Özlenen rektör o mu?

Akdeniz Üniversitesi’nde rektörlük koltuğu için sessiz ve derinden bir çalışma var.

Bayramdan sonraki günlerde adayların listesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önüne gelecek.

Eskiden olduğu gibi sandık yok, seçim yok, atama var.

Erdoğan kimi isterse koltuğa o oturacak.

Peki, daha önce seçim vardı da ne oluyordu?..

Birinci gelen mi atanıyordu?..

Cumhurbaşkanları yine seçilmişlerin içinden istediklerini atıyordu.

Sonra kurallar değişti…

Sandık kaldırıldı, adaylık formülü getirildi…

Şu sıralar, mevcut Rektör Prof. Dr. Mustafa Ünal’ın koltuğuna, kendisinden sonra en yakın aday olarak Prof. Dr. Özlenen Özkan gösteriliyor.

Peki, kim bu Özlenen Özkan?..

Ben dahil, bu soruyu üniversite çevrelerine soranlar şu cevabı alıyor; Yüz naklini yapan Prof. Dr. Ömer Özkan var ya, işte onun eşi…

Peki, şansı var mı?..

Var…

Neden var?..

Ben dahil, bu soruyu üniversite çevrelerine soranlar şu cevabı alıyor; Yüz naklini yapan Prof. Dr. Ömer Özkan var ya, işte onun Külliye ile ilişkileri çok iyi…

Sıvacı, kalıpçı olsa anlarım da, bir yüz nakli hocasının, bir estetikçinin Külliye ilişkisi ne olabilir ki?..

Peki, üniversitede destekçileri var mı?.. Yani adaylığı akademi camiasında nasıl karşılandı?..

Ben dahil, bu soruyu üniversite çevrelerine soranlar şu cevabı alıyor: Yüz naklini yapan Prof. Dr. Ömer Özkan var ya, işte onu seven, sayan hocalar da var.

E be kardeşim, her sorunun cevabında Ömer Özkan var…

Peki, kendisi niye aday olmuyor da eşi oluyor?..

Ben dahil, bu soruyu üniversite çevrelerine soranlar şu cevabı alıyor: Yüz naklini yapan Prof. Dr. Ömer Özkan var ya, işte onun bir muayenehanesi var. Oradan da iyi bir geliri var. Rektör olursa orayı yasal olarak kapatmak zorunda kalacak. Eşi rektör olursa muayenehanenin kapanmasına gerek yok.

Ben anladım… Şöyle anladım…

Özlenen hanım kazanırsa, Özkan ailesinin evinde bir rektör olacak, muayenehane de kapanmayacak.

Formül güzel…

Şimdi gelelim kafama takılan bazı istatistiki meselelere…

Akdeniz Üniversitesi’nde 58 bin öğrenci var…

Merkezde devasa bir kampus… İlçelerde yüksek okullar…

Profesörü, doçenti, asistanı 2 bin 500 kişilik akademik kadro…

Yüzlerce memur, işçi…

Hazinenin 2020’de aktardığı 544 milyon 15 bin törkiş lira … 

Öz geliri 37 milyon 250 bin, toplam geliri 581 milyon 265 bin TL olan bir üniversite…

Türkiye’deki 125 üniversite içinde bütçesi ile ilk 13’te...

ODTÜ’den ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden daha fazla bütçesi var…

Bu 581 milyon 265 bin TL, Sayıştay’ın yıllık bütçesinin iki katı, Danıştay’ın 3 katı ve Yargıtay’a da denk bir bütçe…

Yani dönen para az buz değil…

Yanılmıyorsam 3 milyarı aşkın bütçesi olan Antalya büyükşehirden sonra kentte ekonomik büyüklükte ikinci sıradaki devlet kurumu…

Bu kadrolar, bu paralar, eğer kazırsa Özlenen hanıma emanet edilecek…

Peki, Özlenen hanımın idealinde özleminde bu var mı?..

Yok…

Nereden biliyorum?..

Daha önceki röportajlarından…

Bir gazeteci zamanında, ‘Gelecekle ilgili planlarınız neler?’ diye sormuş rektör adayı Özlenen Özkan’a…

O ne demiş?..

