ABD'nin Florida eyaletinde şiddet gördüğü gerekçesiyle boşandığı eski FBI çalışanı eşi Micah Dwain Tharpe'nin (45), kendisine tuzak kurarak, 9 yaşındaki kızı Leila Hazan ve 8 yaşındaki oğlu Alexander Cihan Tharpe'ın velayetini aldığını öne süren Adanalı bilgisayar uzmanı Serap (Sarah) Canoğulları (44), çocuklarına kavuşmak için Türk yetkililerden yardım istedi. Hukuk mücadelesini Amerika'da sürdüren, aynı zamanda ABD vatandaşı olan anne, "Çocukların babaları, eski FBI çalışanı olduğu için tanıdığı polis ve hakimler sayesinde, çocukları rehin almışım gibi gösterip, beni tuzağa düşürdü. Terörist olmakla bile suçlandım. Tehditler nedeniyle Türkiye’ye dönmek zorunda kaldım, lütfen yardım edin" dedi.
Adanalı Serap Canoğulları, 20’li yaşlarının başında üniversite eğitimi için ABD’ye gitti. Bilgisayar ve yazılım üzerine lisans ile yüksek lisans yapan Canoğulları, 2002 yılında yılında Florida eyaletinde yaşayan FBI çalışanı Micah Dwain Tharpe ile tanıştı. Bir süre sonra evlenen çiftin, Leila Hazan ismini verdikleri kız çocukları dünyaya geldi.
İddiaya göre, bu süreçte 'uyumsuzluk ve agresifliğe bağlı problemler yaşadığı, kriminal olaylara karıştığı' gerekçesiyle Micah Dwain Tharpe’ın FBI’dan ayrılması istendi. Aksi halde kovulacağı bildirilen Tharpe, istifa etti. Ardından da Florida eyaletindeki New Port Richey kentine bağlı Pasco'daki West Pasco Government Center’da (Hükümet Merkezi) yönetici olarak çalışmaya başladı.
HAMİLEYKEN DE ŞİDDET DEVAM ETTİ
Bu süreçte ABD vatandaşılığı elde eden Serap Canoğulları, 'Sarah' ismini aldı. Ancak eşi tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldı. Serap, ikinci çocuğuna hamileyken, eşinden ayrılıp, eve çıktı. Hamileliği döneminde de şiddete uğrayan Canoğulları, 2011 yılında Alexander Cihan adını verdiği oğlunu prematüre olarak dünyaya getirdi. Çocuklarını zaman zaman babalarıyla görüştüren Canoğulları, eşini 2014 yılında boşanmaya ikna edebildi. Boşanmayla birlikte 2 çocuğun velayeti annelerine verildi.
MÜSLÜMANLIĞIM TERÖRİSTLİK SAYILDI
Serap Canoğulları'nın iddiasına göre, boşandıktan kısa süre sonra eski eş, genç kadını doğum günü olan 10 Nisan günü çocuklarıyla birlikte evine davet etti. Ancak 5 yıl önceki bu davet annenin 2 çocuğunun velayetini kaybetmesine neden oldu. Canoğulları, bundan sonra yaşananları şöyle anlattı:
"Eski eşimin daveti üzerine o gece eve gittim. Hiçbir sorun yaşamıyorken, yukarı kata çıktı ve işbirlikçisi 2 arkadaşıyla, kendisini darp ettiğim ve çocukları rehin aldığım iddiasıyla polisi aradı. Dayak yediğini iddia eden 2 metre boyundaki adamın vücudunda hiçbir iz yoktu. Gelen polisler, arkadaşıydı ve düzmece rapor hazırladılar. Gerçekten rehin almış olsam, ABD’de hızlıca SWAT ekipleri gelip müdahale ediyor. Ama bu olaydaki polisler, 2 saat sonra geldi. Bana bu tuzağı kurduktan sonra polislerin de şiddetine, tehditine uğradım. Günlerce nezarethanede kaldım. Daha sonra mahkemede de kendimi savunmama rağmen gerçekleri ispat edemedim. Çocuklarımın velayetini babalarına verdiler. Benim delillerim yalan, onların ki kanun sayıldı. Çünkü eski eşimin çalıştığı bina kompleksinde polis merkezi ve mahkeme de bulunuyor. Polis ve hakim arkadaşları, eski eşimin kanunsuzluklarını kapattı. Terörist olmakla bile suçlandım."
27 POLİS ÜST MAHKEMEDE YARGILANIYOR
Çocuklarının velayetini alabilmek için hukuki mücadelesini üst mahkemelerde sürdürdüğünü, davanın halen Federal Court’ta görüldüğünü vurgulayan Canoğulları, 27 polisin yargılandığını da dile getirdi. Hukuki mücadelesi yüzünden eski eşi tarafından tutulan adamların kendisini defalarca darbettiğini öne süren Canoğulları, 2 çocuğunun can güvenliğinin bulunmadığını iddia etti. Tehditler nedeniyle memleketi Adana’da dönen Canoğulları, çocuklarının velayetinin kendisine verilmesi için Türk yetkililerden yardım istedi.
DEVLET, ARKAMDA DURSUN
Canoğulları, yardım istediği Türk yetkililere şöyle seslendi:
"Ben Türk ve ABD vatandaşıyım. Amerikalılar beni bir Türk olarak ezdiler. Müslümanım diye ezdiler. Orada hukuka aykırı davranmadım. Kurallara uyan bir vatandaş olarak kaldım. İsterim ki Türkiye Cumhuriyeti arkamda olsun. Bana ve çocuklarıma bunu yapanlara 'Sarah'ın da Türk vatandaşlığı var, biz arkasındayız' demelerini ve beni çocuklarıma kavuşturmalarını istiyorum. Çocuklarımı çok seviyorum ve çok özledim. Keşke şu an yanlarında olabilseydim. ABD'yi onlarsız terk etmeyeceğimi söylemiştim ama hayati tehlike nedeniyle çıkmak zorunda kaldım. Çocuklarım orada güvende değil. Babaları çocuklarıma da şiddet gösteriyor. Bu durumu da mahkemeye taşımıştım ama mahkeme bunu da aklayarak, 'Disiplin gereği yapılabilir' şeklinde rapor verdi."
Nuri PİR/ADANA, (DHA)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |