Başkan Böcek dede oldu
Başkan Böcek dede oldu
Meteoroloji il il uyardı: Kuvvetli sağanak, kar ve fırtına
Meteoroloji il il uyardı: Kuvvetli sağanak, kar ve fırtına
Barış Falay ekranlara geri dönüyor
Barış Falay ekranlara geri dönüyor
Conor McGregor cinsel tacizden suçlu bulundu
Conor McGregor cinsel tacizden suçlu bulundu
13 Kasım 2011 Pazar - 17:53

Kılıçdaroğlu, Antalya'dan hükümete yüklendi

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Antalya'da partililere seslendi. Başta Başbakan olmak üzere, Kamer Genç'i kürsüden itirek uzaklaştıran AKP'li vekil Uslu'yu eleştiren CHP lideri, 'O diktatörlüğü başınıza yıkacağız' dedi.

Kılıçdaroğlu, Antalya dan hükümete yüklendi
Facebook'ta Paylaş Twitte'da Paylaş Google+'da Paylaş Haberi Yazdır Arkadaşına Gönder Metni küçült Metni büyüt

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'i iterek kürsüden uzaklaştıran TBMM İdare Amiri Salim Uslu'ya "İşçinin parasıyla lüks Mersedese binmek milletvekili dövmeye benzemez. İşçinin alınteriyle altına lüks araçlar alacaksın, sendikana gideceksin devletin bankasından ucuz kredi alacaksın. Daha bunların hesabını sormadık, soracağız" diye seslendi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, önceki gün akşam saatlerinde geldiği Antalya'da bugün CHP'li Muratpaşa Belediyesi kültür salonunda vatandaşlar ve partililerle buluştu. Antalya'da, kızı Azime Aslı Nadir'in Meydan Kavağı Mahallesi'nde bulunan evinde kalan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, konuşma yapacağı salona gitmeden önce bir kahvede vatandaşlarla sohbet etti. Bir bakanın sağlam olduğunu söylediği otelde, Van'da zor şartlarda görev yapan iki gazetecinin basın şehidi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, uygar bir ülkede bir bakanın böyle birşey söyleyemeyeceğini savundu.

'DEMOKRASİYE EVET'

Kemal Kılıçdaroğlu Muratpaşa Belediye Kültür Salonu'nda, Antalya'da olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek başladığı konuşmasında, demokrasi konusunda çok önemli adımlar atılmasına rağmen son günlerde Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin sekteye uğradığını öne sürdü. CHP'nin yeni anayasa hazırlıkları sürecinde rolünü 'Demokrasiye evet, hak ve özgürlüklere evet' olarak ilan eden CHP Genel Başkanı, "Sonuna kadar bu ülkeye demokrasi gelinceye kadar evet" dedi.

İŞÇİ PARASIYLA LÜKS MERCEDES

Bir ülkede seçimlerin yapılmasının, tek başına o ülkede demokrasinin var olduğunun göstergesi olamayacağını savunan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Hitler de Mussolini de seçimle gelmiştir. Demokrasi mi diyeceğiz şimdi o seçime. Burada da şimdi geldiler. Önce ne yaptılar. Düşünün, parlamentoda bir milletvekilimiz çıkıyor, elinde bir fener, fenerin ne olduğunu biliyorsunuz. Köstebeğin de kim olduğunu biliyorsunuz. Bunlar demokrasicilik oynuyorlar. Milletvekili arkadaşımız diyor ki 'Ben konuşacağım'. Eğri, doğru konuşmak istiyor. Kimin kürsüsünden, halkın kürsüsünden 'konuşacağım' diyor. Seçimle gelmiş arkadaşım, konuşaçak. Önce konuşmasını kesiyor başkan. Konuşmakta ısrar edince oylamaya sunuyor başkan. 'Konuşsun mu, konuşmasın mı?' AKP'lilerin oylarıyla 'konuşmasın' kararı çıkıyor. Şimdi burada bütün milletime şikayet ediyorum. Vatandaşın kürsüsünde, vatandaşın seçtiği milletvekili konuşturulmuyor. Sesi kesilmiş, vatandaş duymuyor sesi ama, Meclis'i yöneten arkadaş AKP İdare Amirini göreve davet ediyor. 'Gel bunu sustur' diyor. Kabadayı pozuyla geliyor. Eski bir sendikacı. Biz onu çok iyi biliriz. Ne olduğunu da çok iyi biliriz. İşçinin parasıyla lüks Mersedese binmek milletvekili dövmeye benzemez. Onun arkasında nelerin olduğunu da çok iyi biliriz. İşçinin alınteriyle altına lüks araçlar alacaksın, sendikana gideceksin devletin bankasından ucuz kredi alacaksın. Daha bunların hesabını sormadık, soracağız. Sonra kalkacaksın milletvekilini itekleyeceksin, dövmeye kalkacaksın. Ne adına? İleri demokrasi adına. Sevsinler sizin ileri demokrasinizi."

