Gazeteci Deniz Zeyrek bir medya mensubu olarak yıllar sonra CHP’deki bir toplantıya davet edilmiş, az daha dayak yemediği kalmıştı.
Sonra da bu olayı köşesinde şöyle yorumlamıştı:
“Muhalefetteyken bunu yapanlar, bir cumhurbaşkanını arkalarına alırsa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın İletişim Başkanı Fahrettin Altun'u bize mumla aratırlar.”
Kime söylemişti bunu…
Liyakat, liyakat diyen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na rağmen partisindeki bazı çapsız yöneticiler için…
Zeyrek haklıydı…
AK Parti tarafından sistemin dışına itilen, işsiz bırakılan, ağır bedeller ödeyen, nitelikli, deneyimli duayen gazetecilere CHP’nin bazı yöneticileri de sırtını dönüyordu.
Çünkü, onların da kendilerini eleştiren gazetecilere tahammülü yoktu.
Onlar da ellerine geçen ilk fırsatta, o gazetecileri hedef alıyordu.
Yani, işini gereği gibi yapan gazeteciler açısından ne Ak Parti’nin CHP’den, ne CHP’nin Ak Parti’den farkı vardı.
Şu seçim de gösteriyor ki, kampanya dönemleri, basiretsiz CHP yöneticilerinin eline “İntikam” için büyük bir fırsat veriyor.
Yıllar önce yazmıştım..
Antalya’nın bir ilçesinde, partisi iktidar olan bir ilçe başkanı, seçim sabahı soluğu il başkanının yanında almıştı...
Ve ilk talebi şu olmuştu:
“İlçemdeki devlet bankasının müdürünü görevden alın. Sizden başka da bir şey istemiyorum.”
Nedeni sonra ortaya çıkmıştı.
O bankanın müdürü, bu ilçe başkanına istediği krediyi vermemişti.
O ilçe başkanı, belki de intikam için siyasete girmişti.
Seçimi kazanmayı da en çok onu göndermek için istiyordu.
Aslında şimdi aşağıda bahsedeceğim konuyu yazmayacaktım.
Çünkü, şahsımla ilgili bir kararı, genele teşmil etmek doğru olmazdı.
Ancak gördüm ki, durum şahsımla sınırlı kalmamış.
Antalya’dan bir gazeteci arkadaşım aradı.
“Bir şey soracağım” dedi. “Buyur” dedim, anlattı:
“CHP, Antalya’da yerel, ulusal, internet siteleri dahil, herkese Kemal Kılıçdaroğlu’nun Antalya mitingi için reklam vermiş. Biliyor musun, bir tek bize vermediler. Aradık, nedenini sorduk, ‘Siz bize zamanında yeterli desteği vermediğiniz için biz de size reklam vermeyi düşünmüyoruz’ dediler. Ya Dursun böyle şey olur mu?”
“Olur” dedim ve devam ettim:
“Tüm internet sitelerine de miting ilanını göndermişler ama bir tek bizim haber sitesine göndermediler. Gazetelerde sizi ayırmışlar, internette de bizi, üzülme…”
O gazeteci dostumun gazetesiyle ilgili ne problemleri var tam bilmiyorum ama Gün Haber’i hazzetmedikleri belli
ÇÜNKÜ, Nusret Bayar il başkanlığı görevinden alınınca ‘Bir gider, bin geliriz’ diye sosyal medyadan genel merkeze posta koyan Nuri Cengiz, il başkanlığı teklif gelince koltuğa bodoslama atlamıştı. Bunu, “Bin geliriz dedi, ilk kendi geldi” başlığıyla eleştiren ilk Gün Haber olmuştu.
ÇÜNKÜ, Kılıçdaroğlu’nun ilk ziyaretinde karşılamaya gelen eski başkan Nusret Bayar’ı elinin tersiyle fotoğraf karesinden dışarı iten yerine atanan Nuri Cengiz’di… Bu ‘Vefasızlığı’ görüntüleyip, “Atanmış başkan seçilmiş başkanı böyle saf dışı etti” manşeti ile yayınlayan Gün Haber’den başkası değildi.
ÇÜNKÜ, CHP Antalya İl Başkanı Nuri Cengiz’in, Fettah Tamince’nin rezidansının 7 kattan 9 kata çıkarılmasının önünü açan meclis oylaması öncesi grup kararı aldırdığını ilk gün Gün Haber yazmıştı.
ÇÜNKÜ, Nuri Cengiz’in üzerinde 6 okun yer aldığı parti bayrağının zeminini kırmızıdan Ak Parti’nin mavisine çevirdiğini, bununla da CHP’nin tüzüğünü ihlal ettiğini ilk Gün haber kamuoyuna duyurmuştu.
ÇÜNKÜ, geçtiğimiz günlerde açılan seçim koordinasyon merkezinin afişine kendi fotoğrafını koydurup altına, ‘Sana söz, yine baharlar gelecek’ sloganını kullanan Nuri Cengiz’di… “Antalya’nın 13. Cumhurbaşkanı adayı Nuri Cengiz’ diyerek bu gafını afişe eden de Gün Haber oldu.
ÇÜNKÜ, seçime sayılı günler kala, bir günü sadece bayramlaşma ile kapatan CHP’deki rehaveti, “Bu ne rahatlık sayın başkan?” diye yazan Gün Haber’di…
Ve, sonuçta bu çünküler onları rahatsız etti.
Sadece il başkanını mı, seçim koordinasyon başkanı Tuncay Ercenk’i de, adı bende saklı bazı il başkan yardımcılarını da…
Ama emin olun, seçim öncesi verdiğimiz bu rahatsızlık, seçimi kazanırlarsa vereceğimiz daha bir çok rahatsızlığın en büyük teminatıdır.
Hani siyasiler hep der ya, “Kimse bizi şununla, bununla test etmesin” diye, ben de öyle bir kelamla bitireyim yazımı;
“Kimse bizim gazeteciliğimizi parayla, pulla test etmesin”…
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |