Cumhuriyet'te yer alan haberde, hükümetin paralel paranoyada geldiği son noktayı gözler önüne serdi. 'Parlamento kulisi' köşesinde Ayşe Sayın, Emine Kaplan ve Mahmut Lıcalı imzasıyla yer alan haber şöyle devam ediyor:
"Hükümet, 'paralel yapı' dediği cemaatle mücadele için seferberlik başlattı. Polise operasyonlar yapılıyor, bürokratlar görevden alınıyor. Üst düzey göreve getirilecek yeni isimler ise adeta 'ince eleyip sık dokuyor'. Sadece müsteşar, genel müdür değil; şube müdürlüğüne getirilecek isimler hakkında bile araştırmalar yapılıyor, paralel yapıyla bir bağlantısı var mı, yok mu derinlemesine inceleniyor. Hatta bürokrasiye getirilmesi düşünülen aday isimleri milletvekillerinin refere etmesi yeterli görülmüyor, referans gösteren milletvekili ile görüşülüyor, nasıl biri olduğu soruluyor. Milletvekillerin yaşadığı iki olay, işin 'paranoya' noktasına ulaştığının göstergesi gibi.
Bir bakanlıkta bürokrat adaylarından birine referans olan bir milletvekiline, ilgili bakan sorar:
"Nasıl biridir, bu göreve uygun mudur?"
Milletvekili cevap verir:
"Vallahi sayın bakanım, 'namazında niyazında' diyeceğim ama yanlış anlaşılacak. Namazında niyazındadır ama paralelle bir ilgisi yoktur. Artık at izi, it izine karıştığı için nasıl bir tarif yapsam bilemedim."
Bir başka bakanlıkta da daire başkanlığına getirilecek kişiyle ilgili olarak o ismi tanıyan milletvekiline ilgili bakan, benzer soruları yöneltir. Milletvekili, o kişiyi tanıdığını, çok iyi birisi olduğunu, kendisi kefil olabileceğini, daire başkanlığı görevini layıkıyla yerine getirebileceğini söyler. İlgili bakan, bu cevapları yeterli bulmaz ve ısrarla sorularına devam eder. Sorular karşısında şaşıran milletvekili, aynı cevapları vermekle birlikte ilk anki kararlığını sergilemez. İlgili bakanın cevabı milletvekilini daha da şaşırtır:
"Ama bu sefer sanki biraz ikircikli konuştun." Milletvekili espriyle karşılık verir:
"Vallahi öyle sorular sordunuz ki kendimden bile şüphe etmeye başladım."