CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'i iterek kürsüden uzaklaştıran TBMM İdare Amiri Salim Uslu'ya "İşçinin parasıyla lüks Mersedese binmek milletvekili dövmeye benzemez. İşçinin alınteriyle altına lüks araçlar alacaksın, sendikana gideceksin devletin bankasından ucuz kredi alacaksın. Daha bunların hesabını sormadık, soracağız" diye seslendi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, önceki gün akşam saatlerinde geldiği Antalya'da bugün CHP'li Muratpaşa Belediyesi kültür salonunda vatandaşlar ve partililerle buluştu. Antalya'da, kızı Azime Aslı Nadir'in Meydan Kavağı Mahallesi'nde bulunan evinde kalan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, konuşma yapacağı salona gitmeden önce bir kahvede vatandaşlarla sohbet etti. Bir bakanın sağlam olduğunu söylediği otelde, Van'da zor şartlarda görev yapan iki gazetecinin basın şehidi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, uygar bir ülkede bir bakanın böyle birşey söyleyemeyeceğini savundu.
'DEMOKRASİYE EVET'
Kemal Kılıçdaroğlu Muratpaşa Belediye Kültür Salonu'nda, Antalya'da olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek başladığı konuşmasında, demokrasi konusunda çok önemli adımlar atılmasına rağmen son günlerde Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin sekteye uğradığını öne sürdü. CHP'nin yeni anayasa hazırlıkları sürecinde rolünü 'Demokrasiye evet, hak ve özgürlüklere evet' olarak ilan eden CHP Genel Başkanı, "Sonuna kadar bu ülkeye demokrasi gelinceye kadar evet" dedi.
İŞÇİ PARASIYLA LÜKS MERCEDES
Bir ülkede seçimlerin yapılmasının, tek başına o ülkede demokrasinin var olduğunun göstergesi olamayacağını savunan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Hitler de Mussolini de seçimle gelmiştir. Demokrasi mi diyeceğiz şimdi o seçime. Burada da şimdi geldiler. Önce ne yaptılar. Düşünün, parlamentoda bir milletvekilimiz çıkıyor, elinde bir fener, fenerin ne olduğunu biliyorsunuz. Köstebeğin de kim olduğunu biliyorsunuz. Bunlar demokrasicilik oynuyorlar. Milletvekili arkadaşımız diyor ki 'Ben konuşacağım'. Eğri, doğru konuşmak istiyor. Kimin kürsüsünden, halkın kürsüsünden 'konuşacağım' diyor. Seçimle gelmiş arkadaşım, konuşaçak. Önce konuşmasını kesiyor başkan. Konuşmakta ısrar edince oylamaya sunuyor başkan. 'Konuşsun mu, konuşmasın mı?' AKP'lilerin oylarıyla 'konuşmasın' kararı çıkıyor. Şimdi burada bütün milletime şikayet ediyorum. Vatandaşın kürsüsünde, vatandaşın seçtiği milletvekili konuşturulmuyor. Sesi kesilmiş, vatandaş duymuyor sesi ama, Meclis'i yöneten arkadaş AKP İdare Amirini göreve davet ediyor. 'Gel bunu sustur' diyor. Kabadayı pozuyla geliyor. Eski bir sendikacı. Biz onu çok iyi biliriz. Ne olduğunu da çok iyi biliriz. İşçinin parasıyla lüks Mersedese binmek milletvekili dövmeye benzemez. Onun arkasında nelerin olduğunu da çok iyi biliriz. İşçinin alınteriyle altına lüks araçlar alacaksın, sendikana gideceksin devletin bankasından ucuz kredi alacaksın. Daha bunların hesabını sormadık, soracağız. Sonra kalkacaksın milletvekilini itekleyeceksin, dövmeye kalkacaksın. Ne adına? İleri demokrasi adına. Sevsinler sizin ileri demokrasinizi."
