Dernek üyelerinin yoğun katılım sağladığı toplantının açış konuşmasında yakın gelecekte yapılacak çalışmalar hakkında üyeleri bilgilendiren KONYSİAD Başkanı İlhami Kaplan, SGK’nın son dönemde kat ettiği mesafenin önemine dikkat çekti.
Yıllardır sosyal güvenlik nedeniyle yaşanan bütçe açığından bahsedildiğine işaret eden Kaplan, yapılan yeni çalışma ve iyileştirmelerle ilgili Selim Erol’dan bilgi almayı amaçladıklarını kaydetti.
SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur’un neden-nasıl birleştirildiğini anlatarak konuşmasına başlayan Sosyal Güvenlik Kurum İl Müdürü Selim Erol, 38 yaşındaki genç emekliler nedeniyle sistemin sıkıntı yaşadığını aktardı.
Bu durumdaki bir emekliye, ortalama yaşam süresi 70 olduğu düşünüldüğünde yaklaşık 32 yıl emekli maaşı ödendiğini ve o kişinin ödediği primi 3 yılda geri aldığına dikkat çeken Erol; “Gelişmiş ülkelerde 3,6 çalışan bir emeklinin primini karşılarken, ülkemizde alınan önlemlerle 1,6 olan rakam 2.2’ye çekildi. Elbette bu yeterli değil. Sistemin iyileştirilmesi için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Yılda yazılan ilaçlar nedeniyle 17 milyar dolarımız yurt dışına gidiyor. Eğer gereksiz ilaç yazımının önüne geçebilirsek, sosyal güvenlik sistemi daha rantabl hale gelecektir” dedi.
Erol, bazı ülkelerdeki gibi Türkiye’de de 65 yaşında emekli olunabilmesi halinde, SKG’nın 3 bin lira civarında emekli maaşı ödeyebilir bir ülke haline gelebileceğini söyledi.
Kurum olarak yaptıkları projeksiyonlarda Antalya’nın 10 yıl içeresinde, İstanbul nüfusunun yarısına ulaşabileceğine dikkat çeken SGK İl Müdürü, gelecekteki fiziksel yapı ihtiyacının karşılanması ve hizmet binası yapımı için çeşitli kurumlarla görüşmelerin sürdüğünü sözlerine ekledi.
Daha sonra KONYSİAD üyelerinin Sosyal Güvenlik Sistemine ilişkin sorularını da yanıtlayan Selim Erol’a günün anısına bir plaket verildi.
Selim Erol’un işadamlarına anlattığı bir gerçek, ünlü işadamı rahmetli Vehbi Koç’u akla getirdi. Önce Erol’un anlattığı neydi ona bakalım, sonra Koç hikayesini anlatalım;
SGK İl Müdürü Erol, Antalya’nın Elmalı İlçesi’nde doğmuş biri. Dolayısıyla Antalyalıları yakından tanıyor. Bu kentin zengini, fakiri kim iyi biliyor. Konuşmasının bir yerinde, ‘Allah önce herkese hayırlı kazançlar versin ve kimseyi kimseye muhtaç etmesin’ dedi ve şunu söyledi; “Bir dönemin çok zengin işadamlarının bugün emekli maaşına ihtiyaçları olduğunu ve kapımızı çaldığını biliyoruz.”
Evet, aynen öyle…
Vehbi Koç, başına gelmedi ama bunu düşünmüş olacak ki, her ay muhasebecinin kapısına dayanıyormuş;
“Benim sigorta primini yatırıyor musun evlat?” diye soruyormuş.
Bir ay, iki ay derken muhasebeci yine kapısına dayanıp aynı soruyu yönelten Koç’a, “Efendim, siz koskoca Vehbi Koç’sunuz. SSK’dan üç kuruş maaş alsanız ne olur, almasanız ne olur?” diyor.
Bunun üzerine Koç, muhasebecinin sırtını sıvazlıyor ve şunu söylüyor;
“Bak evladım. Düşmez kalkmaz bir Allah… Bir gün her şey elimden gidebilir. Ama, tekaüt maaşıma kimse dokunamaz.”