KKTC'de vatani görevini yapan asteğmen Musa Gençdoğan'ın ailesini 26 Mart 2016 tarihinde arayan askeri yetkililer, çocuklarının intihar ettiği haberini verdi. Baba Kadir Gençdoğan ve iki yakınının KKTC'ye giderek Kumluca'ya getirdiği Musa Gençdoğan'ın cenazesi gözyaşları arasında toprağa verildi. Kıbrıs'taki askeri savcılık Musa Gençdoğan'ın ölümünü intihar olarak değerlendirirken, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Çocuklarının ölümünü şüpheli bulan ailenin itirazı üzerine konu Adana'daki askeri mahkeme tarafından ele alındı. Askeri mahkemelerin KHK ile kapatılması sonrası olayla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yeniden soruşturma başlatıldı.
'NE YAPTILARSA OĞLUMUN ÖLÜSÜNÜ GÖNDERDİLER'
Ahşap doğrama işiyle uğraşan Kadir Gençdoğan, KKTC'ye gidip olayı araştırdığını belirterek, "İlk, orta dereceli okulları ve üniversiteyi birincilikle bitirdi. Tuzla'da yedek subay okulunu da üstün başarıyla bitirdi. Kıbrıs'ı seçmemesini söyledim. Bir arkadaşıyla Kıbrıs'ta askerlik yapmak istediğini söyledi. Kıbrıs'ta 17 gün karakol komutanlığı yaptı. 17 gün içinde üstün başarı belgesi aldı. Böyle başarılı bir askeri geri hizmete aldılar. 3 ay içinde Kıbrıs'ta ne yaptılarsa oğlumun ölüsünü gönderdiler" dedi.
'HER ŞEY ÇELİŞKİLİ'
Oğlunun HIV virüsü kaptığı ve 15 günde 15 kilo verdiğinin söylendiğini kaydeden Kadir Gençdoğan, "Otopsi raporunda ne HIV virüsü var, ne de kilosu düşmüş. 'Duydun mu amca senin oğlun kanser olmuş', 'Amca senin çocuk alkolik olmuş' dediler. Alkol testi istedim. 'Çocuğum cuma namazlarını geçirmeyen, inançlı bir çocuktu' dedim. Sülalemde ve ailemde hiç alkolik yoktur. Benim çocuk askeriyenin içinde her gün 6 bira alıyormuş. Odasında içiyormuş. Beraber kaldığı 20 subayın ifadesini aldık. Hiçbiri de 'gördük' demedi. Otopsi raporunda alkol kesinlikle yok. 'Senin oğlun eğlence yerlerine gitmiş' dediler. Kamera görüntülerini istedim. Gösteremediler. Her şey çelişkili" diye konuştu.
'9 DEFA KIBRIS'A GİTTİM'
Oğlunun ölümünün ardından otopsi için doktor çağrılmadığını ve 6 saat sonra hastaneye götürüldüğünü öne süren Kadir Gençdoğan, şöyle dedi:
"Doktoru buldum. 'Amca beni olay yerine götürmediler. Onu hastaneye getirdiler' dedi. 'Ben oraya gitseydim çocuğun yatış, duruş ve gözün bakış şeklinden ne olduğunu anlardım' dedi. O konuda suç işlediler. 'Beni müdahil olarak yaz' dedi. 'Senin oğlun HIV virüsü olmuş, kanser olmuş' diyen avukat 4 ay sonra 'Senin savcı FETÖ'den tutuklandı haberin var mı' dedi. O savcı tutuklanmadan bir gün önce çocuğumun davasına takipsizlik kararı vermiş. Bizim dava Adana'ya geçti, Adana'da savcı 'Allah Allah' dedi. 'Bu dosyada bir şey yok. İçi boş bu dosyanın' dedi. Askeri mahkemenin biri bozuyor, biri takipsizlik kararı veriyor. Hangisine inanayım. Avukat 'Amca sen bu işin peşini bırakma beni de müdahil yazdır. Zaten o FETÖ'cü savcı hiçbir şey bilmiyordu. Onu biz yönlendiriyorduk' dedi. Benim çocuğum intihar ediyor. Çenesinin altındaki delik geniş, tepesindeki delik kalem arkası kadar. Nasıl oluyor? Alttan sıkılan mermi kafatasını parçalar. Çocuğumun öldüğü yerde bir ağaç var. Çam, dalları kırılmış. 'Rüzgardan kırılmıştır' dediler. Yaş çam dalı rüzgardan kırılmaz. Orada mücadele edilmiş. Tam 9 defa Kıbrıs'a gittim. En sonunda 'Amca senin derdin maddiyat değil. Artık inandık' dediler. Gönderdikleri yol parasını dahi geri iade ettim. Bana binbaşı, 'Amca sen bu olayın üstüne neden bu kadar düşüyorsun. Senin oğlun zaten şehit oldu ya' dedi. Çocuğumun intihar kağıdı var. Kesinlikle oğlumun yazısı değil."
'KİMSEYLE KAVGA ETMEDİK'
Anne Mediha Gençdoğan (61), hayatını iki çocuğuna adadığını anlatırken, "Onları gül gibi yetiştirdim. Ne beyim, ne de ben okumadık. İki oğlum var onları yetiştirmek için gece gündüz çalıştık. Kimseyle kavga etmedik. Herkes şahit, hiç karakol kapılarına düşmedik. Madem benim oğlum hastalandı, kötü hallere düştü. Bizi neden aramadılar? Bize neden haber etmediler? Ben bunun peşindeyim" dedi.
'İNTİHAR OLDUĞUNA İNANMIYORUZ'
Ağabey Oğuzhan Gençdoğan (29) da şöyle dedi:
"Kardeşim, Kıbrıs'ta 17 gün izne giden bir teğmen yerine karakol komutanlığı yaptı. Sonra tümen komutanı o kadar subay varken, kardeşime 'Sen benim yaverim olacaksın' diye yanına çağırmış. O tümen komutanı 15 Temmuz darbe girişiminden sonra soruşturma geçirdi. Açığa alındı. Sonra da emekli edildi. Bu komutan kardeşimin silahını elinden aldı. İstemediği halde aile kantinine verdi. Kardeşim 26 Mart Cumartesi günü bölük nöbetçi subayıyken, saat 01.00 veya 02.00 sıralarında ölüyor. Otopsi raporlarında öyle geçiyor. Kardeşim karakola 50 metre uzaklıkta çam ağaçlarının dibinde ölü bulunuyor. Kardeşimin iki yerde kan izi var. Biz şehitlik, para- pul istemiyoruz. Madem kardeşim intihar etti, adam gibi açıklasınlar. Başına bir iş geldiyse, ölümüne ne sebep oldu, bize açıklasınlar bunu istiyoruz. Sorumluları bulunsun. İntihar olduğuna inanmıyoruz."
Sivil hayatında sözleşmeli öğretmenlik yapan Musa Gençdoğan'ın ailesi, ölümünün ardından çeşitli askeri kurumlar tarafından kendilerine toplam 71 bin lira verildiğini belirterek, bu paraya dokunmadıklarını da aktardı.
Ramazan SARIKAYALI/KUMLUCA (Antalya), (DHA)