Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla gençlerle bir araya geldi.
İşte Erdoğan’ın burada yaptığı konuşmadan satır başları:
Bütün savaşlarda hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum, şehitlerimize rahmet diliyorum. Rabbim onlardan razı olsun, kabirleri cennet olsun.
Bu salondan sizlerin vasıtasıyla tüm dünya gençlerine sevgilerimi, saygılarımı yolluyorum. Şu an evladı – fatihanı karşımda görmenin mutluluğunu yaşıyorum.
Buradan bir mesaj vermek istiyorum. Tahrir meydanının gençlerini, Kudüs’ün, Halep’in çileli gençlerini selamlıyorum.
Ortadoğu’nun tüm gençlerine kalbi duygularımı yolluyorum. İnsan tarihinde sadece geçmişini aynı zamanda istikbalini de arar.
Bir milletin kendi gücünün farkına varması tarihinin farkına varmasıyla gerçek olur. Kendi tarihine yabancılaşanlar rüzgar misali savrulmaktan kurtulamazlar.
"DİLİMİZDEN KOPARILDIK"
Hangi tarihe zemine ayak bastığını fark etmeyenler, hata reddi miras edenler ülkenin geleceğini tehlikeye atarlar. 1876’da bir Rus generalinin demek ki yalnız Türkleri değil onların tarihini de yenmek lazım diyor.
Bunu derken kast ettiği şey tam da budur. Sadeceleri kendilerini değil, onların tarihini de yenmek lazım, kökünü kazımış olalım.
Ülkemizde işte yıllarca bunlar yapılmaya çalışıldı. Bir millet tarihinden koparılmak istendi.
Dilimizde kopartıldık, 1000 yıllık bir birikimi kenara attık. Şah damarının kesilmesi işte budur.
Bir şah damar kesilirse canlı yaşayamaz. Dil bu kadar önemlidir. Biz şu anda 1000 yıllık tarihimizi bilmiyoruz, okuyamıyoruz. Yeni bir adım atıldı şimdi.
Osmanlıcanın öğrenilmesi konusu. Amacı tarihimizi öğrenelim, geleceğimizin temeli atalım.
“ŞİMDİ KÜRTÇE İBADET DİYE PEŞİNDE KOŞUYORLAR”
İnancımızdan kopartılmaya çalışıldık. Türkçe ibadet yaptılar. Şimdi Kürtçe ibadet diye peşinde koşuyorlar.
Ozanlarımız, aşıklarımız hor görüldü.
Geçmişe dayalı bir gelecek inşa edemezsiniz bitersiniz. Kökü derinlerde, tarihin beslediği bir milletiz. Ama birileri 150 yıldır ısrarla bizi kökümüzden koparmaya çalışıyor.
Şayet kendimize aydınlık bir gelecek inşa etmek istiyorsak, köklerimizi sağlamlaştırmalıyız. Bizim 12 yıllık mücadelemiz irtibatı yeniden kurma mücadelesidir.
Tarihimizi doğru şekilde anlama ve anlatma mücadelesidir.
“23 DEYİP ORASI SIFIR NOKTASI KABUL ETMEYECEĞİZ DEĞİL Mİ?”
Çabamız aradaki yanlışları düzelterek, eksikleri gidererek tarihle milleti buluşturma mücadelesidir.
Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında kurulmuş olabilir ama bizim kökümüz daha derinlerdedir.
23 deyip orası sıfır noktası kabul etmeyeceğiz değil mi? Biz bir kabile devleti değiliz. Geçmişimiz 2200 yıla dayanır.
Seçme hakkı 21 iken seçilme 18 idi. Burada mantık var mı ? Burada mantıksızlık var. İlk attığım dönem bu oldu. Dünyayı incelettim, baktım ki çok çok gerilerdeyiz. Seçme ve seçilme yaşının 18 olduğu ülkeler var. Bir programda izledim. "Bu parlamentoyu çoluk çocukla mı dolduracağız" dedi bir profesör.
"PARLAMENTO SÜRECİNİ ASKERLİĞE SAYARSIN"
Ahmet Bey'e dedim "Bak ne yapıp edelim seçme seçilme yaşını 18’e indirelim çekelim" Bahane hazır askerlik ne olacak? Parlamento sürecini askerliğe sayarsın olur biter, pratik zeka bunu üretir. Polislere de böyle yaptık. Bedelliyi parayla yapıyorsun, alternatif çok. Fatih, İstanbul’u fetih ettiğinde kaç yaşındaydı.
"DÖRT KAVRAM ÇOK ÖNEMLİ"
Dedelerimiz karadan gemileri yürüttü. Biz de denizden yürüttük Marmaray’ı yaptık. Hep büyük düşüneceksiniz, siz güçlüsünüz. Hayalleriniz büyük olursa uygulaması da büyük olacaktır. 19 Mayıs’ta Samsun’da zafer meşalesi yakılmıştır. 23 Nisan 1920’de Ankara’da ülkemizin tüm vilayetlerinden gelenlerle dualarla, şeriflerle, hatimler indirilmiş. Ardından TBMM açılmış. Gençler sakın kula kul olmayın. Makam sahipleri önünde eğilmeyin. İster cumhurbaşkanı olsun, ister işadamı olsun, ister paralı kişiler olsun sakın. Bu millet sadece rüku’da eğilir ve secdede diz çöker. Şunu da bilin; Dört kavram çok önemli. Oku, düşün, uygula, takip et. Hep okuyun ama yetmez düşünmelisiniz.