Olayların devamında AK Parti Milletvekili Salim Uslu'ya kınama cezası istendiğini, fakat yine AK Partili'lerin oylarıyla bu cezanın reddedildiğini hatırlatan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Bunun adı nedir biliyor musunuz? Çoğunluk diktatörlüğüdür. O diktatörlüğü başınıza yıkacağız" dedi.
'TEK KALE DEMOKRASİ OLMAZ'
Yaşanan olayları içine sindiremeyen AK Parti milletvekillerini de tepki koymaya çağıran Kılıçdaroğlu, "Bu kadar ayıp bir demokrasiye sığmaz" dedi. Her ülkede iktidarın olduğunu, ama muhalefetin sadece demokratik rejimlere özgü olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
"Her türlü baskıyı, şiddeti uyguluyorsunuz, konuşturtmuyorsunuz milletvekillerini. Eğer böyle bir yolu açarsanız, bu yolun sonu ciddi iç çekişmeler getirir toplumda. Biz demokrasiyi kurallarına göre oynamak istiyoruz. Devleti ele geçirmek bir siyasal partinin işi değildir. Sahada tek kale olacak, o tek kalede bunlar oynayacak, ikinci kale olmayacak. Bunun adına demokrasi diyeceksiniz. Böyle olmaz."
USLU'YA SESLENDİ
TBMM İdare Amiri Salim Uslu'ya da seslenen Genel Başkan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"O sendikacı olduğunu söyleyen sendika ağasına sormak istiyorum, sen çocuklarına nasıl yanıt vereceksin. 'Ben milletin kürsüsünde milletvekilini iteledim, kakaladım' diyeceksin herhalde. Peki çocukların okulda ne diyecek, arkadaşlarının yüzüne nasıl bakacaklar."
AK PARTİ'NİN COPU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem felaketinin yaşandığı Van'a iki kez gittiğini, herkesin elini sıktığını, şikayetlerini dinlediğini, bir politik çıkara dönüştürmediğini ve açıklamalarını yumuşak üslupla gerçekleştirdiğini belirterek, "Çünkü acı var. Acıyı istismar etmek bize yakışmaz" dedi. Van'da vatandaşın Bakanlara Vali'yi şikayet ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Neden, çünkü çadırlarda duran vatandaşları evlerine gönderdi. Arkasından da deprem oldu. Ne yapsınlar. Vay efendim sen misin 'Vali istifa diyen.' Cop yer misin yemez misin, biber gazı yer misin yemez misin. Böyle bir anlayış olur mu? Hangi demokraside geçiyor. Zaten deprem olmuş, şimdi sıra geldi AKP'nin copuna. Ne oldu coplandı insanlar. Yakışır mı bu?" diye konuştu.
'AR DAMARI ÇATLAMIŞ İNSANLAR'
Yine Van'da bir Bakan'ın, "Van ve Erciş deprem açısından Türkiye'nin en güvenilir iki kentidir" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"Nereden biliyorsun sen? Sayın Bakan deprem uzmanı mısın? Vatandaşlar çadırdan çıkıp bir an önce evlerine gitsinler. Arkasından deprem oluyor. Pekçok insan hayatını kaybediyor. Sağlıklı çalışan demokraside o bakanın bir gün koltuğunda oturmaması lazım. Ama ar damarı çatlamış insanlar koltuklarında oturmaya devam ederler. Çünkü onlar için ar ve haya koltuktan daha önemli değildir, en önemlisi koltuktur. Koltuğa kilitlenirler."
HER PROTESTO EDEN PROVOKATÖR MÜ?
Van'da Valiyi protesto eden grubun provokatör ilan edildiğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, "Şimdi, her protesto eden kişiye provokatör denir mi, Allah aşkına? Bu ülkede ‘Parasız eğitim istiyorum’ diyen, bakın başka bir şey değil, pankart açan iki üniversite öğrencisi 19 ay hapiste kaldılar. Hangi demokrasiden bahsediyoruz biz? Hangi demokrasiden söz ediyoruz biz?" diye sordu.
