Güçlü demokrasi ve özgürlük isteği

Dünya çok değişiyor. Her yönüyle, her alanda, teknolojiden dijitale tüm gelişmeler çok hızlı oluyor. Demokrasi kavramı daha bir güçleniyor. Özgürlükler en temel hak olarak kabul görüyor. 

Bu ortamda, Avrupa Birliği üyesi ülkelere "sığınma isteği" yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sayısı son 4 yılda yüzde 506 artıyor. En fazla başvuru yapılan 7. ülkeyiz. 

Türkiye'de gençlerin üçte biri, genç kadınların yarısı işsiz. Gençlerin yüzde 77'si işinden, yüzde ellisi kazancından memnun. İş bulma ümidi olmadığı veya kalmadığı için iş aramayı bırakan gençleri ve iş başı yapabilecek durumda olmasına rağmen iş aramayan gençleri de ekleyince "geniş" tanımlı işsizlik oranı yüzde 36.5 oluyor. Bu her 3 gençten biri işsiz demek. Genç kadınlarda işsizlik durumu erkeklerle karşılaştırıldığında daha kötü. Genç işsizlik oranı, genç kadınlarda yüzde 46.2. İki genç kadından biri fiilen işsiz. 

4 YERDEN MAAŞ ALANLAR

Avrupa Birliği'nde yeni işe giren işçi bir aylık maaşıyla araba alıyor. Türkiye'de ancak bisiklet alabiliyor. Çekirdek almak için baba harçlığına muhtaç olan gençlerimiz, dünya turuna çıkan Avrupalı gençleri kendi ülkesinde görünce hayıflanıyor, çaresizliği bir kez daha derinden yaşıyor. Kimi gençlerimiz iki diploma bir master olmasına rağmen iş bulamıyor, önerilen yetersiz maaşa şaşırıyor. Bazılarının 4 yerden maaş aldığını duyanlar, gidecek başka ülke arıyor, vatanına küsüyor.

GENÇLERİMİZ ÇOK SIKINTILI

33 bin Suriyeli üniversitelere yerleştirilmiş. Nasıl olmuş bilinmiyor. Bizim gençlerimiz Kredi Yurtlar Kurumu borçlarından icralık oluyor. Gençliğe yazık ediyoruz.

İzmir'de lise öğrencisi Emir ve Ege'nin atık maddelerden çimento üreten projesini TÜBİTAK beğenmemiş. Öğretmen Can Özdilek projeyi İngilizceye çevirince Harward dahil 4 üniversiteden davet gelmiş. Sonra, "neden beyin göçü oluyor" diye soruyoruz. LED'li ekmek dolabı, Kıble yönünü gösteren pusula, papaz eriğini müslüman eriği yapsalardı hemen kabul edilirdi. Ne yazık ki saygın bilimsel kurumu bu duruma getirdiler. Cahiller, bilgisizler bu kurumlara çöktü. O kafa yapısı bir çeşit kanserli hücre. Ameliyatla temizlenmesi gerekiyor. Ülkemizde koca bir nesil harcanıyor TÜBİTAK'ın başına hayvanat bahçesi müdürünü  getirdiklerinde bitirdiler. Koca kurum yıllardır can çekişiyor.

BASIN GÖREVİNİ YAPARSA

İsrail'in en eski Haaretz gazetesi, çok değerli bir gazetecilik örneği verdi. Birinci sayfanın manşetinde, Gazze'deki İsrail saldırılarında öldürülen 67 çocuğun fotoğraflarını yayınladı. Haberin başlığı şöyle: "Gazze'de 67 çocuk öldürüldü. Savaşın bedeli budur." The New York Times, İsrail'in Gazze'ye yağdırdığı bombalarda ölen çocukların fotoğraflarını manşetten yayınladı. 

Böyle bir gazeteciliği ne yazık ki Türkiye'de hayal bile edemiyoruz. Evet, İsrail'de bağımsız bir gazete böyle habercilik yaptı. Basın özgürlüğüne bundan daha anlamlı bir örnek olamaz. İsrail Devleti için aynı şeyi söylemek olanaksız. Gazze'de medya çalışanlarının bulunduğu binayı füze ile yerle bir etmeleri unutulmaz. Devleti yöneten kafalarla, kuruluşları yöneten insanlar, ortak bir noktada buluşamıyor. Bu durum dünyanın her yanında böyle. 

YASAK KARARLARI GELDİ

Türkiye'de bazı medya 128 milyar doları arıyor, mafyadan 10 bin dolar maaş alan milletvekilini soruyor, Ziraat Bankası'nın 750 milyon dolar kredisinin neden ödenmediğini araştırıyor. Çamlıca Camii'ne İstanbul Büyükşehir Belediyesi kaynaklarından 290 milyon dolar nasıl ödendiği soruluyor, Vakıflar genel müdürünün 161 bin lira olan maaşının hikmetini sual ediyor. Ve her seferinde bu konulara gelen "yasak" kararıyla eli kolu bağlansa da direniyor. 

Demokrasilerde basın özgürdür ve susturulamaz.