Sonuçta penisi diğer organlardan ayırmıyoruz, ayırmamalıyız. Kalpten farklı değil. O yüzden nasıl kalbe protez takıldığı zaman SGK bunu ödüyorsa, penis için bir protez takıldığı zaman da tüm hastalar için ödenmesi gerekir" dedi.
Türk Üroloji Derneği tarafından düzenlenen 23'üncü Ulusal Üroloji Kongresi, Antalya'da başladı. Kongreye, androloji, endoüroloji, genel üroloji, nöroüroloji, pediatrik üroloji ve üroonkoloji alanlarından 190 ulusal konuşmacı, alanında dünyaca tanınan 8 uluslararası konuşmacı ve 105'i tıpta uzmanlık öğrencisi, 35'i üroloji hemşiresi olmak üzere toplam 1000 kişi katılıyor.
Toplantı kapsamında bugün yapılan basın toplantısında Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, Prof. Dr. Rüştü Cankon Germiyanoğlu, Prof. Dr. Ali İhsan Taşçı, Prof. Dr. Mevlana Derya Balbay ve Prof. Dr. Bülent Semerci yer aldı.
5 MİLYON ERKEKTE SERTLEŞME SORUNU
Türk Üroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Semerci, kongrede yeni gelişmelerin tartışılacağını, yabancı konuklarla fikir alışverişinde bulunulacağını söyledi. Dernek 2'nci Başkanı Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu da Türkiyede erkeklerin yüzde 34'ünde sertleşme bozukluğu olduğunu açıkladı. Prof. Dr. Kadıoğlu, şunları söyledi:
"Türkiye yüzde 34 oranında ereksil disfonsiyon (sertleşme bozukluğu) sorunu mevcut. Bu toplam 5 milyon civarında hastaya tekabül ediyor. 40 yaşın üzerinde çok daha fazla gözüküyor. Yaş arttıkça, sertleşme sorunu oranı da artıyor. Şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kolestrol yüksekliği, sigara kullanımı, prostatın büyümesi ile direk olarak sertleşme sorun oranı artıyor."
AYRIMCILIK YAPILMAMALI
"Mutluluk çubuğu olarak bilinen protezlere talep var mı?" şeklindeki soruya Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, şu cevabı verdi:
"Hastaların yüzde 10'unun yani 5 milyon hastanın 500 bininin, tedavi sonucunda protez adayı olması gerekiyor. Hastaların şu anda sadece yüzde 20'si doktora başvuruyor. Bu 1 milyon kişiye tekabül ediyor. Geri kalan 4 milyonu bilgilendirmek gerekiyor. Buradaki sıkıntı, bu protezler SGK tarafından tüm hastalara ödenmiyor. Ancak, belirli hastalar bundan yararlanıyor. Bunlar şeker hastaları, prostat ameliyatından sonra sertleşme sorunu yaşayan hastalar. Aslında protez bir hak. Sonuçta penisi diğer organlardan ayırmıyoruz. Ayırmamalıyız. Kalpten farklı değil. O yüzden nasıl kalbe protez takıldığı zaman SGK bunu ödüyorsa, penis için bir protez takıldığı zaman da tüm hastalar için ödenmesi gerekir. Bu konuda dernek olarak SGK ve Sağlık Bakanlığı kanalıyla çalışmalarımız devam ediyor."
Prof. Dr. Kadıoğlu, penis nakliyle ilgili bir soruya "Penis nakli denenmiş. Hastalarından biri nakilden hemen sonra penisini aldırttı. Çünkü, bir takım erkeklik egosu ön plana geçiyor. Her zaman organ naklinde gündemde olan vücudun organı reddetmesi olayı oluyor. Şu anda başarıyla uygulanan bir şey değil" diye yanıt verdi.
Mesir macununun cinsel gücü artırdığına dair bir bulgunun olmadığını açıklayan Prof. Dr. Kadıoğlu, bitkisel tedavilerle ilgili şunları söyledi:
"Türk halkının, Almanların ve Ortadoğu halklarının geleneksel olan kullanılan ilaçlara eğilimi var. Sertleşme sorunu erkeğin egosunu ciddi olarak etkileyen bir hastalık. O yüzden normal ilaç almadan, bitkisel ilaçlarla bu işin üstesinden gelebilir miyim deniliyor. Bu konuda tabi ki her bitkinin içerisinde bir takım maddeler var. Endüstrinin ürettiği ilaçlarda bunun belki de 50 kat fazlasının bulunması söz konusu."
PROSTATTA ERKEN TANI ÖNEMLİ
Prof. Dr. Mevlana Derya Balbay da toplumda sıkça görülen prostat tanısı ve toplum taramalarının önemine dikkat çekti. Prostat kanserinin tanısında düzenli kontrol yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Balbay, "Prostat kanserinde maalesef erken tanı yok. Erken dönemde kesin bir belirtisinin olduğunu söylemek zor. Ancak 50 yaşından sonra erkeklerin düzenli kontrol yaptırması hastalığının ilerlemeden tespiti için önemli. İlerleyen dönemlerde ise hastalık kemiklere yayıldığı için hastalar daha çok kemik ağrısı şikayetiyle bize geliyor" dedi.
Prof. Dr. Balbay kongrede, prostat kanserinin ameliyatla tedavilerine alternatif olarak ileri sürülen yeni yöntemlerin bilimsel değeri, radyoterapinin yeri, kemiklere ve diğer organlara sıçramış prostat kanserlilerde uygulanacak tedaviler ve uygulama şekilleri, testosteron kullanımı ve prostat kanseri gibi konuların da tartışıldığını ifade etti.
CERRAMİ MÜDAHALEDEKİ GELİŞMELER
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Rüştü Cankon Germiyanoğlu, böbrek travmalarında açık cerrahi yerine konservatif yaklaşımın böbreğin alınmasını önlediğini, üretra travmasında erken müdahalenin darlık ihtimalini azalttığı söyledi. Pediatrik böbrek tümörlerinde biopsi ve ameliyat öncesi kemoterapinin ameliyat esnasındaki sorunları azalttığını belirten Prof. Dr. Germiyanoğlu, robotik cerrahinin daha sık kullanıldığı hastaların daha kısa sürede hastaneden taburcu olduklarını ve daha az ağrı kesiciye ihtiyaç duyduklarını söyledi.
Endoüroloji konusundaki gelişmeleri paylaşan Prof. Dr. Ali İhsan Taşçı da endoskopik aletlerle ilgili yenilikler sayesinde cerrahların hayallerinin gerçekleştiğini vurguladı. Prof. Dr. Taşçı, "Endoskopik aletlerin incelmesi ve fleksibil hale gelmesiyle cerrahların hayalleri gerçekleşiyor. Artık dış idrar yolundan girilen incecik ve bükülebilir aletlerle böbreğin içindeki taşı görmek, lazerlerle yok etmek mümkün. Üstelik hiçbir kesi olmadan. Daha önceki yıllarda aynı işlemin 10 santimetre kesi ve günlerce hastanede yatışı gerektirdiği düşünüldüğünde teknolojik gelişmelerin hasta yaşam kalitesine kattığı önem tartışılmaz bir gerçek" dedi.
Mustafa KOZAK- Namık Kemal KILINÇ/SERİK (Antalya), (DHA) -