Olayların devamında AK Parti Milletvekili Salim Uslu'ya kınama cezası istendiğini, fakat yine AK Partili'lerin oylarıyla bu cezanın reddedildiğini hatırlatan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Bunun adı nedir biliyor musunuz? Çoğunluk diktatörlüğüdür. O diktatörlüğü başınıza yıkacağız" dedi.

'TEK KALE DEMOKRASİ OLMAZ'

Yaşanan olayları içine sindiremeyen AK Parti milletvekillerini de tepki koymaya çağıran Kılıçdaroğlu, "Bu kadar ayıp bir demokrasiye sığmaz" dedi. Her ülkede iktidarın olduğunu, ama muhalefetin sadece demokratik rejimlere özgü olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

"Her türlü baskıyı, şiddeti uyguluyorsunuz, konuşturtmuyorsunuz milletvekillerini. Eğer böyle bir yolu açarsanız, bu yolun sonu ciddi iç çekişmeler getirir toplumda. Biz demokrasiyi kurallarına göre oynamak istiyoruz. Devleti ele geçirmek bir siyasal partinin işi değildir. Sahada tek kale olacak, o tek kalede bunlar oynayacak, ikinci kale olmayacak. Bunun adına demokrasi diyeceksiniz. Böyle olmaz."


USLU'YA SESLENDİ

TBMM İdare Amiri Salim Uslu'ya da seslenen Genel Başkan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"O sendikacı olduğunu söyleyen sendika ağasına sormak istiyorum, sen çocuklarına nasıl yanıt vereceksin. 'Ben milletin kürsüsünde milletvekilini iteledim, kakaladım' diyeceksin herhalde. Peki çocukların okulda ne diyecek, arkadaşlarının yüzüne nasıl bakacaklar."

AK PARTİ'NİN COPU

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem felaketinin yaşandığı Van'a iki kez gittiğini, herkesin elini sıktığını, şikayetlerini dinlediğini, bir politik çıkara dönüştürmediğini ve açıklamalarını yumuşak üslupla gerçekleştirdiğini belirterek, "Çünkü acı var. Acıyı istismar etmek bize yakışmaz" dedi. Van'da vatandaşın Bakanlara Vali'yi şikayet ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Neden, çünkü çadırlarda duran vatandaşları evlerine gönderdi. Arkasından da deprem oldu. Ne yapsınlar. Vay efendim sen misin 'Vali istifa diyen.' Cop yer misin yemez misin, biber gazı yer misin yemez misin. Böyle bir anlayış olur mu? Hangi demokraside geçiyor. Zaten deprem olmuş, şimdi sıra geldi AKP'nin copuna. Ne oldu coplandı insanlar. Yakışır mı bu?" diye konuştu.


'AR DAMARI ÇATLAMIŞ İNSANLAR'

Yine Van'da bir Bakan'ın, "Van ve Erciş deprem açısından Türkiye'nin en güvenilir iki kentidir" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Nereden biliyorsun sen? Sayın Bakan deprem uzmanı mısın? Vatandaşlar çadırdan çıkıp bir an önce evlerine gitsinler. Arkasından deprem oluyor. Pekçok insan hayatını kaybediyor. Sağlıklı çalışan demokraside o bakanın bir gün koltuğunda oturmaması lazım. Ama ar damarı çatlamış insanlar koltuklarında oturmaya devam ederler. Çünkü onlar için ar ve haya koltuktan daha önemli değildir, en önemlisi koltuktur. Koltuğa kilitlenirler."

HER PROTESTO EDEN PROVOKATÖR MÜ?

Van'da Valiyi protesto eden grubun provokatör ilan edildiğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, "Şimdi, her protesto eden kişiye provokatör denir mi, Allah aşkına? Bu ülkede ‘Parasız eğitim istiyorum’ diyen, bakın başka bir şey değil, pankart açan iki üniversite öğrencisi 19 ay hapiste kaldılar. Hangi demokrasiden bahsediyoruz biz? Hangi demokrasiden söz ediyoruz biz?" diye sordu.

