ANTALYA'da 4 yıl önce balkondan düşen, önce intihar ettiği, ardından cinayete kurban gittiği öne sürülen manken Burcu Çağlayan ile ilgili davanın duruşmasına bilirkişi olarak katılan Prof.Dr. Coşkun Yorulmaz, DNA izi bulunamadığını, Ulusal Kriminal Laboratuvarı'nın 'cinayet' raporunun bilimsellikten uzak olduğunu iddia etti.
Bir deri mağazasında mankenlik yapan 22 yaşındaki Burcu Çağlayan, Temmuz 2010'da sabaha karşı Fener Mahallesi'nde, 34 yaşındaki İbrahim T.'nin 5'inci kattaki evinin balkonundan düşerek yaşamını yitirdi. Savcının 4 yıl süren araştırması sonunda İbrahim T. hakkında 'kasten adam öldürme', arkadaşı Murat E. hakkında ise 'kasten adam öldürmeye yardım etme' suçlamasıyla ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. İfadesi alınıp serbest bırakılan İbrahim T. hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen duruşmaya, hakkında tutuklama kararı bulunan işadamı İbrahim T. katılmazken, avukatları temsil etti. Duruşmaya, tutuksuz sanık Murat E., Burcu Çağlayan'ın eşi Emin Çağlayan, babası Cafer Aluç ve avukatları katıldı.
Duruşmada ilk olarak yan binada bulunan güvenlik görevlisi Kazım Öztürk, kapıcı Cafer Şenel ve alt kat komşusu Didem Özbatir dinlendi. Öztürk ve Şenel hiçbir şey duymadıklarını belirtirken, alt kat komşusu Didem Özbatir çiftin sık sık kavga ettiğini, müziğin sesini çok fazla açtıklarını, bir kadının da 'Eğer başka kadın varsa intihar ederim' dediğini belirterek, "Bir gürültü oldu. Dışarı çıktığımda üst kattan bir erkek 'Abi kadın kendisini attı. Ben yandım, ambulans' diye bağırıyordu" dedi.
2 SANİYEDE DÜŞTÜ, 1 DAKİKADA ÖLDÜ
İbrahim T.'nin avukatları tarafından ücreti üniversiteye yatırılarak Antalya'ya getirtilen ve mahkemede bilirkişi olarak dinlenen İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Coşkun Yorulmaz, Burcu Çağlayan'ın bulunduğu balkondan 2 saniye içinde düştüğünü ve yaklaşık 1 dakika içinde de can verdiğini belirtti. Prof. Dr. Yorulmaz, "Kişinin kamera görüntüleri yoksa, düşme şekli belirlenemez. Ölen kişi de yere düştüğü anda canlı olduğunu, nefes almak isterken kanama yüzünden ciğerlerine nefes yerine kan dolmasından anlaşılmıştır. Düşmesinin ardından refleks olarak ölmeden önce bacağı da seyirmeler neticesinde başka yere doğru atmış olabilir" dedi.
Cinayet raporunu sunan Ulusal Kriminal Laboratuvarı'nı da bilimsellikten uzak rapor hazırlamakla itham eden Prof. Dr. Yorulmaz, "Ben adli tıpa uzman yetiştiriyorum. Amerika'da eğitim gördüm ve birçok üniversitede ders vermekteyim. Ulusal Kriminal Laboratuvarı bilimsel olmayan rakamlar ve varsayımlar üzerine bir rapor hazırlamış. Onları buradan kınıyorum. Ben bu konuda çok çalıştım" dedi.
Avukatlardan gelen bir soru üzerine Prof. Dr. Yorulmaz, "Kadının saçlarında postiş var. Ayrıca tokalar var. Bunlar bir kavga olmuş olsaydı bozulurdu. Ayrıca DNA olarak hazırladıkları bir rapor var. Kavga olsa kadının tırnak aralarında DNA bulunurdu. Ayrıca küvette bulunan karışık DNA'lar herhangi bir zamanda orada olursa, kan, idrar veya başka şekilde DNA oraya bulaşmış olabilir. Başkası benim saçlarıma elini geçirse bile benim DNA'm onun tırnaklarının arasında bulunabilir" diye konuştu.
Çağlayan'ın avukatlarından Ahmet Onaran, Prof. Yorulmaz'a, "Bilginize saygı duymakla birlikte tokalaşmayla bile DNA geçebiliyorsa sanık ile gece boyunca çok samimi olan Burcu Çağlayan'da neden hiç İbrahim Tokgöz'ün DNA'sı bulunmadı? Ayrıca sporcu bir geçmişi bulunan Çağlayan'ın o parmaklıklardan aşağı kendisinin atladığını varsayıyorsak, neden korkuluklarda hiç parmak izi yok?" diye sordu. Prof. Yorulmaz bu soruya, DNA'nın bir gen haritası olduğunu belirterek, "Eğer aralarında bir kavga olmuş olsaydı Burcu Çağlayan'ın tırnaklarının arasında deri parçaları bulunurdu. Benim söylediğim bulaşma şeklinde olandı. Yani DNA izlerine rastlanabilirdi, bunu söylemiştim. Ayrıca kadının elleri bir erkeğinkinden daha nemlidir ve o metalde parmak izi kalmaması normaldir" dedi.
Çağlayan'ın avukatları ise Prof. Yorulmaz'ın sanık avukatları tarafından ücreti ödenerek bilirkişilik yaptırıldığına dikkat çekerek, söylediklerinin mahkeme tarafından kabul edilmemesini istedi. Sanık avukatları ise İbrahim T.'nin yakalama kararının kaldırılmasını ve tutuklanmama garantisi verilirse mahkemeye gelip ifade vereceğini belirtti. Ancak mahkeme İbrahim T.'nin avukatlarının taleplerini reddederek, duruşmayı 27 Ocak tarihine erteledi.
Teslime TOSUN/ANTALYA, (DHA)