“Kompozit doku nakli henüz yeni, ben bu alanı çok sevdim. Bu konuda proje yapmak istiyoruz. Ümidi olan çok hasta var ve ben bu alanda devam etmek istiyorum açıkçası. Bu işi sevdiğim için çok keyifli.”

Peki, başka planı neymiş?..

“Ayrıca vatana millete hayırlı çocuklar yetiştirmek istiyorum. İnşallah onu da başarır, çocuklarımla gurur duyarım” demiş…

Allah bağışlasın…

Peki, bırakın rektörlüğü, akademik kadrosunun bağlı olduğu bilim dalına başkanlık, dekanlık, tıp fakültesine başhekimlik hayali de mi yokmuş?..

Evet yokmuş…

Peki, o zaman bu ‘JAWS’larla dolu rektör adaylığı havuzuna kim itmiş olabilir onu?..

Ve, gelelim kafama takılan diğer sorulara…

İsrafil Kurtcephe’yi bilir misiniz?..

Bir gazeteci olarak ben çok iyi bilirim…

Akdeniz Üniversitesi’nin Mustafa Ünal’dan önceki rektörüydü…

Kurtcephe FETÖ’cülükle suçlandı…

Yargılandı…

'Terör örgütüne üye olma suçu'ndan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı…

Rektörlükten alındı, devlet memurluğundan atıldı…

Rektör adayı Özlenen hanımın eşi Ömer Özkan, Kurtcephe’nin FETÖ’cülükle yargılandığı davada ifade vermişti.

Prof. Dr. Ömer Özkan, Kurtcephe ve ailesini yakından tanıdığını söylemiş, sanığın FETÖ üyesi olmadığını savunmuştu.

Başka ne demişti?.. İşte tutanaktan birkaç cümlesi:

"İsrafil Hoca, FETÖ üyesi değil, mağdurudur. Kendisini milliyetçi ve dindar bir insandır. FETÖ'cü olmadığına kendim kadar eminim."

Sonuçta ne olmuştu?..

İsrafil Hoca, FETÖ mağduru değil FETÖ üyesi çıkmıştı…

Özkan’ın, ‘FETÖ’cü olmadığına kendim kadar eminim’ lafını şimdi kendisine bir daha sormak istiyorum.

‘Hala aynı düşüncede misiniz?.. İsrafil Kurtcephe’nin Hala FETÖ’cü olmadığına emin misiniz?’..

Bence hala emin…

Çünkü, Özlenen hanımı üniversitede destekleyenler arasında İsrafil Kurtcephe’nin ekibi de varmış…

Misal;  Prof. Dr. Murat Turhan…

Peki, kim bu Murat Turhan…

Kurtcephe döneminin hastane başhekimi…

Akdeniz Üniversitesi’ndeki iki profesörün, hakkında, ‘FETÖ üyesi’ diye savcılığına suç duyurusunda bulunduğu kişi…

Murat Turhan ile birlikte, FETÖ’cü oldukları ileri sürülen 14 kişilik o listede başka kimin adı vardı…

Prof. Dr. Ömer Özkan’ın…

Yani, rektör adayı Özlenen Özkan’ın eşinin…

Ben burada kimse için bir yakıştırma yapmıyorum, imada da bulunmuyorum.

Ömer Özkan, İsrafil Kurtcephe’ye FETÖ davasında destek çıktı, o da onun eşine rektörlük seçiminde koltuk çıkıyor da demiyorum.

Ve, ‘Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ da demiyorum.

Bir durum tespiti yapıyorum.

Unuttuklarımızı hatırlatıyorum.

Ve, diyorum ki; bir yanda Külliye nezdinde güçlü kudretli, kamuoyu önünde meşhur Ömer Özkan’ın gölgesi altında böyle bir profil aday, bir yanda da, Antalya FETÖ ana davasında By-Lock görüşmelerinde adı geçen ve FETÖ’cülerin hazzetmediği, ‘Kullanamayız’ diye karşı çıktığı mevcut rektör Mustafa Ünal aday…

Ne diyelim?..

Erdoğan, iyi düşünsün, taşınsın, kendisine sunulacak 3 kişilik aday listesinden hangisi gerçek liyakat sahibiyse onu atasın…