Özenç, "Yaban domuzları ve geyikler defalarca çadırıma geldi. Ama hiçbiri bana zarar vermedi. Doğada kimseye zarar vermezseniz, zarar da görmezsiniz. Ama kentlerde öyle değil. Kadınlar her koşulda şiddet görüyor, öldürülüyor" dedi.
2010 yılında vizyona giren '127 saat' filminde işlenen solo-trekking (tekli ve tehlikeli doğa yürüyüşü) için tarihi Likya Yolu'nda kampa giren Özenç, geçen ay 3 yabancı öğrencinin kaybolduğu Hisarçandır- Göynük Kanyonu arasında yürüyüş yapıp çadır kurdu. Geceyi ateş yakarak çadırda geçiren Özenç, 'Özgecan anısına. Dünya Kadınlar Günü Kutlu olsun' yazılı pankart astı. Özenç, yaban hayvanları arasında üç günlük kampını geçen cuma tamamladı.
Amacının doğanın kadınlar için daha güvenli olduğunu anlatmak olduğunu söyleyen Şafak Özenç, "Son iki ayda 50'nin üzerinde kadın öldürüldü. Sürekli şiddet görenlerin sayısı ise belli bile değil. Son olarak Mersin'de katledilen Özgecan kızımızın öldürülmesi beni derinden yaraladı. Kentler artık güvenli değil. Bir doğa sporcusu olarak doğanın daha güvenli olduğunu göstermek istedim" dedi.
En tehlikeli bölgelerde yürüdüğünü en vahşi yaban domuzlarının bulunduğu yerlerde çadır kurduğunu anlatan Özenç, "Yaban domuzları ve geyikler defalarca çadırıma geldi. Ama hiçbiri bana zarar vermedi. Çünkü doğada kimseye zarar vermez iseniz zarar da görmezsiniz. Ama kentlerde öyle değil. Kadınlar her koşulda zarar görüyor, öldürülüyorlar. Bence kentler artık yaşanmaz hale gelmiş. Doğada kalmak kadınlar için son derece güvenilir" diye konuştu.
Akif ARICI/ ANTALYA, (DHA)