Partisinin depremin ilk gününden itibaren bölgede olduğunu kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, "Kendi yardımımızı kendimiz dağıttık. Biz iktidar değiliz ama samimi söylüyorum, yardım konusunda Van’da da iktidarız Erciş’te de iktidarız. Bakanlar, CHP’li belediyelerin kurdukları çadırlarda gelip toplantı yaptılar" dedi.

NE OLDU SEVGİLİ LİDERİM?

'Türkiye bölgesinde lider ülke' iddiasına karşın, Avrupa Birliği ülkelerinin liderler toplantısına artık Türkiye'nin çağrılmadığını savunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geçen gün Recep Tayyip Erdoğan çok önemli bir şey söyledi. 'Avrupa Birliği’nde eskiden liderler toplantısına bizi çağırırlardı, şimdi çağırmıyorlar.' Hani sen liderdin? Lider ülkeyi kim çağırmaz? Adamlar seni dikkate bile almıyor. Sen misin lider?" diye konuştu. Yine benzer şekide Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin Doğu Akdeniz'de gerçekleştirdiği petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine ilişkin Başbakan Erdoğan'ın ilk açıklamalarından geri adım attığını savunan Kemal Kılıçdaroğlu, "Adamlar doğalgazı da petrolü de buldular. Ne olduğu sevgili liderim. Gözünü sevdiğim Recep beyim. Ne oldu? Çünkü Amerika’da kulağı çekildi. Ne oldu, teminat verdi. 'Bıraktım' dedi. Garibana lider. Çünkü garibana baskıcı. Öbürüne gelince el pençe divan" diye konuştu.



KABE'NİN REVAKLARI

Kabe’nin etrafında Osmanlı revaklarının yıkılmasının gündemde olduğunu hatırlatarak konuşmasını sürdüren Kemal Kılıçdaroğlu, Kabe'nin etrafındaki o tarihi eserlerin yıkılmaması gerektiğini söyledi. Fakat Başbakan Erdoğan'ın buna itiraz etmediğini iddia eden CHP Lideri, "Bütün mütedeyyin vatandaşlarıma sesleniyorum. Kabe'nin etrafında yapılan Osmanlı eserleri ve diğer tarihi eserler sadece bir ülkenin iç sorunu değildir. Dünyanın sorunudur. Tarihi yok etmek insanlık suçudur. Ey Recep Tayyip Erdoğan, olaya müdahale et, o tarihi eserler yıkılmasın. Yıkılırsa sorumlusu sensin. Başka kimse değildir" dedi.

SİLİVRİ TOPLAMA KAMPI

Kurban Bayramı'nın 4'üncü günü Silivri'ye gerçekleştirdiği ziyaretle ilgili izlenimlerini de paylaşan CHP Lideri konuşmasını şöyle tamamladı:

"Orası bir cezaevi değil, toplama kampı. Hukuk orada çalışmıyor. Orada adalet de yok, vicdanının sesini dinleyen yargıçlar da yok. Orada sadece ve sadece önkoşullu, 'Ben bunları mahkum edeceğim' diyen, usulüne göre, adet yerini bulsun diye yargılama süreci içine giren bir mahkeme var. Toplama kampına toplanmışlar, sabah akşam adalet tiyatrosu oynanıyor. Aktörleri belli, perdenin gerisindekiler belli. Onun için adına 'Silivri Toplama Kampı' diyorum" diye konuştu.

KARAYOLUYLA ANKARA'YA

Önceki gün akşam saatlerinde eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile karayoluyla Antalya'da gelen CHP

Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Muratpaşa Belediyesi Kültür Salonu'nda gerçekleştirdiği konuşmanın ardından kızı Azime Aslı Nadir'in evine geri döndü. Bir süre evde oturan CHP Lideri ve eşi, kızı Aslı Nadir, damadı Cenk Nadir ve torunu Duru'yla birlikte evden çıktı. Kılıçdaroğlu, kendisini bekleyen makam otomobilinin yanında torunu Duru ile hatıra fotoğrafı çektirdi ve torununu öptükten sonra karayoluyla Ankara'ya gitmek üzere kentten ayrıldı.

