Gazetecilerin Silivri ziyareti
‘13 Aralık milad olsun’
Yer; Silivri Hapishanesi... Mustafa Balbay, ‘Silivri Toplama Kampı’ diyor... Sabah saatlerinde güneş henüz doğmuştu ki, ziyaretçilerin alındığı bölümün önünde beklerken bir kuş sürüsünün cezaevi üzerinde sanki oynaştığını gördük. Biraz daha alçaldıklarında anladık onların güvercin olduğunu.
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel’in organizesiyle tutuklu bulunan gazeteci dostlarımızı ziyarete gelmiştik. Grupta bulunanlar; Ertuğrul ÖZKÖK, Yalçın BAYER, Uğur DÜNDAR, Melih AŞIK, Ayşenur ARSLAN, Necati DOĞRU, Necati AYGIN, İdris AKYÜZ, Seyfettin ŞEN, Ümit ZİLELİ, Duygu KIROĞLU, Yavuz Selim DEMİRAĞ ve Bülent ECEVİT...
Silivri 1 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda hükümlü/tutuklu bulunan Mustafa BALBAY, Tuncay ÖZKAN, Soner YALÇIN, Mehmet Deniz YILDIRIM, Turhan ÖZLÜ ve Hikmet ÇİÇEK’le açık görüşebilmek için tam 4 kapıdan tam teşekküllü aranarak geçtik. Açık görüş salonuna ilk önce Balbay geldi. Koşarak geldi hemde. Hepimizle sarıldı öpüştü hasretle.
Mustafa Balbay, 5’nci yılına giren davayla ilgili anlatmaya başladı. Süremiz kısaydı, sadece 1 saat görüşebilecektik kendisiyle. “Ergenekon davasını kaçırıyorlar. İddiaların biri bile aydınlatılmadı. Davalar birleştirilerek danıştay cinayeti bile bulanık hale getirildi” dedi.
Davadaki bazı olayların ilginçliğine değindi mesela; bir kişi var ki isminin yayınlanmasına yasak getirilmiş, hem gizli tanık, hem açık tanık, hem de sanık.
Yarın yani 13 Aralık günü savcının mütalasını vereceği duruşmanın tarihiydi. Balbay, ‘13 Aralık bir milad olsun’ istiyor. Bunun için duruşmayı izlemek için Silivri’ye gelecek binlerce insanın gücü olacağına inanıyor. Onun için bize sordu; ‘Dışarıda hava nasıl’ diye.
Davayla ilgili ilginçlikleri anlatmayı sürdürdü Balbay:
- Dava dosyanının bilgisayar diliyle büyüklüğü 5 terabayt. Bu yaklaşık 120 milyon sayfa döküman demek. Okumak bile en az 3 bin 200 gün sürer,
- Ertuğrul Özkök’ün, ‘1 numara belli oldu mu’ sorusuna yanıt olarak; ‘Bizde numara çook...’ (gülüşmeler)
- Merak edilen; mütalaadan sonra 287 sanığa verilecek savunma süresi ne olacak,
- Davanın tümüne baktığımızda Atatürk Cumhuriyet’i suçlanıyor. Bütün kurumlar ‘töhmet’ altında bırakılıyor,
- 26-28 Mayıs 2006’da Aslı Aydıntaşbaş Sabah gazetesinde 3 gün süreyle ergenekonu yazdı. Ben de 2 Haziran 2006’da ‘Heryere ergenekonu konduruyorsunuz’ diye yazı kaleme aldım. Aslı Aydıntaşbaş’a ‘Balbay’dan mı esinlendiniz’ diye soruyorlar. Böyle saçmalık olur mu?
- Ben hep, ‘Mesleğimiz yargılanıyor’ diye boşuna söylemiyorum.
- ‘Muhakeme hatası var’ diyorum. Bunun için de hakkımda suç duyurusu yapıldı.
