Biz gazeteciler için koltuğa oturan bir siyasinin başarıyı yakalayıp yakalayamayacağının ilk ölçütü; 100 günde yaptıkları veya yapamadıklarıdır.
Bu sürenin mucidi de rahmetli Demirel’dir…
Siyasette ilk o dillendirmiştir 100 günü…
Yerel seçimler üzerinden kaç 100 gün geçti…
Neredeyse 3 tane 100 gün…
Seçimlerde verilen sözler yerine getiriliyor mu, getirilmiyor mu biz gazeteciler olarak artık etrafımıza bakmanın zamanı geldi de geçiyor...
İyi Parti Antalya İl Başkanı Yavuz Temizer’in geçtiğimiz günlerde bir basın toplantısı vardı. Bazı gazeteci arkadaşlar sigara molasında kendi aralarında konuşurken bu konu geçti… Biri gazeteci belediye başkanlarından birinin ismini vererek, “Eee, koltuğa oturdu, aradan 9 ay geçti. Kendi adıma konuşuyorum, verdiğim opsiyon bitti, artık kusura bakmasın” dedi.
Üç aşağı beş yukarı diğerleri de onu destekledi…
Tembelliklerinden olacak, gazetecilerin görevleri yeni aklına geldi…
Bu iş böyledir.
Gazetecilerin de siyasilere tanıdığı bir süre vardır.
Bu kimine göre 100 gün, kimine göre 9 ay veya bir yıldır…
O siyasiyle yandaşsan görev sonuna kadar da yazmayabilirsin…
Gazeteciler genelde, çok çok vahim bir hata yapmazsa, siyasetçinin koltuğa oturduğu o cicim aylarında yazmazlar, taşların yerine oturması, hataların düzeltilmesi için avans verirler.
O nedenle, bazı siyasiler bugüne kadar yazıp çizmediğimize bakarak bundan bir anlam çıkarıp bu avansın ilelebet süreceğini sanmasınlar.
Şairin dediği gibi, biz gazeteciler yumuşak başlı isek uysal koyun da değilizdir.
Siyasetçi, koltuğun sağladığı o güçle zaman zaman havalanır, ayakları yerden kesilir…
Bunu biliriz…
O havalanmasa bile etrafını çeviren müritleri onu üfleyerek, püfleyerek havalandırır.
Onu da anlarız…
Havalanan siyasetçi, partilileri, eski dostlarını, arkadaşlarını küçük görmeye başlar… Havalandıkça, yükseğe çıktıkça millet de küçük görünür gözüne…
Veya tümden siyasi kör olurlar, hiç kimseyi görmezler.
İşte, biz tam da o kibirli dönemlerinde, yaptığımız haberlerle siyasetçinin şişkin egosuna ufak ufak iğneyi batırır, yer çekimi gerçeğini yeniden hatırlatırız kendisine...
İğne yetmezse, çuvaldızımız da vardır heybemizde...
Sonra bir de bakarız ki seçim vakti gelip çatmış…
Zaman su gibi geçiyor çünkü…
3 ay sonra 1 yıl dolacak…
Millet adına gazeteciler artık sormaya başlayacak, ne yaptın, ne ettin diye…
Bu işin şakası yok…
Misal; Konyaaltı hayvan barınağından 21 köpek ölüsü çıkan Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen’e de soracağız…
“Ey arkadaş” diyeceğiz, sen seçim öncesi “Hayvan barınağını revize edeceğiz, şeffaf ve halk tarafından denetlenebilir hale getireceğiz” demedin mi diyeceğiz.
Bu sözlerin üzerine hiçbir şey yapmayıp kulağının üzerine 9 ay yattın mı diye soracağız…
Bu da yetmez, daha halkın barınağı ilk denetlemesinde nasıl da çuvalladın diye üsteleyeceğiz…
Hayvan severlerin şikayetlerini neden duymazdan geldin, barınağın o hallerini neden görmezden geldin de onları belediyenin önünde eylem yaptırdın, barınağı basacak süreci neden engelleyemedin diye halk adına iki kelam edeceğiz elbette…
Ben kendi adıma, havalanıp gözden kaybolan bazı siyasilerin piste sağ salim iniş yapmasını bekliyorum.
Yakıtı tüketmeden yumuşak bir iniş yapmaları tavsiyemdir.
Aksi halde, piste çakılır kalırlar…
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|