Emre BAYLAN / ANTALYA, (DHA) -

 
15 milyon Euro'luk Antalyalı
 
ABD bu kadını konuşuyor
YORUMLAR
Toplam 7 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
MS ve KK ile neden olmaz! 17 Kasım 2011 Perşembe 03:35

Sarıgülle ve Kılıçdaroğlu ile Neden İktidar Olunmaz!M.Sarıgül de Alevi ve Piyon.İktidara gelmek istiyorsak Sunni /Türk bir ülkede ,CHP Genel Başkanının Türk ve Sunni olması gerekiyor.Etnik ve mezhep siyaseti yanlış,Bunu şahsen ben yürekten kabul ediyorum ama bazı gerçekleri vatandaş gözetiyor,kabul etmiyor.Bu noktayı da görmek-anlamak gerekir.Müslüman Mahallesinde ŞOVMENLİKLE Salyongoz Satılmaz derler..Kongrede Kürt, Alevi aday da olabilir ,seçilebilir de!Ancak komployla gelmeyecek;ancak PİYON olmayacak dış güçlere.Bölücü olmayacak.DÜRÜST OLACAK.Adil,hilesiz,müdehalesiz Kongreyi HER KİM kazanırsa başımızın üzerine..HEDEF İKTİDAR MI,BAĞIMSIZ TÜRKİYE Mİ sorusu ve cevabı önemli.dikkatli olmak durumundayız.Sarıgül de B Planıdır!

Yorumu oyla      5      3  
Ah be ne yaptım... 15 Kasım 2011 Salı 00:11

ÖNDER SAV AH BEN NE YAPTIM ŞARKISINI DİNLİYORMUŞ BU GÜNLERDE..Yeni CHP de SIZLATIYOR içimizi ya!ÖNDER SAV HAYATIMIN YANLIŞINI YAPTIM DİYE öZÜR DİLİYORMUŞ DENİZ BEY DEN..

Yorumu oyla      7      4  
Tesadüf mü sanırsın Rahmetlicüce! 14 Kasım 2011 Pazartesi 23:06

Derdim İsyanında sürgün edilen bir kişinin oğlu CHP Genel Başkanlığına tesadüf mü getirildi sanıyorsunuz ey CHP li arkadaşlarım.Hüseyin Aygun Tunceli milletvekili de mi tesadüf seçildi?Niçin SES VERMIYORUSUNUZ olanlara Ey Halkım,Ey Partilim!Gazi Paşa yatağında rahat uyuyamıyor! Hani Atam sen rahat uyu demiştiniz!

Yorumu oyla      8      3  
Sayın Rahmetlicüce İster İnan İster İnanma.. 14 Kasım 2011 Pazartesi 22:55

Sayın Rahmetlicüce ister inan ister inanma "Kışlıöçdaroğlu "kelimesi bilinçli , kasıtlı,kinayeli olarak yazılmadı,klavye hatasıdır.Bu hatanın farkına varılmadan gönder butonuna basılmıştır.Ama senin "şahsiksiyet "yazın bilinçli yazdığın belli olduğu için karakteri hemencik küfüre sarılmakta olan bir adamdan sosyal demokrat olmayacağı kesindir.Uslubun yanlıştır.Görüşümün özünde de "Örgüt herkesin üzerindedir ve genel başkan örgüt gücünü ,örgüt kimliğini hakim kılmak durumundadır" demek Kılıçdaroğluna hakaret değildir.Görüşümün arkasındayım Sayın Şahsiyet. Not:Ama şu da bilinmelidir:CHP nin Başına Dersim İsyanında sürgün edilen,öldürüldüğü ifade edilen bir babanın(Sn.Kılıçdaroğlunun eşi beyan verdi)oğlu CHP Genel Başkanlığına getirilmiştir ve o oğulun da " Dersim Olayını CHP nin kurucusu Mustafa Kemala katliamdan habersiz değildir;sorumludur" şeklinde gönderme yapan Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünü getirmesi de şunu hatırlatmıyor değil.:Acaba Kılıçdaroğlu böyle yaparak bir öç mü alıyor?Kılıçdaroğlunu oraya tesadüf mü geldi sanıyorsunuz?Kim kimden öç alma,rövanş alma peşinde,?Lozanın rövanşı böyle mi alınıyor? sorularını da hatırlatma imkanı verdi bu yazınız ve istemiyerek yapılan yazım hatası..

Yorumu oyla      8      3  
Rahmetlicüce 14 Kasım 2011 Pazartesi 10:14

ÖRGÜT GENEL BAŞKANI Başlığıyla yazan şahsiksiyet? partiliysen eğer??? Bundanda şüphe duyuyorum zaten... Önce saygılı olacaksın ve partinin Genel Başkanı olan kişinin soyadını doğru yazmayı öğreneceksin, KİNAYELİ yazmayacaksın... Bu gerçek CHP liye yakışmaz zaten...Adını açıkça yazarak yorumunu yazacaksın... KİM OLURSA OLSUNNNN BEĞENİRSİN BEĞENMESSİNNN... SEÇİLMİŞ İNSANLARA SAYGILI OLACAKSINNNN...

