları görmemezlikten gelip, ' Ben bildiğimi okurum. Benim bildiğim ve benim söylediğim doğrudur' mantığıyla yola çıkarsanız, adalet dağıtamazsınız. 21. yüzyılın Türkiye'sinde bir toplama kampının bahçesindeyiz. Bu toplama kampında birden fazla üniversite kuracak birden fazla üniversitede ders verecek kapasitede insanlar var. Burada gazeteciler var; bilim insanları var; kitap yazarları var. Bunların tek bir ortak paydası var. İktidara muhalkif olmak. İktidara muhalif olmanın bedeli, 21. yüzyılın Türkiye'sinde Silivri'de toplama kampında olmaktır. Bu bir demokrasi ayıbıdır. Bu demokrasi ayıbını ortadan kaldırmamız lazım. Türkiye'ye yakışmıyor "diye konuştu.
" BİR AN ÖNCE ÖZGÜRLÜKLERİNE KAVUŞMAK İSTİYORLAR "
Kılıçdaroğlu, gazetecilerin Balbay ve Haberal ile görüşmesinin naısl geçtiği sorusuna da cevap verdi. Kılıçdaroğlu, " İki ayrı binada iki ayrı yönetimin izniyle görüşme gerçekleşti. İkisi de, bir an önce özgürlüklerine kavuşmak istiyorlar. Sayın Balbay ' Bir an önce parlamenter olarak görev yapmak istiyorum' diyor. Sayın Haberal, ' Ben Zonguldak milletvekiliyim ' diyerek, Zonguldak'lılara selamlarını gönderdi. Sayın Balbay da İzmir'lilere selamlarını saygılarını gönderdi. Görev yapmak istediklerini, demokrasi ve özgürlüğün aslında ne olduğunu anlatmak istediklerini ifade ettiler. Hapishanedeki bir insanın morali ne kadar yerindeyse, onların da o kadar yerinde." dedi. Kılıçdaroğlu, Mehmet Haberal'ın neden tutuklu olduğunu anlayamadığını da aktardı. Kılıçdaroğlu, " Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bazı sahte belgelerin gönderilmesinden de Sayın Haberal şikayetçi. Türkiye Cumhuriyeti'ne bir mahkemeye sahte belge göndermek yakışmaz. Doğru değil " şeklinde konuştu. Kılıçdaroğlu sahte belgeden ne kastetmek istendiği sorulunca, " Ben Sayın Haberal'ın sadece bir sitemini dile getirdim " dedi.
" NEYİMİZİ ARAYACAKLAR ? "
Kılıçdaroğlu, içeri girerken üzerinin aranıp aranmadığı sorusuna da yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, " Arama yapacak birşey yok arkadaşlar. Neyimizi arayacaklar zaten ? Üstümüzde bir kalem var . Başka birşey yok. Gerçi kalem taşımak en büyük suç biliyorsunuz " dedi.
SAĞDIÇ'IN EŞİNDEN KILIÇDAROĞLU'NA: ONLARA SAHİP ÇIKIN
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, daha sonra Silivri Cezaevi'nin karşısında kurulu bulunan Özgürlük ve Direniş çadırına geçti. Burada İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hıdır Hokka bir açıklama yaptı. Hokka, Kılıçdaroğlu'ndan destek istedi. Bu sırada Kılıçdaroğlu'nun yanında Balyoz soruşturması kapsamında tutuklu bulunan emekli Orgeneral Çetin Doğan 'ın eşi Nilgün Doğan da hazır bulundu. Kılıçdaroğlu çadırdan ayrılmak üzereyken, Balyoz soruşturması şüphelisi Koramiral Kadir Sağdıç'ın eşi Selver Sağdıç, " TSK sizin de TSK'nız. Lütfen rica ediyorum. Hasdal'da yatan, Silivri'de yatan komutanlara sizin bizzat ziyarette bulunmanızı istiyoruz. Çünkü başkalarının davalarına ziyarette bulunuluyor. Lütfen milletvekili olarak da bizim eşlerimizin yanına gidin.TSK'nın, 70 milyonun yetiştirdiği insanları yalnız bırakmayın.Onların sesini de dinleyin. Onların gerçekten sizlere ihtiyaçları vardır. klanan Koramiral Kadir Sağdıç'ın eşi Selver Sağdıç Kılıçdaroğlu ile konuşmak istedi. Sağdıç, Kılıçdaroğlu'na hitaben, Sizin mecliste bu hukuksuzlukları anlatmanızı istiyoruz. Lütfen rica ediyoruz. Özellikle şu davalarda geçen davalarda geçen yanlışlıklar ve komplolarla eşlerimizi karşı karşıya. Çok rica ediyorum sizden. Onlara sahip çıkın " diye konuştu. Kılıçdaroğlu ise, Sağdıç'a cevaben ' Peki tamam ' diyerek Sağdıç ile tokalaştı. Kılıçdaroğlu ardından makam aracına binerek Silivri 'den ayrıldı. (DHA)