KISACA KENDİNİZDEN SÖZ EDER MİSİNİZ?
1966 Afşin doğumluyum. İlk-orta ve lise öğrenimini İskenderun'da tamamladım.
O.D.T.Ü. Gaziantep Mes. Yük. Okulu İnşaat bölümünü bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun oldum. Berlin Goethe Enstitüsünde Almanca dil eğitimi aldım. Eğitimi seven bir insan olarak Yüksek Lisansa devam ile ilgili çalışmalarımı sürdürmekteyim. 1990 yılında Askerlik görevimi İstanbul'da tamamladıktan sonra Yurtdışı ve Yurtiçinde özel sektörde yöneticilik yaptım.
4 yıl Almanya'da çeşitli inşaat projelerinde görev aldıktan sonra, Antalya'ya yerleştim.
İnşaat firması kurarak ticarete başladım. Çeşitli Sivil Toplum kuruluşlarında başkan, üye ve yönetici olarak görev aldım. Almanca ve İngilizce bilmekteyim. Evli ve 2 çocuk babasıyım
Halen yurtiçi-dışı inşaat sektöründe faaliyet gösterip, çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yazmaktayım.
KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE TÜRKİYE NE YAPMALI?
Dünyada küresel ekonomik rekabet süreci büyük bir acımasızlıkla devam ediyor. Türkiye’de siyaset değerlendirmesi yapılması uluslar arası koşullardan ayrı düşünülemez. Küreselleşme dedikleri olgu tüm Dünyada emek ve sermayenin dolaşımını kapsamakta, oluşan rekabet şartları ülkeleri sürekli yenilenebilir politikalar üretmeye zorlamaktadır. Türkiye büyük küresel güçlerle bu rekabetini sürdürürken bir taraftan da bölgedeki dengelerini gözeterek mücadelesini sürdürmek durumundadır. Çağımızın küresel ekonomik üstü örtülü dünya savaşı yaşadığını söylemek hiç de yanlış olmaz. Türkiye bu küresel rekabet tiyatrosunda hem iyi rol hem de iyi bir senaryo içerisinde bulunmalıdır. Başkalarının senaryosunda rol kapmak yerine kendi senaryosunu kendisi hazırlamalı ve istediği rolü kendisi almalıdır. Bunu gerçekleştirmesinin olmazsa olmazı kendi iç politik kesim ve toplumla asgari müştereklerde mutabakattan geçmektedir. Bugün Ülkemizde binlerce yetişmiş eğitimli, genç, donanımlı kalifiye insan gücümüz vardır. Bunların ülke hizmetine kazandırılmaları ve kendi öz insan kaynaklarımızla Küresel rekabet ortamında ‘’Önce Ülke’’ diyebilenlerle yola çıkılmalıdır.
SİZCE TÜRKİYE İÇİN EN UYGUN EKONOMİK MODEL NEDİR?
Büyük Önder Mustafa Kemal’in Türkiye’de uyguladığı karma ekonomik modelin geçerliliğine inanıyorum. Bizim toplumsal ve kültürel yapımıza en uygun siyasi ve ekonomik model budur.
Bizim coğrafyamız bir taraftan küresel ve bir taraftan bölgesel mücadelelerin kesiştiği yerdedir. Bölgesel olarak değerlendirmeler yapılarak bazı alanlarda doğrudan –aracısız Halka ulaşılmalı-devlet yatırımları yapılmalı, küresel aktörlerle uluslar arası rekabet için liberal ekonomik politikalar uygulanmalıdır.
SİZCE SİYASET VE SİYASETÇİNİN GÖREVİ NEDİR?
Bu gün Avrupa ülkeleri çoğu vatandaşına işsiz bile olsa geçimini sağlayacak şekilde hatta tatil yapabilecek, ev kirasını, sağlık hizmeti karşılayacak doğrudan imkânlar sağlamaktadır.
