Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Kanbur, derslerde 'Yakında iç savaş çıkacak, silahlanın' diyerek halkı isyana teşvik ettiğinin ileri sürülmesi, boşandığı eşinin de FETÖ'cü olduğunu iddia etmesi üzerine geçen yıl 15 Nisan'da 'terör örgütü üyesi olmak ve propagandasını yapmak' suçlamasıyla tutuklandı. Yrd. Doç. Dr. Kanbur, ardından YÖK tarafından meslekten ihraç edildi.
Hakkında 30 yıla kadar hapis istemiyle Antalya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılan Yrd. Doç. Dr. Kanbur, yaklaşık 8 ay tutuklu kaldıktan sonra geçen 10 Kasım'da 50 bin lira kefalet ve adli kontrol şartıyla tahliye edildi.
Antalya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen davanın 5'inci duruşmasında, Yrd. Doç. Dr. Kanbur ile avukatları Ali Çelik, Cengizhan Gököz ve Münip Ermiş hazır bulundu. Aradan geçen sürede mahkeme heyeti ile savcısı da değişen mahkemede görülen davanın duruşmasında, Cumhuriyet Başsavcı vekillerinden Adnan Tabar da görev aldı.
'BEN TÜRK MİLLİYETÇİSİYİM'
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Nihat Kanbur duruşmadaki savunmasında, 14 Nisan 2016 tarihinde evinde ve işyerinde yapılan aramada hiçbir suç unsuruna rastlanmadığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Kanbur, cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla başlatılan soruşturmanın kumpasla davaya dönüştüğünü savundu. Kendisine iftira atıldığını, 2008 yılında evlenip 2010 yılında boşandığı eski eşinin yönlendirilmesiyle aylarca tutuklu kaldığını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Kanbur, "FETÖ üyeliği suçlamasını tümüyle reddediyorum. Ben esasen Türk milliyetçisi bir insanım" dedi.
Konya Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında şüpheli olarak ifadesi alınan Mustafa Arıkan'ın, kendisinin FETÖ'cü olduğuna ilişkin beyanlarını da kabul etmeyen Yrd. Doç. Dr. Kanbur, “Bu kişi Konya Cumhuriyet Savcılığı'nda alınan ifadesinde 80'in üzerinde isim vermiştir. Bu kişinin söylediği toplantılara katılmadım. Bu toplantılarla ilgili tarih de belirtilmemiştir" diye konuştu. Eski eşi Müge İ.'nin beyanlarını da kabul etmediğini belirten Yrd. Doç. Dr. Kanbur, Antalya'daki birçok FETÖ dosyasında adı geçen gizli tanık 'Tuna'nın da kendisiyle ilgili beyanlarının doğru olmadığını söyledi.
'FETÖ'CÜ OLSAM HIZLA YÜKSELİRDİM'
2000 yılından beri Akdeniz Üniversitesi'nde çalıştığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Kanbur, "FETÖ'cü olsam hızla yükselirdim. FETÖ'cü olsaydım, şu ana kadar profesörlüğümü de çoktan almış olurdum. Gizli tanık Tuna, benden öğretim görevlisi olarak söz etmektedir. Ben öğretim üyesiyim. Ayrıca FETÖ'cü olsam kadrolaşırdım. Asistanımı dahi kendim alamadım. Ben FETÖ'cü değil, FETÖ mağduruyum. Nitekim ders verdiğim Türk Ceza Kanunu'nun 104'üncü maddesiyle ilgili sınavda sorduğum sorunun ahlaksız olduğu iddiasıyla FETÖ'nün üniversitede etkin olduğu dönemde soruşturma geçirdim. Yine FETÖ'nün etkin olduğu dönemde 542 ile başlayan telefonum Türkiye'deki diğer 600 kişi ile birlikte dinlenmiştir" diye konuştu.
Ergenekon, Balyoz ve şike davaları gibi bir kumpasın mağduru olduğunu ileri süren Yrd. Doç. Dr. Kanbur, "Bu dava benim akademik hayatımı yok etmek için gerçekleştirilmiş bir operasyondur. Ben geçen yıl 15 Nisan'da doçentlik dosyamı verecektim. O gün tutuklandım" dedi.
GİZLİ TANIK TUNA
Mahkeme, Antalya'daki birçok FETÖ soruşturmasında adı geçen gizli tanık 'Tuna'nın sesinin değiştirilip görüntüsünün mozaiklenerek SEGBİS üzerinden bir sonraki duruşmada dinlenmesi için Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verip duruşmayı erteledi.
Mustafa KOZAK/ANTALYA, (DHA) -