Yorumu oyla      4      7  
ÖRGÜT GENEL BAŞKANI TEMSİL EDER! 14 Kasım 2011 Pazartesi 02:15

CHP DE ÖRGÜTÜN ÜZERİNDE HİÇ BİR GÜÇOLAMAZ..ÖZER ÜLKEN ÖRGÜTÜN HAKİM OLMASINI AKAYDINA BELİRTMİŞ AKAYDIN DA DİRENMİŞTİR.KEMAL KIŞLIÖÇDAROĞLU AKAYDINA DUR DEMEK DURUMUNDADIR..BEYEFENDİ BARIŞMAZ MIŞ!BU NE KÜSTAHLIK!KILIÇDAROĞLU DA ÖYLE ŞEY Mİ OLUR MUŞ DİYOR..DESENE ÖRGÜT BENİ TEMSİL EDER DİYE!Bunu anlamıyorsan,beceremiyorsan sen git desene!

Yorumu oyla      7      4  
BARIŞ YARKADAŞ 13 Kasım 2011 Pazar 20:59

13 Kasım 2011 BARIŞ YARKADAŞ Kılıçdaroğlu'nun kafası neden karışık? Dün bu köşede kaleme aldığım "CHP üzerine geç kalmış bir yazı" başlıklı makalem, CHP'liler tarafından yoğun ilgi gördü. Yazıyı sayfaya koyduktan kısa bir süre sonra, görüşlerini ifade etmek isteyen ve bunun için arayan onlarca okurumla konuştum. Çok sayıda da mail aldım. Yazının hem twitter, hem de Facebook gibi etkin mecralarda paylaşılması ise "CHP içindeki rahatsızlığın" bir göstergesiydi. CHP'liler, birçok il ve ilçede "örgüt toplantısı yapılmadığı için" kendilerini ifade edecek bir mecra bulamıyor. Bu yüzden, duygu ve düşüncelerine tercüman olan yazıları internette paylaşarak dertlerini dile getiriyor. Dün bu yazının ardından arayan birçok okurum, haklı olarak "CHP nereye gidiyor Barış Bey?" sorusunu yöneltiyor ardından da kaygılarını dile getiriyordu. Kuşkusuz artık yüksek sesle dile getirilen bu sorunun cevabını aramak ve bulmak gerekiyor. Bu sorunun muhatabı kuşkusuz ki; aralarında Gürsel Tekin'in de olduğu CHP Genel Merkezi yöneticileridir. CHP MYK'sı ve CHP Parti Meclisi, tabanda oluşan rahatsızlığı gidermek, "ideolojik - politik netliği" ve "söylem birliği"ni sağlamak zorundadır. Bunun kısa vadede olmayacağı ise gün gibi ortada. Neden mi? Dün bu köşede "Demirel - CHP - Kılıçdaroğlu - Ecevit" ilişkisini anlatan bir yazı kaleme aldık. Kılıçdaroğlu'nun "anlamsız" Demirel sevgisini anlattık. CHP liderinin yaptığının 'tutarsızlık" olduğunu ortaya koyduk. Kılıçdaroğlu sağolsun, bizi yine yalancı çıkarmadı. Daha bir hafta önce Süleyman Demirel'i el üstünde tutan, üzerine toz kondurmayan, pamuklara sarıp seven Kılıçdaroğlu, yine tüm bunları unutmuşçasına davrandı. Antalya'da partililere seslenen Kılıçdaroğlu, AKP'lilerin Kamer Genç'e saldırmasını "dört gün sonra" eleştirirken, merhum İsmet İnönü'nün sözlerine atıf yaptı. CHP lideri, AKP'lileri kast ederek "Eşkiyanın ne yapacağını biliyoruz" dedi. Bu atıf, İnönü'nün meşhur "Eşkiyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz" sözünün güncele uyarlanmış hali... Belli ki; Kılıçdaroğlu bu sözü kullanırken, İnönü'nün "eşkiya" tanımını kimin için yaptığını unutmuş! Devlet Bahçeli ve Tansu Çiller'in etrafından devşirdiği danışmanları, Kılıçdaroğlu'na bu konuda yardımcı olamayacaktır. Çünkü; o sözün kimin için söylendiğini Kılıçdaroğlu'na söylemeye dilleri varmaz... O söz; Kılıçdaroğlu'nun pek sevdiği, yörüngesine girdiği kuşkusunu uyandırdığı Demirel için söylenmiştir. 1965, Demirel'in Başbakan koltuğuna oturduğu ilk yıldır. "Zehir Hafiye" olarak da tanınan Adalet Partili İçişleri Bakanı Faruk Sükan, CHP'lilerin TBMM'deki odalarını gece geç saatlerde aratır. İddia; CHP milletvekillerinin "yasadışı bildiri bastığı"dır. Merhum İsmet İnönü, bu bilgiyi alınca, basının önüne çıkar ve o tarihi sözleri söyler: "Eşkiyanın gece ne yapacağı belli olmaz." Rahmetli İnönü, devrimci lider Deniz Gezmiş'in idamı için "iki elini birden kaldıran" o "eşkiya"nın bugün CHP'nin baş köşesinde ağırlandığını