Toplumsal problem çıkmasın diye Avrupalı Devletler, vatandaşını hatta Ülkelerinde yaşayan yabancıları bile finanse ederken biz de vatandaş basiretsiz yöneticiler yüzünden karnını doyurma derdinden kurtulamamaktadır. Bizde böyle bir uygulama yapılsa herhalde kıyamet kopar ve serbest piyasa ekonomisinden sapma var denir. Türkiye de işsiz ne kadar insan varsa konut kirasını devlet karşılamalı en azından barınma ve aç kalma derdini ortadan kaldıracak imkânları sağlamalıdır. Açlık ve yoksulluk korkusu olan vatandaş kalmamalıdır bu memlekette. Ben siyaset ve siyasetçinin görevini böyle algılıyorum.
SİZCE BİR SİYASETÇİNİN PROFİLİ NE OLMALIDIR?
Ülke sorunlarına duyarlı, ulusal, uluslar arası gelişmeleri ve teknolojiyi takip edebilen, Atatürkçü, Laik, demokrat, cumhuriyetin kuruluş felsefesine bağlı ve ülkemizin gelişmesine küresel rekabet sürecinde katkı ve çözüm önerileri sunabilecek, çağdaş niteliklerde olmalıdır.
Ülkemize ve Milletimize sahip çıkıp birleştirici rol oynayabilecek profil yapısında olmalıdır.
CHP’NİN DURUMUNU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
Türkiye’de son sekiz yıldır tek başına iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi, karşısına sağlam bir alternatif oluşturacak bir siyasi parti çıkmadığından ya da çıkartılmadığından freni boşalmış kamyon gibi yol almaktadır. Bu durum yine ülkemiz insanları ve çocukları tarafından oluşturulmuş olan iktidar partisine zarar verir. Bir ülkede demokrasiden söz ediyorsak o yerde karşıt bir alternatif olması gerekir. Bu demokrasi terazinin dengesi için önemlidir. Aksi takdirde demokrasiden söz edilemez.
Halktan ve haktan yana duruşu ile CHP bu gün yeni bir ivme kazanarak bu terazide denge oluşturacaktır. Ülke sorunlarına demokrasi temelinde uyarlı kesimlere düşen görev CHP’nin yanında yer almak, CHP’yi iktidara taşımaktır. Herkesin bu konuda gayret göstermesi gerekmektedir.
Bu sadece CHP için değil demokrasi ülkemizin geleceği hatta AKP için bile önemlidir.
TÜRKİYEDEKİ SİYASİ GELİŞMELERİ DEĞERLENDİRİRMİSİNİZ? TÜRK SİYASETİ NEREYE GİDİYOR?
Türkiye’de siyaset şu an tek bacaklı bir haldedir. Bu Türkiye demokrasisinin ve ülkeyi yöneten siyasilerin ayıbıdır. Demokrasi denge ve denetim rejimidir. Son dönemlerde Türkiye’de siyasi denge ve denetimden söz etmek mümkün değildir. Bu sebeple Yaşadığımız küresel süreçte çok dikkatli davranmak kaçınılmazdır. Türkiye’nin yükü son iki dönemdir tek parti üzerine yıkılmıştır. Türkiye hem siyasi hem de ekonomik olarak yorulmuştur. Gelecek seçimlerde Mevcut olan iktidarın dinlendirilmesi ve parlamentonun yeniden şekillenmesi ve yenilenmesi ihtiyacı vardır. Partiler önce ülke düsturuyla kısır çekişmeleri bir yana bırakarak, uygulanabilir projeler üretmeli ve halkı rahatlatmalıdırlar. Demokratik açıdan bakıldığında Türkiye’nin tek partili yönetim sisteminden çıkması ve güçlü muhalefetin parlamentoda oluşturulması uluslar arası küresel mücadele için de şart görünmektedir. Şu an Türkiye siyasi akıl tutulmasını bir nebze Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun rüzgârıyla aşmakta gibi görünmektedir. Türkiye demokrasisi için parlamentoda güçlü bir iktidar-muhalefet güç dengesine ihtiyaç vardır. İktidarın orantısız büyük bir güçle ülkeyi yönetmesinin uluslar arası şartlar açısından bu dönemden sonra hem kendisine hem de ülkeye zarar vereceğini düşünüyorum. Son 50–60 yıldır ülke yönetiminde doğru dürüst söz hakkına sahip olmayan sosyal demokrat bir anlayışa Türkiye’de demokrasi açısından gereklilik vardır. Sürekli ve büyümeye devam eden güç er geç sahibine zarar verir. Türkiye’deki tüm legal partilerin ve yöneticilerinin ülke ve vatandaş menfaatini ön planda tutan, ülke çıkarları için gerektiğinde iktidarı muhalefetiyle omuz omuza geldiklerini yurttaşa göstermelidir. Toplumsal moral motivasyon ve başarı için bu çok önemlidir.