Partisinin depremin ilk gününden itibaren bölgede olduğunu kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, "Kendi yardımımızı kendimiz dağıttık. Biz iktidar değiliz ama samimi söylüyorum, yardım konusunda Van’da da iktidarız Erciş’te de iktidarız. Bakanlar, CHP’li belediyelerin kurdukları çadırlarda gelip toplantı yaptılar" dedi.
NE OLDU SEVGİLİ LİDERİM?
'Türkiye bölgesinde lider ülke' iddiasına karşın, Avrupa Birliği ülkelerinin liderler toplantısına artık Türkiye'nin çağrılmadığını savunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçen gün Recep Tayyip Erdoğan çok önemli bir şey söyledi. 'Avrupa Birliği’nde eskiden liderler toplantısına bizi çağırırlardı, şimdi çağırmıyorlar.' Hani sen liderdin? Lider ülkeyi kim çağırmaz? Adamlar seni dikkate bile almıyor. Sen misin lider?" diye konuştu. Yine benzer şekide Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin Doğu Akdeniz'de gerçekleştirdiği petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine ilişkin Başbakan Erdoğan'ın ilk açıklamalarından geri adım attığını savunan Kemal Kılıçdaroğlu, "Adamlar doğalgazı da petrolü de buldular. Ne olduğu sevgili liderim. Gözünü sevdiğim Recep beyim. Ne oldu? Çünkü Amerika’da kulağı çekildi. Ne oldu, teminat verdi. 'Bıraktım' dedi. Garibana lider. Çünkü garibana baskıcı. Öbürüne gelince el pençe divan" diye konuştu.
KABE'NİN REVAKLARI
Kabe’nin etrafında Osmanlı revaklarının yıkılmasının gündemde olduğunu hatırlatarak konuşmasını sürdüren Kemal Kılıçdaroğlu, Kabe'nin etrafındaki o tarihi eserlerin yıkılmaması gerektiğini söyledi. Fakat Başbakan Erdoğan'ın buna itiraz etmediğini iddia eden CHP Lideri, "Bütün mütedeyyin vatandaşlarıma sesleniyorum. Kabe'nin etrafında yapılan Osmanlı eserleri ve diğer tarihi eserler sadece bir ülkenin iç sorunu değildir. Dünyanın sorunudur. Tarihi yok etmek insanlık suçudur. Ey Recep Tayyip Erdoğan, olaya müdahale et, o tarihi eserler yıkılmasın. Yıkılırsa sorumlusu sensin. Başka kimse değildir" dedi.
SİLİVRİ TOPLAMA KAMPI
Kurban Bayramı'nın 4'üncü günü Silivri'ye gerçekleştirdiği ziyaretle ilgili izlenimlerini de paylaşan CHP Lideri konuşmasını şöyle tamamladı:
"Orası bir cezaevi değil, toplama kampı. Hukuk orada çalışmıyor. Orada adalet de yok, vicdanının sesini dinleyen yargıçlar da yok. Orada sadece ve sadece önkoşullu, 'Ben bunları mahkum edeceğim' diyen, usulüne göre, adet yerini bulsun diye yargılama süreci içine giren bir mahkeme var. Toplama kampına toplanmışlar, sabah akşam adalet tiyatrosu oynanıyor. Aktörleri belli, perdenin gerisindekiler belli. Onun için adına 'Silivri Toplama Kampı' diyorum" diye konuştu.
KARAYOLUYLA ANKARA'YA
Önceki gün akşam saatlerinde eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile karayoluyla Antalya'da gelen CHP
Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Muratpaşa Belediyesi Kültür Salonu'nda gerçekleştirdiği konuşmanın ardından kızı Azime Aslı Nadir'in evine geri döndü. Bir süre evde oturan CHP Lideri ve eşi, kızı Aslı Nadir, damadı Cenk Nadir ve torunu Duru'yla birlikte evden çıktı. Kılıçdaroğlu, kendisini bekleyen makam otomobilinin yanında torunu Duru ile hatıra fotoğrafı çektirdi ve torununu öptükten sonra karayoluyla Ankara'ya gitmek üzere kentten ayrıldı.
Emre BAYLAN / ANTALYA, (DHA) -