görse, herhalde "Valla, bizim çocukların ne yapacağı da belli olmaz" derdi... Peki neden böyle oluyor? CHP lideri neden bir türlü tutarlı bir ideloojik - politik çizgi tutturamıyor? CHP neden kafası karışık ve rotasını kaybetmiş bir parti görüntüsü veriyor. Bunda sanırım temel etken, partinin değil, Kemal Kılıçdaroğlu'nun kafasının karışık olması... Kılıçdaroğlu, "hiç beklemediği bir dönemde" CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturdu. Deniz Baykal'a yönelik kaset komplosunun ardından, partinin dağılmaması için toplumsal baskının da yarattığı dayatmayla görevi kabul etti. İyi de yaptı! Aksi taktirde; Baykal'a kaset komplosunu yapanlar amacına ulaşacak ve CHP birkaç parçaya bölünecekti. Kılıçdaroğlu, genel başkanlığa oturduktan sonra, CHP içinde bir dönüşüm yaratmak istedi. Yaptığı hamleler bir süre izlendi, destek de buldu. Ancak; mevcut CHP tabanı ve CHP'yi uzun süre yönetenler, bir süre sonra homurdanmaya başladı. CHP'nin "ekseninin kaydırıldığı" dillendirildi. CHP şimdi o tartışmanın içine yeniden giriyor. Kılıçdaroğlu, farkında olarak ya da olmayarak, partisinin örgütleriyle kavganın içine çekiliyor. Birileri, Kılıçdaroğlu'nu "Örgütü kendine göre dizyan et, koltuğunu sağlamlaştır" telkiniyle yönlendirmeye çalışıyor. Doğrusu, Kılıçdaroğlu'nun da bu telkinlere meyilli olduğu çok açık. Çünkü; Kılıçdaroğlu, "mevcut CHP"nin, kafasındaki "sosyal demokrat parti"ye uymadığını görüyor. Bu yüzden, Murat Karayalçın'ın 2001'de kurduğu SHP'de görev yapan kadroları etrafına topluyor. Yaklaşık 12 yıldır CHP'nin kapısından içeri bile girmemiş Karayalçın'ın kadrolarıyla "değişim ve dönüşüm yaratacağı"nı sanıyor. Tabii Kılıçdaroğlu'nun kafa karışıklığı ile rotasını kaybetmesinin altında yatan temel bir ideolojik etken var. Kılıçdaroğlu, ideolojik gıdasını ne yazık ki; TESEV'den almış durumda. Şimdi hem sizin hem de kamuoyunun geniş kesimlerinin ilk kez duyacağı bir bilgiyi paylaşacağım: Kılıçdaroğlu, Açık Toplum Enstitüsü kurucusu Soros'un desteklediği TESEV'in 183 no'lu kurucu üyesidir. Vakfın kurulması için gerekli olan "vakıf senedi"nin de hissedarları arasındadır. TESEV'in kurucuları, üyeleri ve mütevellileri arasında Ethem Sancak, İnan Kıraç, Can Paker, Asaf Savaş Akat, Nuri Çolakoğlu, Osman Kavala, Tarhan Erdem, Gazi Erçel, Jak Kamhi, İshak Alaton Cüneyt Zapsu ve Bülent Eczacıbaşı gibi isimlerin olduğunu hatırladığımızda, Kılıçdaroğlu'nun "kafa karışıklığı"nın sebepleri daha iyi anlaşılacaktır. Kılıçdaroğlu, 2001 - 2002 döneminde hisse sahibi olarak mütevellileri arasına girdiği ve ideolojik gıdasını aldığı TESEV'den o denli etkilenmiştir ki; CHP'nin duracağı yeri de bu yüzden bir türlü belirleyememiştir. Attığı her adıma Baykal - Önder Sav döneminde "oluşturulan" taban tarafından kuşkuyla bakılması, Kılıçdaroğlu'nu "daldan dala savurmuştur." Bu yüzden, kimi zaman Ergenekon Davası'nın sanıklarına sarılmış, kimi zaman Kürt kökenli seçmene seslenmek istemiş, kimi zaman ise CHP'nin içinde bulunan ve oyları yüzde yedi civarındaki "ulusalcı"ları memnun etmeye çalışmıştır. Sıkıştığı anda ise "Aleviyim, bu suç mu?" demiştir. TESEV Üyesi olan Kılıçdaroğlu, o çevrelerden olabildiğince etkilendiği için, şimdi kafasındaki değişim ve dönüşümü gerçekleştirebileceği bir "kadro harekatı" yaratmaya çalışıyor. Bunun için de Karayalçın'ın kadrolarına sarılıyor. CHP'nin eski kadrolarını "değişim ve dönüşüm" adı altında etkisizleştirip SHP'lileri yönetime getirmek istiyor. Böylece, koltuğunun garantide