Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Mustafa Akaydın ile belgeselin yönetmeni ve yapımcısı Nebil Özgentürk, belgeseli yan yana izledi. Antalya Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen ve Altın Portakal'ın tarihteki 50 yılının anlatıldığı 70 dakikalık belgeselin ilk 15 dakikası, festivalin ilk yıllarında darbe ve sansürler nedeniyle yaşananlara ayrıldı. Gerek sanat, gerek siyasi, gerekse ülkenin içinde olduğu karışıklık ortamları ile askeri darbelere belgeselinde yer veren Özgentürk, özel gösterimin ardından Nefise Karatay ile söyleşiye katıldı.
PORTAKAL TARİHİNİ ALTIN VURUŞ YAPA YAPA ÖZETLEDİM
'Venüs'ün Seyri-Altın Portakal'ın 50. Yılı' adlı belgeselde bir tarih anlatmaktan daha çok bir görsel dünya kurmak istediklerini belirten Özgentürk şöyle dedi:
"Televizyon ölçülerinde iki bölümlük bir belgesel. Her şeyi anlatmanız mümkün değil. Sadece bir görsellik, bir hoşluk, bir şaşırtmaca ya da yürekleri burkan bir hikayeyi paylaşabilirsiniz. Ben 70 dakikada altın vuruş yapa yapa 50 yılı özetlediğimi düşünüyorum."
DEKOLTE KRİZİNE, ESPRİLİ YAKLAŞIM
Ekibiyle birlikte belgesel için 4 yıl çalıştıklarını belirten Özgentürk, sinema tarihindeki sansürlere, baskılara da esprili bir anlatımla yaklaştı.
"O yıllarda dekolteli sanatçılara, oyunculara, sanatçı kurulları makas yaparmış. Ne zor yıllarmış, artık onlar kalmadı, bu kayda geçsin" diyen Özgentürk, "Yani çok sansüre uğramış sinemalarımız, filmlerimiz 70'li 60'lı yıllarda. Şu zamanlarda hiç yok. Herkes güllük gülistanlık filmlerini çekiyor, televizyon programlarını yapıyor, televizyonda yarışma programı sunuyor. Dekolteler hiç müdahale görmüyor. Sansür her yerin acısıdır. Kimse son yıllarda her şey güllük gülistanlık demesin" diye konuştu.
ALTIN PORTAKAL'IN PEMBE TAVRINI DEĞİL SERT TAVRINI GÖSTERMEK İSTEDİM
Söyleşi sırasında Nefise Karatay'ın "Belgeselde öne çıkan bir detay var. Darbe ve sansürler nedeniyle Altın Portakal'ın yapılamayışı, ödüllerin verilemeyişi. Darbe ve sansür üzerine ne düşünüyorsunuz" sorusu üzerine Cannes Film Festivali'nden örnek veren Özgentürk, şöyle konuştu:
"Yapılamaması ve yapılmayışının uzun yıllar sonra taçlandırılması gibi bir ayrıntıyı da anlatmaya çalıştım. Cannes'da böyle bir şey yaşanmaz. Yani bizim ülkemiz kaos ülkesi, onlar batı ülkesi olarak söylemiyorum. Baskıların yaşandığı toplumlardayız. İnanın hiçbir ülkede böyle bir şey olmaz. Festivalin başlayacağı gün darbe yapılıyor, ikinci festivalde darbeye hoşluk olsun diye film seçilemiyor. Bir başka baskıcı dönemde festivalin başladığı gün 3 film festivalden çektiriliyor. Bu sadece Antalya'ya özel bir şey değil. O yıllarda ülke genelinde yaşananlar. Hatta resmi devlet televizyonu, bir filmi 38 dakika makaslıyor. Ben bu belgeselin sansür üzerine olmasını çok istedim ve sizin de gördüğünüz gibi ilk 15 dakikasını sansüre tavra, sansüre dik duruş gösteren sinemacılara saygı olarak seçtim. Altın Portakal'ın pembe tavrı olarak değil de sert tavrı olarak göstermek istedim."
İbrahim LALELİ / ANTALYA, (DHA)