Ülkemizde hemen hemen hepimizin kendisine göre iyi yada kötü bir işimiz var. Önerim işiniz ne olursa olsun severek yapın .Kendi işiniz , özel sektör ve ya kamu sektörü fark etmez. Aslında buna uyum sağlamak durumundayız ;çünkü yaşamak için sadece hava yeterli değil ve sorumlu olduğumuz insanlar var eşimiz ,çocuklarımız, sevgilimiz , akrabalarımız , arkadaşlarımız ( tabi bu saydıklarımın hepsi bir arada olacak diye bir şey de yok hani ! )
Sonuç olarak çalışıyoruz ve üretiyoruz .Neticesinde elimizde ihtiyaçlarımızı karşılamak için ,toplumdaki statümüzü korumak için ya da bir üst tura geçebilmek için. Ki sizde son iki sınıf için diğerlerinden biraz daha fazla uğraşıyorsanız uyarmak isterim sayılı olan günün sonunda elinizde hiçbir şey olmayacak. Yaşadığınız her andan zevk almaya çalışın ; bu önemli o zaman kimse maddi olarak verebildiklerinize veya sahip olduklarınıza aldırış etmeyecek ; tek değer verecekleri siz olacaksınız.
Evet : bu kadar koşturma çaba sarf etme hepsi bir amaç için ; bizim dışımızda bir de çalıştığımız kurumun amacı , hedefleri , gelecekte pazardan almak istediği pay , uluslar arası bir statüye ulaşmak , markasını tüm dünyada bilinir hale getirmek ve daha sayabileceğimiz bir çok sebepten dolayıdır. Bir serbest meslek sahibi de mutlaka plan ve hesap yaparak işini sürdürmekte ve geleceğini daha iyi koşullar altında sürdürmeye çalışmakta. Bir kamu kuruluşun da pozisyonuna göre önceden belli olan görev tanımına riayet ederek çalışan kişi ise serbest meslek ve özel sektörde çalışanlara göre biraz daha rahat ( biraz daha rahat diyorum ; çünkü son yıllarda kamu personeline daha kolay kız veriyorlar J )
Ama bir grup var ki bu çalışanlar vahim durumdalar : “ Özel Sektör Çalışanları”
Şimdi nasıl yani ! dediğinizi duyar gibiyim . Sebebini de biliyorum ; siz diyorsunuz ki ; “ Altında araba , özel sağlık sigortası , bayramlarda yardı , hediyeler, istikhaklar, yıl sonu kardan pay , yemek çeki , yol masrafı daha ne olacak” .İşte öyle olmuyor.
Neden vahim olduğunu açıklık getireyim . Evet bu saydıklarınızdan bazılarına , hepsine ve hatta daha da fazlasına sahip olabileceğiniz özel sektör çalışanı olabilirsiniz. Ama unutmayın sahip olduklarınız edindiğiniz sorumluk basamağı ile , sizin eğitim , yabancı dil , katıldığınız seminerler ve buna benzer bir çok etmen ile belirleniyor.
Buraya kadar her şey güzel dışarıdan on numara görünüyor. Sahip olunan avantajlar iyi olabilir ama hepsi aslında fiyatın içinde ; yani hizmetin karşılığında sana ödenen bedelin içerisinde.
Özel sektör çalışanları son yıllarda öncelikle bulundukları rolleri korumaya çalışmakla beraber çok az bir kısmı bunu korumanın yanında bir adım ileriye daha gidebilmek için kendilerini gelişimlerine adamışlardır. Şirketin iş alanın ne olduğu fark etmeksizin ; aylık , üç aylık , altı aylık , yıllık hangi periyotta olursa olsun hedefleri vardır. Bu onları ayakta tutacak ulaşılması gereken tek sonuçtur. İşte bu sonuca ulaşırken kendi hedeflerini ulaşılabilir kılmak için sizlerin de üzerinize düşen payı yapmanızı sağlamak amacı ile hedefleri size indirirler. Şirketteki rolünüz ne olursa olsun en alttan en üste kadar herkesin bir hedefi vardır .Herkes o hedefe ulaşmak için çaba sarf etmek zorundadır. Çünkü bu çabaları sonucunda değerlendirilecek ve ona göre kariyeri , şirkette ki yeri planlanacaktır ya da işten çıkarılacaktır. Bu çok normaldir. Koşulları beğenmiyorsanız iş değiştirebilirsiniz .Sonuçta herkes belirlenen yolda ilerlerken bu yolun otoban mı , virajlarla dolu bir yol mu , çamur içerisinde bir dağ yolu mu olacağını kendisi kendi seçimleri ile etkileyebilir.
Çalışanlar canla başla hedefe ulaşmak için çaba sarf ederler ;çünkü hedefe ulaşıldığında alacakları ücret kendilerine verileceği söylenen ve kendilerinin de kabul ettiğidir. Ancak iş verenin : bunun kim olduğu fark etmez yerel bir firma ya da bir dünya markası çalışanlara verilen hedeflerin gerçekleşmesi için onlar üzerinde gösterdikleri çaba kadar ve hatta ondan kat kat fazla özen göstermeleri gereken ve tamamen “İNSANİ” bir yön vardır. Ve bu o markayı marka yapan değerdir.
Bu nedenle çalışanlara işler iyi gitmediğinde nasıl hisettikleri sorumalı ve birlikte çözüm yolları aranarak onlara destek olunmalıdır. Bunu yapmayan işletmeler kısa zamanda olmasa da ileride bu hatanın kendilerine vereceği maddi kayıptan çok kaybettikleri değerleri fark edeceklerdir. Çalışanlar hedeflerin tuttuğu zamanlarda nasıl bir teşekkürü bile bu başarılı çalışmadan dolayı kendilerine verilebilecek ekstradan maddiyata tercih edebilecekleri gibi ; hedeflerin tutmadığı zamanlarda da aynı şekilde yanlarında maddi , manevi olunmasını beklerler. Özellikle de maddi konularda. Maaş sistemlerinin çalışan lehine esnetilebildiği sistemler dünya üzerinde bir çok firmada vardır. Çalışanlar ülkemizdeki artan oranlı vergi sisteminden dolayı , şirketlerinin primleri ile birlikte maaşlarını toplam brüt üzerinden ödemelerinden dolayı ve buna benzer şirketinde kanunlar gereği çalışanlarına uygulamak zorunda olduğu bir çok koşuldan dolayı ,özellikle hedeflerinin gerçekleşmediği zamanlarda yaşam düzenlerini alt üst eden , dengelerini bozan , kendilerini ve sorumlu oldukları insanları zor duruma düşürecek ödemeler almak zorunda kalıyorlar.
Bu durumda bir çalışanlar temel ihtiyaçlarını koruyabilmek için hemen tasarrufa gitmeyi tercih ediyorlar . Bu tasarruf tedbiri önce sigara ve alkol kullanımı olan bir kişi için buradan başlıyorsa ne ala ; çünkü kendisi sağlığına da kavuşmaya başlıyor demektir.
Bu sıkıntılı durumu yaşayan çalışan önce etrafından eksik kalan kısmı borç olarak talep eder sonra da bankalardan kredi yolunu seçer. Bu da sonu gelmek bilmeyen çok sıkıntılı bir durumun ortaya çıkmasına sebep olur. İşte durum bu noktaya gelmeden “ PATRON” devreye girerse çalışanın motivasyonu düşmez , şirkete olan bağlılığı artar ve başarıya giden bu zorlu yol meşakkatli olsa da severek yapılabilir.
Şirketlerin başarıları için her rol sahibi , her durumda çalışan ile birlikte hareket etmelidir.
Mehmet Nuri ILDIZ.