olacağını düşünüyor. Bu hafta yapılacak olan CHP MYK'da bu planın en radikal adımı atılacak. CHP İstanbul İl Başkanı eski SODEV'ci ve 10 Aralık Hareketi Üyesi Oğuz Kaan Salıcı, İstanbul'daki 14 ilçenin başkanlarının görevden alınması ve yerlerine Karayalçın'la SHP'de çalışmış 14 ismin getirilmesi için "yeni bir hamle daha" yapacak. Salıcı, ilk hamlesi perşembe günü başarısızlığa uğramasına rağmen, şansını yine deneyecek. Bu hamle gerçekleşirse, CHP'nin İstanbul'daki 14 ilçe başkanı görevden alınacak. Yerlerine ise SODEV, 10 Aralık Hareketi ve Karayalçın'ın SHP'sinde görev almış kişiler "paraşütle" getirilecek. Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu bağlamda gönlünün Altan Öymen'in önerisiyle il başkanı yapılan Salıcı'dan yana olduğu biliniyor. Kılıçdaroğlu, CHP örgütlerini "kendisine göre dizayn edip" koltuğunu sağlamlaştırmak istiyor. Bu yüzden, Kamer Genç TBMM'de dayak yerken bunu umursamıyor. MYK toplantısını bitirip Meclis'e gideceğine, hiçbir şey olmamış gibi, MYK toplantısını sürdürüyor. Toplantıda, İstanbul'da görevden alınacak ilçelerin durumunu konuşuyor. Dört gün sonra ise, adet yerini bulsun diye "Eşkiyanın ne yapacağını biliyoruz" diyor. O lafın tarihsel anlamını bilmediği için de yine bir tutarsızlık içine düşüyor. Yukarıda anlattığım tablo, mutlaka değerlendirilecek ve tartışılacaktır. Bu yazımdan, CHP'de "değişim ve dönüşüm"e karşı çıktığım anlaşılmasın. Aksine; CHP'de bir değişimin olması gerektiğini başından beri savunuyorum. Ancak; CHP bugün ne dediği belli olmayan, neyi hedeflediği anlaşılamayan, her kafadan farklı bir sesin çıktığı, klasik bir "sivil toplum örgütü"nü andırıyor. Kılıçdaroğlu, CHP'ye bir ideolojik hat çizemiyor. Kafası karışık oldu için, bir gün farklı, ertesi gün farklı konuşuyor. CHP tabanı da bu yüzden, partisine olan ilgisini her geçen gün azaltıyor. Bunun en somut örneği, Kılıçdaroğlu'nun İstanbul'a geldiği dönemlerde görülüyor. Kılıçdaroğlu'nun katıldığı parti etkinliklerindeki insan sayısı 300'ü geçmiyor. Parti tabanı, CHP içindeki kongre - kurultay tartışmalarına bile ilgi göstermiyor. Bu bağlamda, Kılıçdaroğlu'na düşen ilk görev, CHP'ye doğru bir ideolojik - politik hat çizmektir. CHP'lileri gönderip yerine SHP'lileri getirmek çözüm değildir. Partinin ideolojik - politik hatı net değilse, ne dediği anlaşılmıyorsa, Atatürk'ü bile getirseniz, yapabileceği çok şey yoktur. Kılıçdaroğlu ve Çiller'in etrafından getirdiği danışmanlarının anlaması gereken ilk konu budur. CHP bir ideoloji partisidir. CHP'yi ayakta tutan da ideolojisidir. O ideoloji günün koşullarına uyarlanıp zenginleştirilmediği ve çağın ihtiyaçlarına cevap verecek hale getirilmediği taktirde, tarihin karşısında yenik düşer. Kılıçdaroğlu'nun tarihsel görevi, CHP'yi doğru bir çizgide tutmak, kitle partisi olma misyonunu sürdürecek bir hale getirmektir. Ancak bu; yönünü birgün Demirel'e, ertesi gün Ergenekon Sanıkları'na, diğer gün ise TESEV'e çevirmekle olmaz. SON SÖZ: Milletvekili listesi, bu bağlamda Kılıçdaroğlu'nun kafa karışıklığının en net ve en somut ifadesidir. CHP, herkese mavi boncuk dağıtmaya çalışmış ama ortaya ne yazık ki; bir hilkat garibesi çıkmıştır. BİR DE NOT: Kılıçdaroğlu'nun şimdi kamuoyuyla paylaşması gereken bir bilgi daha vardır: Kılıçdaroğlu'nun TESEV üyeliği sürmekte midir? Sürüyorsa, TESEV'in hangi görüşlerini sahiplenmekte, hangi görüşlerini paylaşmamaktadır? CHP'lilerin bunu bilmesi gerekmektedir. Çünkü; TESEV, Kanarya Sevenler Derneği değildir.

