Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” denilmektedir.
Sosyal güvenlik hakkı başlıklı 60’ıncı maddesinde de; “ Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” hükmü mevcuttur.
Buna göre öncelikle çalışanların iş güvenliğinin sağlanması, sağlıklı ve güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması devletin ve bu konuda yetkilendirilmiş kişilerin asli, anayasal görevidir.
AKP Siyasi iktidarı tam 12 sene evvel, Yolsuzluk, Yoksulluk ve İşsizliğe çare olacağı iddiası ile halkı kandırarak İktidara gelmişti. Tam 12 sene geçmesine rağmen, ülkemizde işçi sınıfı ve halk açısından hiçbir şey değişmemiştir. Hatta, geçen 12 sene içinde; Yolsuzluk, yoksulluk ve işsizlik net bir şekilde artmıştır.
Devleti yönetenler şaşalı saraylarda keyif sürerken, diğer taraftan çalışanlar aleyhine çıkarttıkları yasalarla hayatı yaşanmaz hale getirmişlerdir. Giderek düşen alım gücü, güvencesiz çalışma koşullarının dayatıldığı Taşeron sistemi, çalışanları açlık ile ölüm arasında bir tercihe zorlamaktadır.
İş cinayetleri ise işçi sağlığı alanında bu 12 yılın tablosunu en çıplak şekilde vermektedir. Tuzla’da tersane işçileri; Çağlayan’da kot kumlama işçileri; Davutpaşa ve Ostim’de kimya işçileri; Soma, Kozlu, Karadon ve Ermenek’te maden işçileri; Esenyurt ve Torunlar’da inşaat işçileri; Isparta ve Düzce’de mevsimlik tarım işçileri… Ve daha niceleri…
2002 yılının son iki ayında 146 işçi, 2003 yılında 811 işçi, 2004 yılında 843 işçi, 2005 yılında 1096 işçi, 2006 yılında 1601 işçi, 2007 yılında 1044 işçi, 2008 yılında 866 işçi, 2009 yılında 1171 işçi, 2010 yılında 1454 işçi, 2011 yılında 1710 işçi, 2012 yılında 878 işçi, 2013 yılında 1235 işçi, 2014 yılının ilk on ayında ise 1600 işçi can verdi. Yani AKP’ile birlikte geçen 12 yılda en az 14 bin 455 işçi yaşamını yitirdi.
Bu ölümler sizin ve yarattığınız sistemin ürünüdür. “Analar ağlamasın” söylemiyle, açılım yaparak ülkeyi bölünmenin eşiğine getirenlere soruyorum, bu ölen 14 bin 455 işçi ana kuzusu değil mi? Bunların anası ağlamıyor mu?
Taşeronluk sistemiyle ucuz işçiliği dayatırken daha çök sömürü üzerinden büyümeyi ‘verimlilik’ diye savunamazsınız.
Siyasi iktidarın 12 yılda yarattığı bu korkunç ve karanlık tablo, hızla değiştirilmelidir. İşçilerin örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmalı, İşçilerin sendika seçme özgürlüğü ve iş güvencesi sağlanmalıdır. Taşeronlaştırma ve benzeri her türlü güvencesiz çalıştırma biçimi yasaklanmalıdır.
Siyasi iktidar boş lafı bırakıp, iş yapmalıdır. Anayasamızın ve kanunların gereğini yapmalıdır. Çalışanları korumalı, güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri almalıdır. Çalışana, sahip çıkmalıdır, çalışana sahip Çıkamıyorsa defolup gitmelidir!
Cengiz GÜLEBAY / 24.11.2014