Önceki gün Topkapı Sarayı’nı basıp üç kişiyi yaralayan Libyalı Salem’in Kaddafi zamanında polislik yaptığı ve bu dönemde ruhsal tedavi gördüğü ortaya çıktı. Salem daha sonra muhalefete katılıp Kaddafi’ye karşı savaşmış.
Topkapı Sarayı’nda dehşeti yaşatan Libyalı saldırgan Samir Salem Ali Elnadhavri’nin hayat hikâyesine ulaşıldı. 36 yaşında evli ve iki çocuk babası olan Elnadhavri, Kaddafi döneminde polislik yaptı. 2009 yılında rahatsızlanınca Bingazi’de bir hastaneye yatırıldı. Burada ruhsal tedavi gören Elnadhavri, şubat ayında başlayan “devrim” rüzgârındamuhalif gruba geçti.
Habertürk gazetesinin haberine göre, Kaddafi’ye karşı savaşan Elnadhavri, yakalandı. Bingazi ile Trablus arasında bulunan Kaddafi’nin işkenceleriyle ünlü olan Misrata Cezaevi’ne konuldu.Misrata muhalif grupların eline geçince özgür kaldı. Elnadhavri, serbest kaldıktan sonra Bingazi’deki ailesinin yanına döndü.
AİLESİ TV’DEN ÖĞRENDİ
Elnadhavri, 27 Kasım’da THY’nın Bingazi uçağıyla İstanbul’a gelerek Taksim’de bir otele yerleşti. 30 Kasım’da ise saldırıyı gerçekleştirdi. Oğlunun adını saldırının ardından ülkelesindeki haber kanallarında duyan 72 yaşındaki baba SalimAli El Elnadhavri dün sabah Bingazi’deki Türk Büyükelçiliği’ne gitti. Babaya oğlunun ölüm haberi burada verildi.
BABASI ÖZÜR DİLEDİ
Acı haberle yıkılan baba Elnadhavri, “Oğlumun ruhsal problemleri vardı. Ruh sağlığı yerinde değildi. Bizim Türkiye karşıtlığımız olamaz. Biz Türkiye sevdalısıyız. Oğlumda Türkiye’yi severdi. Türk halkı ile Türk Cumhuriyeti’nden binlerce kez özür diliyoruz. Türkiye’ye karşı yapılmış bir eylem olduğunu kesinlikle düşünmüyorum” dedi. Acılı baba, Türk yetkililerinin kendilerine çok iyi davrandığını bildirerek, oğlunun cenazesini ülkesine getirmek istediğini ve bunun için yardım beklediğini söyledi.
AYLARCA İŞKENCE GÖRMÜŞ
Oğlunun, Türkiye’ye çocukları için alışverişe gittiğini belirten SalimAli El Elnadhavri, “Ellerini ve ayaklarını tellerle bağlayan Kaddafi’nin askerlerinden aylarca işkence görmüş” dedi.
DAHA ÖNCE CAMİ BASMIŞ
Elnadhavri için evinin önünde bir taziye çadırı kuruldu. Oğlunun yaşadığı bölgede sevilen ve sayılan bir kişi olduğunu anlatan baba, oğlunun av tüfeklerini Libya’da satmak için almış olabileceğini söyledi. Oğlunun, daha önce de bir caminin kapılarını kilitleyerek cemaati rehin aldığını, ancak cemaattekilerin ikna etmesi sonucu eyleminden vazgeçtiğini belirten baba Elnadhavri, “Tüfeği aldıktan sonra zaman zaman gelen krizlerden biri geldiyse böyle bir eyleme girişmiş olabilir” dedi.
SON FOTOĞRAFI
Topkapı Sarayı’na 1’i pompalı 2 tüfekle girerek 2’si asker 3 kişiyi yaraladıktan 1,5 saat sonra öldürülen Libyalı Samir Salem Ali El Nadhwri’nin öldürüldükten sonra çekilen fotoğrafına da Hürriyet gazetesi ulaştı.
Nadhwri’nin başından tek kurşunla öldürüldüğü anlaşıldı. Aya İrini Kilisesi’ne giren saldırganın çevreye sürekli ateş etmesi üzerine, Arapça bilen polis memuru megafonla defalarca teslim ol çağrısı yaptı.
Ancak Nadhwri çağrıya ateş ederek karşılık verdi. Polisler, saldırganın yanında rehine bulunmadığından emin olduktan sonra, kilisenin çatısından içeri girerek Nadhwri’yi etkisiz hale getirmek için plan yaptı. İki özel harekât polisi, Libyalı saldırganın dikkatinin dağıldığı sırada surların üzerinden kilise çatısına çıktı.
Daha sonra vuruş alanına giren Nadhwri’ye tek el ateş etti. Kafasından vurulan saldırgan olay yerinde hayatını kaybetti. Saldırganın öldürüldükten sonra elindeki tüfeğin birkaç metre uzağa düştüğü görüldü.
ÖZEL TİMCİ GİBİ KUŞANMIŞ
Libya uyruklu Samir Salem Ali Elnadhavri’nin, dehşeti yaşattığı Topkapı Sarayı’na giderken bir Amerikalı tarafından çekilen fotoğrafa yansıyan “kuşanma” halini terör uzmanları, “profesyonel” buldu. Uzmanlar, saldırganın silahları, “özel timlerin” operasyona giderken kuşanmalarıyla aynı şekilde kuşandığını bildirdi. İşte uzmanlara göre; saldırganın profesyonel oluşunu gösteren fotoğraftaki ayrıntılar:
Saldırgan, otomatik av tüfeğini sağ eli tetikte, namlusu yukarı doğru tuttu. Böylelikle art arda tetiğe bastı.
İkinci silah olan pompalı av tüfeğini ise özel tim ekipleri gibi namlusu aşağıya doğru boynundan çarpraz geçirerek astı. İlk silahta mermi bitmesi ya da tutukluk olması halinde ikinci tüfeği hemen doğrultup ateş edebildi.
Sağ bacağının diz seviyesine tabanca kılıfı bağlaması da operasyon timleriyle bire bir aynı. Diz seviyesine takılı olan silah, en seri şekilde çekilip, namlunun doğrultulabileceği yer olarak tercih ediliyor.
Ayakkabıları özellikle rahat ve hızlı koşmayı sağlayacak şekilde tercih edilmiş.
Sırt çantası takmış olması uzun süre mücadele vereceğini gösteriyor. Sırt çantaları genellikle mühimmat koymak için kullanılıyor.
Fişekliği boynuna bağlaması ise saldırganın “amatör” yanı. Genellikle fişekliğin bele bağlanması tercih ediliyor. Boyundaki fişekliğin her hangi bir arbede durumunda düşme ihtimali bulunuyor. Ancak saldırgan fişekliği boynundan geçirerek kendisine “tam teçhizatlı” görüntüsü vermiş.
Uzmanlar bu tür eylemlerde saldırganların uzun palto giymeyi tercih etmediklerini kaydettiler.
(Gazeteport)