İşte Başbakanın açıklaması:
"Kanalın su derinliği 25 metre olacak. Genişlik 150 metre olacak. Dünyadaki en büyük gemiler kanaldan geçebilecek. Kanal üzerine inşaa edilecek köprülerle demiryolu ve karayolu ulaşımı sağlanacak. Üçüncü köprünün bağlantı yolları da buradan geçecek. Çalışmadaki harfiyat, havalanı inşaatlarında ve maden ocaklarının çevre düzenlenmesinde kullanılacak. Projenin gerekçesi, boğaz trafiğini azaltmak, boğazdaki tehlikeyi minimize etmek. Kanalistanbul ile İstanbul Boğazı bir tabiat harikası olarak eski günlerine geri dönecek. Marmara'ya demirleyen gemiler büyük oranda azalacak. Kanal, gemi trafiğini hızlandıracak. Kanal sadece enerji, ulaşım, çevre projesi olmakla kalmayacak, çevresinde modern bir yaşam alanı kurulacak. Kentsel dönüşüm devam edecek.
İstanbul'un en büyük havaalanı bu bölgeye yapılacak. Kanal yeraltı ve yerüstü kaynaklarına zarar vermeyecek. Kanal boyunca tarım alanlarının korunmasına dikkat edilecek. Finansman konusunda bir sıkıntı söz konusu değil. Kanal, cazip bir yatırım alanı olma özelliği taşıyor. İki yıl boyunca etüd çalışması yapılacak. Çok sayıda uzman bu projede görev alacak. Kanal inşaatı on binlere iş imkanı yaratacak. Her türlü öneri ve eleştiri alınacak. Spekülasyonlara yer vermemek adına detaylara girmiyorum."
İLK HINCAL ULUÇ YAZMIŞTI
'Çılgın projeyi' gündeme ilk Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç getirmişti. Başbakan'la telefon görüşmesi yapan Uluç köşesinde şunları yazmıştı: "İki cümle ile projenin adını söyledi. Telefon elimde dondum kaldım.. Bu İstanbul konusunda bugüne dek duyduğum en çılgın proje.. Biri bana "Bin proje say" dese, bin gün izin verse aklıma gelmez. Öyle çılgın. Bu projeyi, bir TV canlı yayınında Türk ve Dünya (Dünya.. Bu sözcüğe dikkat edin. Şifre o.) kamuoyuna açıklamak Başbakan'ın hakkı.."
İşte Erdoğan'ın merakla beklenen 'çılgın proje' öncesi açıklamaları:
HAYALLER KURDUK
Bir İstanbul aşığı olan, İstanbul’u hayal şehir, bu şekilde tanımlayan Yahya Kemal özellikle İstanbul üzerine yazmış olduğu deniz adlı şiirini şu dizeleriyle bitiriyor:
“Çıktığın yolda bugün yelken açık yapayalnız. Gözlerin arkaya çevrilmeyerek pervasız. Yürü, hür maviliğin bittiği son hadde kadar. İnsan alemde hayal ettiği kadar yaşar.”
İnsan alemde hayal ettiği kadar yaşar. Alparslan bir hayal kurmuş, Anadolu’nun kapılarını aydınlığa aralamıştır. Fatih Sultan Mehmet hayal kurmuş, gemileri karadan yürütmüş. Süleymaniye Mimar Sinan’ın önce hayallerini süslemiş, ardından İstanbul’un incisi olmuştur. Selimiye Edirne’nin, Türkiye’nin dünyamızın incisi olmuştur. Bütün büyük adımlar bir hayalle başlamıştır. Bütün büyük zaferlerin, medeniyetlerin temelinde önce hayal vardır. İşte biz de ülkemiz için milletimiz için hayaller kurduk.
Üstad Necip Fazıl ne güzel söylemiş İstanbul için:
“Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten birşey; hava, renk, edâ, iklim; O benim, zaman, mekân aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misâle.”
KİM ÇEVRECİ? CHP Mİ BİZ Mİ?
İşte böyle bir İstanbul’un hayaliyle iş başına geldik. Gecesi sümbül kokan bir İstanbul için kolları sıvadık. Biz hayalleri gerçeğe dönüştürmek için koştuk. Çöp dağları vardı. İktidarda CHP vardı. Çöp dağlarında hayallerin tükendiği bir İstanbul’u, Ümraniye’de çöp dağlarının patladığı ve 39 vatandaşımızın öldüğü şu Ümraniye’de iktidarda CHP vardı. Çöpten çöp dağlarından kurtararak buraları park alanlarına dönüştürdük. İstanbul’u suyla buluşturduk. Temiz bir Haliç isteniyordu. Kime gittiysek bize Haliç temizlenmez diyorlardı. Kayalarla toprakla dolu bir Haliç. Düşünebiliyor musunuz? Bunun söyleyenler bize artık danıştığımız o koskoca hocalarımızdı. Onlar bize böyle söylüyorlardı. Fakat biz aradık araştırdık ve Haliç’in temizlenebileceğini öğrendik. Haliç’in içinden bütün çamuru aldık ve onu 9,5 km uzaklıktaki Alibeyköy’deki taş ocaklarına taşıdık. Kamyonlarla taşımıyorduk, oraya adeta petrol boru hattı gibi borular döşemiştik. Orada kendimize 650 bin metrekarelik bir park meydana getirdik. Kim çevreci? CHP mi biz mi?
İstanbul sevdamız bizi buralara getirdi. Yılmadık, umudumuzu kaybetmedik. Hayallerimizi hiç yitirmedik. Aylar boyunca özgürlüğün hayalini kurduğumuz kadar büyük Türkiye’nin hayallerini kurduk orada. 14 Ağustos 2001’de işte o hayallerin peşine düştük. Biz konuşan düşüncelerini özgürce ifade edebilen korkmayan korkutulmayan hiçbir ferdi dışlanmayan ötelenmeyen bir Türkiye hayalini kurduk. Bunu başardık, başaracağız.