Yorumu oyla      9      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Kılıçdaroğlu, başkanlarla ne konuştu?
Kılıçdaroğlu’nun gizlice Antalya’ya geldiği, 3 belediye başkanı ve il ...
Antalyalı AKP'li gençler başkanını seçti
AK Parti Antalya İl Gençlik Kolları Başkanı Hıfzullah Şahbaz’ın yerine ...
Başkanlarla toplantı 3 saat sürdü
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün akşam geldiği Antalya'da partisinin ...
 
Kılıçdaroğlu kriz için Antalya'da
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün gece gizlice Antalya'ya geldi.
CHP'li kadınlar ATA'nın huzurunda
CHP Antalya İl Başkanlığı Kadın Kolları üyeleri, Atatürk’ün ölüm yıldönümü ...
“AKP, Atatürk’ün kemiklerini sızlattı”
CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, AKP’nin bayram tatili öncesi ...
 
Baykal'a hırka fırlatma olayını kim organize etti?
Antalya’nın Kemer İlçesi’nde, CHP’nin seçimlerde başarısız olduğunu ileri ...
Kamer Genç kürsüden itilerek uzaklaştırıldı
TBMM Genel Kurulunda, Meclis İdare Amiri Salim Uslu'nun, TBMM Başkanvekili ...
Baykal’a fırlatılan hırkayı, Ülken havadayken yakaladı
Bayram için geldiği Antalya’da kenti ve ilçeleri turlayan CHP Eski Genel ...
 
Dursun Gündoğdu
Siyasette bir tornistan hikayesi
YAZARLAR
Turgut Güngör
Turgut Güngör
Mustafa Kemal'e ceza verilemez
Serpil Nur Abiral
Serpil Nur Abiral
Bitmedi, bitmiyor, bitmeyecek…
Halit Çelikbudak
Halit Çelikbudak
Robotaksi dönemi
Sude Karataş Geyikci
Sude Karataş Geyikci
757 yıllık bir Yörük geleneği
İsa Altun
İsa Altun
İban vurgununa dikkat
Mesut Gürkan
Mesut Gürkan
Denizin güzelliği ve yaşadığım simit şoku…
H.O.P
H.O.P
Ülkemize biçilen rol
Prof. Dr. Yakup Alıcıgüzel
Prof. Dr. Yakup Alıcıgüzel
Türkiye’nin problemi yok, problemi bireysellik..  
Nesrin Mater
Nesrin Mater
Karadağ ve tembellik üzerine 10 tavsiye
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA GÜN HABER
ASTROLOJİ
Koç
 
21 Mart - 20 Nisan
 
Ana Sayfa Türkiye Antalya BURDUR ISPARTA Siyaset Turizm Resmi REKLAMLAR KAMPÜS Spor GÜN'ün ürünü
KünyeHakkımızda KünyeKünye İleti�YimIletisim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva