Fransızca öğretmeni olan ve 8 yıl yaptığı öğretmenliği bıraktıktan sonra turizmciliğe geçen Muzaffer Otlu'nun 50 yataklı oteli Wievpoint, İngilizler başta olmak üzere daha çok Avrupalı müşterilere hizmet veriyor. Uluslararası turizm fuarlarına katılan, dünyayı gezip gördüklerinden etkilenerek oteli müzeye dönüştüren Otlu, hem yöre kültürünü yabancılara tanıtmak hem de geleceğe taşımak istiyor.
Otelin girişinde 80 yıllık bir at arabası ve yapma bir Likya lahdi yer alıyor. Bahçeye girişte 1947 yılında Almanya'dan Türkiye'ye gelen ilk traktörlerden biri var. Onun yanında zeytinyağı sıkma aletleri, üzüm sıkma, pekmez kaynatma aletleri bahçeyi süslüyor. Bahçede 76 kovanlık bir bal sereni ile bal sıkma ve arıcı aletleri de yer alıyor. Bahçenin kuzeyindeyse bir kağnı, demirci dükkanı, su çekme çıkrığı ve kuyusu bulunuyor. Otelin duvarları çiftçi ve at arabası araçları, marangoz aletleri, ev kadınlarının kullandığı eski eşyalarla dolu. Otelin içi de eski radyolar, tüfekler, davul, zurna, ibrik, vazonun yanı sıra geleneksel giysiler, köylü kıyafeti giymiş bir kadın ve erkek maketi, eski mesleklerin fotoğrafları ve çeşitli ülkelerden gelen küçük eşyalarla süslenmiş.
TANITIM TURUYLA BAŞLANGIÇ
Muzaffer Otlu, oteline gelen müşteriler için önce mini bir tanıtım turu düzenliyor. Bazı aletlerin çalışmasını uygulamalı olarak gösteriyor. Otelin etrafındaki tüm eşyaları ve araçları tanıtıyor. Otlu, oteldeki eski eserlerin geçmiş kültürü tanıtan ögeler olduğunu, böylece çocuklara geçmişte neler kullanıldığının anlatıldığını, yerli ve yabancı müşterilere de bu kültürü ve gelenekleri aktarmayı hedeflediklerini söyledi.
EŞİMLE AYNI YAŞTA TRAKTÖR
Otelde kalan müşterilerden İrlandalı Sheila Leince, "İlk kez geldim. Kızım ve damadım tavsiye etti. Burası bir müze. Türk kültürünü geleceğe taşıyor, biz yabancılara tanıtıyor. Şu arkadaki traktör 1947 yılında yapılmış. Benim eşim de 1947 doğumlu ama bu traktör benim eşimden sağlam" dedi. Fransız Elisabeth Theibut da "Türkiye'ye ikinci kez geliyorum. Patara'ya ilk kez geldim. Patara ve çevresinde çok önemli yerler var ama en önemli yer bu otel olsa gerek. Kardeşimden duyarak geldim bu otele. Anlattığı gibi bir müze burası. Çok eski eşyalar var. Bize Türk kültürünü tanıtıyor. Otel değil sanki bir müze görünümünde" diye konuştu.
Bir başka müşteri İngiliz Masson Tyler Smith ise şu değerlendirmede bulundu: "İkinci kez bu otele geliyorum. Çok ilginç eşyalar, araçlar ve aletler var. Arı sereni ve 19'uncu Yüzyıl'dan kalan kağnı beynimde yer etti. Burada bal kovanlarının arılardan nasıl korunduğunu ilk kez gördüm ve duydum. Kağnıyı görünce TIR, kamyon yokken yüklerin nasıl taşındığını öğrendim. Burası bir tarih. Bende tarihi öğrendim."
Ahmet ACAR/KAŞ, (DHA)