- 1995’de Ecevit çağırdı ‘gel siyasetle devam et’ dedi. Ben Cumhuriyet Gazetesi’nde devam edeyim dedim. 2002’de Deniz (Baykal) bey geldi, ‘Senle toroslara gitme zamanı geldi’ dedi. Doğum yerim Burdur ya... ‘Hayır’ dedim. Bu aşamada siyaset dedim. Sevdim de. 15 günde bir gruba konuşma gönderiyorum.
- Çıkınca kalemi elimden bırakmayacağım. Burada en vefalısı gazeteciler çıktı deniliyor. Doğru, bizlere sahip çıkanımız çok oldu. Diğer meslektekiler, rektörler, askerler, akademisyenler filan kendi meslektaşları için böyle düşünmüyorlar.
- Terör yüzünden öldürülebileceğimi çok düşündüm ama terörden yargılanacağım aklımdan bile geçmedi.
- Burada en çok ‘Allah kurtarsın’ en yaygın söz. Ben de ‘Halk kurtarsın’ diyorum...
-Özkan: Bana tetörist demeyin-
Tuncay Özkan, kendisine ‘Terörist’ denmesine çok kızıyor; “Muhalif de ver cezamı. İdam ver, müebbet ver. Sesim çıkmaz. Ama terörist deme be arkadaş.”
Özkan’ın da morali Koğuş arkadaşı Mustafa Balbay gibi çok iyiydi. Konuşmasıyla hepimizi gülümsetti, güldürdü...
İzin alarak 5 Cumhuriyet Mitingi düzenlediğini ve hiçbir olayın olmadığını hatırlattı Özkan. Sonra devam etti: “387 tane sarı not defterim, 76 ajandama el koydular. Öyle bir tetöristim ki her saniyemi not etmişim.”
-Yalçın: İktidar çatışması-
Odatv sanığı gazeteci Soner Yalçın, dava için “İktidar çatışması” diyor... Sonra da ekledi; ‘Beni niye tutuyorlar bilmiyorum. Benim davamda tertip var. bilgisayarda virüs var deniliyor, kanıt olamaz deniliyor. Ama bunu dikkate alan yok.’
Yalçın’ın son gelişmelere yorumu şöyle oldu: “Cumhurbaşkanı ile cemaat birlikte çalışıyor. Recep Tayyip Erdoğan aptal durumuna düşürüldü. Danışmanları bunu okuyamıyor.”
-Özlü: Askerler yalnız bırakıldı-
Turhan Özlü, 2 yıldır içerde olduğunu duruşmada sadece 16 dakika konuşabildiğinden yakındı. Cezaevindeki askerlerin yalnız bırakıldıklarını öne sürdü Özlü, dava yargıçlarının da zor durumda olduklarından söz etti. Doğu Perinçek’in de davayı takip etmeyi, savunlamaya devam etmeyi bıraktığını çünkü hukuk ile açıklanacak hiçbir şeyin kalmadığını vurguladı.
-Yıldırım: Yargı siyasetin emriyle hareket ediyor-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat’ın olduğunu iddia ettiği telefon görüşmelerini haberleştiren gazeteci Mehmet Deniz Yıldırım, yargının siyasetin emriyle hareket ettiğini kanıtladığını söyledi. Çoğalttığı fotokopileri vererek durumu anlatan Yıldırım, gelinen noktayı şöyle özetledi: “Zavallı durumdalar. Kendileri mahkum olmamak için bizleri mahkum edecekler.”
-Çiçek: Adalet ve vicdan duygusu-
12 Mart’ta 14 yıl 4 ay ve bu davada da 4,5 yılını cezaevinde geçiren geçiren gazeteci Hikmet Çiçek, Kemal Tahir’in bir kitabından şu alıntıyı yaparak özetledi durumu: “Adaletin olmadığı yerde kurt kanunu geçerlidir.”
Çiçek, “Bizi ortak bir noktada buluşturan farklı fikirler değil de adalet ve vicdan duygusu oldu. Neyi savunacağımızı bilmiyoruz” dedi.