Küresel ısınmaya dur demeliyiz!

Küresel ısınma dünyayı tehdit ediyor. İklim değişikliği, uzun vadeli sonuçları itibarıyla insanların ve hayvanların hayatını riske atan en önemli küresel sorunlardan biri. Atmosferdeki sıcaklık artışıyla kendini gösteren iklim değişikliğinin en sık görülen etkileri ise; okyanusların ısınması, buzulların erimesi, deniz seviyesindeki yükselme, olağan dışı doğa olaylarındaki artış gibi gelişmelerdir.

Bir yanda kaynaklar tüketilirken, öbür yanda havayı kirleten gaz salınımı sürekli artmaktadır. Fabrikaların havaya saldığı karbon, su kaynaklarının kirletilmesi, fosil yakıtlar, tarım ilaçları, temizlik malzemeleri, hayvan çiftlikleri, kozmetik ürünler, cıva ve diğer kimyasallar, soğutucular ve plastik bileşenler gibi ürünlerin havaya, toprağa, nehirlere, okyanuslara ve göllere karışması, çevre sorunlarının temel sebebidir.

Çölleşme, su kıtlığı, göçler, su savaşları gibi felaketler ile yakın gelecekte karşılaşmamız an meselesi.  Küresel ısınmanın yol açtığı ekonomik çöküşler ve riskler bir tarafa en büyük sorun böyle giderse yaşanacak bir alan kalmayacak!  Dünyaya oksijen sağlayan kaynaklar okyanuslar ve ormanlardır. Her ikisinin de insanlığın ve ekosistemin temel ihtiyacı olan oksijeni üretebilmesi için yabani hayat dengesinin korunması şarttır. 

Uzmanlar insan aktivitesi sonucu sera gazlarının gereğinden fazla atmosferde birikmesinden dolayı birçok sıkıntının yaşanacağını ve özellikle karbon salınımını düşürmemiz gerektiğini belirtiyor. 

Bilim insanları, önümüzdeki yıllarda buzullardaki erimenin beklenenden daha hızlı ilerleyebileceğini söyleyerek, "Her yıl ortalama 273 milyar ton buz kaybediliyor" diyor. Buzulların erimesiyle ortaya çıkan metan gazının doğaya döngüsü beraberinde daha büyük sorunları doğuracak. Ayrıca buzul altındaki mikroorganizmaların gün yüzüne çıkması yeni ölümcül hastalıkları da beraberinde getirecek. 

Doğaya ne verirsek doğa da bize karşılığını veriyor. Sanki doğa büyük bir öfkeyle insanoğlunun sonunu hazırlıyor gibi değil mi?  Küresel ısınma yaşamın her yanına, gezegenin her noktasına tesir ediyor. Düşündürücü ve bir o kadar gerçek. 

Bizler karşı karşıya olduğumuz gerçek karşısında çözüm yolları aramalıyız. Küresel ısınmaya ilişkin farkındalıklar sağlanmak zorunda. Çevrenin korunmasında bireyden devlete, toplumu oluşturan tüm kesimlere çeşitli sorumluluklar düşüyor. Bireysel anlamda hepimiz, yaşadığımız çevrenin korunmasıyla ilgili kendi üzerimize düşeni yapmakla yükümlüyüz. Ek olarak beslenme, temizlik ve kaynakları kullanma alışkanlıklarımızın doğal dengeye katkı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bakliyat, tahıl ve meyve-sebzeye dayalı tarımsal ürünlerle beslenme alışkanlığının kazanılması yanı sıra plastik ve kimyasal ürünlerin tüketiminin azaltılması ve su kaynaklarının israf edilmemesi gibi konularda hassasiyet sahibi olmak zorundayız.

Bireysel çabalarımızın yanında asıl olması gereken kurumsal ve siyasi önlemlerin alınmasıdır. Denizlerin, okyanusların ve ormanlık alanların korunması noktasında devletlerin, uluslararası kuruluşların önceliklerini doğal döngüyü korumaya vermesi ve bu yönde etkili adımlar atması gerekmektedir. Her bir devlet gerekli düzenlemeleri kendi toplumunda inşa etmelidir.

Basit bir adım, büyük adımların öncüsü olabilir.

Felaket tellallığı değil, mühim bir hatırlatma; yarın çok geç olmadan küresel ısınmaya dur diyelim!