ORTADOĞU VE KUZEY AFRİKADAKİ GELİŞMELERİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
Köleler aynı efendiler değişiyor. Dünya yeniden şekillendiriliyor. Dikkat edilirse sınırları cetvelle çizilmiş haritalar 30–40 yıllık sürelerde değişiyor. Sınırları kanla çizilmiş coğrafyalarda bu değişiklikler kolay olmayacaktır. Batı işine geldiği yerde demokrasi sorunu var diye müdahale ediyor. Suudi Arabistan gibi yarı sömürge durumuna getirdikleri yerlerde antidemokratik rejimleri görmezden geliyorlar. Bu bölgelerdeki tek mücadelenin petrol ve diğer enerji kaynaklarının paylaşımının mücadelesi olduğunu düşünüyorum.
CHP’DEN MİLLETVEKİLİ ADAYI OLACAK MISINIZ?
Şimdiye kadar çeşitli sivil toplum kuruluşlarında başkan, yönetici ve üye olarak görev alarak halkımıza ve bölgemize hizmet etmeye çalıştım. Bildiğiniz gibi sivil toplum kuruluşları gönüllülük esasına göre çalışma yapılan demokratik kitle örgütleridir. Halkın, bölgemizin ve ülkemizin sorunlarını yakından bilen birisi olarak bu sorunların çözümleri noktasında parlamenter olarak görev almayı istiyorum. Partinin bir üyesi ve neferiyim. Bu çerçevede bize hem parti hem de halk tarafından bir görev verilirse bu görevi yaparız, görevden kaçmayız.
CHP’DEN BÖYLE BİR TEKLİF GELİRSE NE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ?
Onur duyarım. Gerek eğitim gerekse donanım olarak yurt içi ve dışındaki birikimlerimizi ülke ve milletin hizmetine sunarız. Dünyanın birçok ülkesini gezmiş ve orada yaşamış biri olarak çeşitli konuları karşılaştırma imkânına sahibim. Tabi ki böyle bir görev verildiğinde şu ana kadar edinmiş olduğumuz tecrübeleri paylaşma ve uygulama imkânları oluşur.
PROJELERİNİZ VAR MI?
Referandum öncesinden başlayan süreçle birlikte birtakım teknik ve somut projeleri düşüncelerimizi çeşitli kesimlerden iktisatçı-siyaset bilimci akademisyenlerden oluşan arkadaşlarla zaman zaman genel merkeze ilettiğimiz olmuştur. Bu projeler Antalya yereli olarak bölgesel ve Türkiye geneli olarak Ulusal bazdadır. Bu düşünce ve projelerimizin hayata geçirilmesi ile ilgili bir fırsat oluştuğu takdirde bunların Ülkemize ve vatandaşlarımıza büyük faydalar sağlayacağına eminim. Hem inşaat hem de işletme eğitimli biri olarak ekonomi ve inşaat sektörü konularında katkı sağlayacağımı düşünüyorum.
Öncelikle Yoksullukla mücadele, işsizlik, barınma, inşaat sektörü, ihale kanunları, kamu ihale kurumu
ile ilgili somut projelerim bulunmaktadır. Bunları zamanı geldiğinde kamuoyu ile paylaşacağım.
(EDVERTORİAL)