Eşiyle birlikte kamuda çalışan 44 yaşındaki Meral Kaplan, Manisa'da oturdukları dönemde dünyaya gelen çoçcukları Mirkan Kayra'ya, henüz 7 aylıkken lösemi tanısı konulduğunu söyledi. Mirkan'ın tedavisi için o dönem İzmir'e taşındıklarını belirten anne Kaplan şunları anlattı:
“Bir yaşın altındaki hasta çocuklarda yaşama şansı yüzde 10 denmişti. Mirkan 7 aylıkken kemoterapi aldı. 11 ay sürdü bu. Bu sürenin 9 ayını hastanede geçirdi. Daha sonra evimizden hastaneye giderek kemoterapi almaya devam etti. 2012 yılında ilik nakline karar verildiğinde Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde nakil olmak için eşimle birlikte tayinimizi Antalya'ya istedik. Antalya'ya geldiğimizde ilik beklemeye başladık. Ancak dünyanın hiçbir yerinde uygun ilik bulunamadı. Ama bu sürede çok güzel bir şey oldu. Doktorlar Mirkan'ın tedaviye çok iyi yanıt verdiğini ve ilik nakline gerek kalmadığını söyledi. Mirkan 2012 yılı Aralık ayından bu yana damardan kemoterapi almıyor. Ağızdan ilaç alıyordu, ancak son 3.5 yıldır artık ağızdan da ilaç almıyor."
BU, HAYATIN FARKLI BİR BOYUTUYDU
Hiçbir zaman 'Neden benim çocuğum' diye isyan etmediğini belirten Meral Kaplan şöyle devam etti:
“İlk öğrendiğimizde şoktaydık. Zor bir süreç geçirdik ve bu sürecin sonunda başardık. Nakil gerektiren bir bebek olmasına rağmen, nakle ihtiyaç kalmadı. Biz inançla bu hastalığı yendik. Hastalar ve yakınları asla umutsuzluğa düşmemeli. İnanmalılar. Ayrıca insanlar illa başına geldiğinde değil, her zaman lösemili çocuklara, lösemili insanlara yardımcı olmalı. Çünkü bu hayatın farklı bir boyutu. Farklı bir dünya."
'ARTIK OĞLUMLA TOP OYNUYORUZ, YÜZMEYE GİDİYORUZ'
Baba Fikret Kaplan ise ailece zorlu süreçlerden geçtiklerini belirtirken duygularını şöyle dile getirdi:
“Biz bu hastalığı derinden yaşayanlardanız. Çok uzun, meşakkatli yollardan geçtik. 7 aylık bebekten 7 yaşına kadar geldik. Allah'ın izniyle atlattık. Tüm hastaların atlatacağına inanıyoruz. Bu konunda aileler inançlı olmalı. İnanmak her şeyin üstünde. Pozitif enerjilerini çocuklarına vermeliler. Gerçekten büyük etkisi oluyor. Artık oğlumla top oynuyor, yüzmeye gidiyor, geziyoruz. Mirkan birinci sınıfı bitirdi, okuma yazma öğrendi, ikinci sınıfa geçti."
Bu zorlu dönemde yanlarında olan LÖSEV'e teşekkür eden baba Kaplan, “Hep yanımızda durdular. Psikolojik destek verdiler. Maddi destekleri oldu" dedi.
BÜTÜN LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR BENİM GİBİ İYİLEŞSİN
7 yaşındaki Mirkan Kayra ise hastalığını yenmenin mutluluğu içinde “Bütün lösemili çocuklar iyileşsin. Onlar da iyileşsin benim iyileştiğim gibi. Yaşasınlar. Sağlıklı olsunlar" derken 12 yaşındaki abla Melis Evra Kaplan,kardeşi iyileştiği için çok mutlu olduğunu söyleyerek, “Ben de o zamanlar çocuktum. Daha 5 yaşındaydım" diye konuştu.
ANTALYA'DA 700 LÖSEMİLİ VAR
LÖSEV Antalya Şubesi Sosyal Hizmetler Sorumlusu Derya Keser, LÖSEV'in 1998 yılında kurulan bir vakıf olduğunu belirterek şöyle dedi:
“Lösemili çocuklarımız başta olmak üzere yetişkinlere de bakıyoruz. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere tüm maddi, manevi ve sosyal ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyoruz. LÖSEV Antalya Şubesi ise 2012 yılında kuruldu. Türkiye genelinde 23 bin 500, Antalya'da 700 lösemili hasta var. Bunun çoğunluğu çocuk. Antalyalı bağışçılarımızın daha duyarlı olmalarını istiyoruz."
Selma KUNAR / ANTALYA, (DHA)