Erdoğan, cübbeyi giydikten sonra, "Bu doktora unvanını nefes alıp verdiğim sürece büyük bir gururla taşıyacağım" dedi. Başbakan Erdoğan, NATO'nun Libya konusunda devreye girmesi halinde Türkiye'nin bazı şartları olduğunu da belirterek, "NATO, Libya'nın Libyalılar'a ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir. Yer altı kaynaklarının, zenginliklerinin birilerine dağıtımı için değil" diye konuştu.
Düzenlenen törende konuşan Erdoğan, başbakanlığı süresince Türkiye'de değişik üniversitelerle Türkiye dışındaki birçok üniversiteden kendisine fahri doktora unvanları tevdi edildiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Elbette her birisinden dolayı büyük gurur duydum. Ancak, bugün burada tevdi edilen fahri doktora unvanı benim için çok farklı bir anlam taşıyor ve çok farklı bir gururu, heyecanı yaşamama vesile oluyor. Mekke, Beytullah şehri. Mekke, Hazreti Peygamber'in doğduğu, büyüdüğü, hicret etmek zorunda kaldığı ve ardından fethettiği şehir. Her çağda, her dönemde, neredeyse tüm alimlerin yolu mutlaka Mekke'ye uğradı ve gelenler, kendilerinden bir şeyler bırakıp gittiler, daha çok da buradan ilim almak suretiyle ilmi çoğaltarak gittiler. İşte böyle mükerrem bir şehirden, öyle bir şehrin üniversitesinden fahri doktora unvanı alıyor olmak, beni tarifsiz şekilde heyecanlandırıyor ve gururlandırıyor. Bu doktora unvanını, nefes alıp verdiğim sürece büyük bir gururla taşıyacağımı da burada ifade etmek istiyorum."
ZİHİNLERİ PUTLARDAN TEMİZLEMEK GEREKİYOR
Başbakan Erdoğan konuşmasında, Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere, Bağdat, Şam, Kahire ve İstanbul'un, bugünün bilgi birikimine eşsiz katkılar sağladığını belirtirken, "Öyle bir ilim aşkı vardı ki Endülüs'te, bir kitabın varlığına ilişkin sadece bir söylenti duyan alimler, o kitabı bulmak için, deve üstünde, at üstünde, yaya olarak aylarca, yıllarca sabırla seyahat ediyorlardı. İskenderiye'de, Kurtuba'da, Bağdat'ta, Konya'da, İstanbul'da dillere destan, emsali olmayan kütüphaneler oluşmuştu. Geçmişin ihtişamıyla yetinemeyiz. Mazi ile övünerek, tarihimizle gururlanarak, atalarımıza övgüler düzerek bugünü geçiştiremeyiz. Bugün yapmamız gereken, bir tarihe bakacak, bir de bugüne bakacak ve kendimize 'neden' sorusunu kuvvetli şekilde soracağız. Şunu görmek durumundayız; Hazreti Peygamber, Kabe içindeki Hübel'i kırmadan önce, zihinlerdeki Hübel'i parçalamıştı. Zihinlerde, gönüllerde, kalplerde putlar kırılınca, arkasından Mekke fethedilmiş ve Kabe putlardan temizlenmişti. İşte bugün, 'neden' sorusunu sorarak, eğer varsa, zihinleri putlardan temizlemek gerekiyor" diye konuştu.
LİBYA HALKININ KENDİ GELECEĞİNİ BELİRLEMESİ EN BÜYÜK ARZUMUZ
Başbakan Erdoğan, NATO'nun Libya konusunda devreye girmesi halinde Türkiye'nin bazı şartları olduğunu da belirterek, şunları söyledi:
"NATO, Libya'nın Libyalılar'a ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir. Yer altı kaynaklarının, zenginliklerinin birilerine dağıtımı için değil. Libyalı kardeşlerimiz, güçlü, istikrarlı, huzurlu bir geleceği inşa etmek için her türlü imkana sahipler. Libya halkına bu fırsat tanınmalı, operasyon işgale dönüşmeden, Libyalıların kendi kararlarını vermeleri için fırsat tesis edilmelidir. Biz, Irak'tan, Afganistan'dan, Bosna Hersek'ten edindiğimiz tecrübe ile Libya'daki mesele dışardan değil, içerden çözüme ulaşsın istedik. Mısır, Tunus nasıl başarılı bir değişimi gerçekleştirdiyse, Libya'da aynı şekilde kansız, olaysız şekilde değişsin istedik. En başından itibaren, Türkiye olarak, Mısır ve Tunus'a yaptığımız uyarı ve tavsiyeleri Libya'ya da yaptık. Yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük. Libya Lideri Kaddafi'ye ben en son 1 Mart'ta, göreviyle alakalı madem ki resmi lider değil, böyle bir sıfatı taşımadığınızı söylüyorsunuz o zaman halkın üzerinde ittifak edecek isme Libya'yı terk etmekte çok büyük faydalar olduğunu söyledim. 3 kez kendisiyle görüştüm, bir kez oğluyla, iki kez mevcut başbakan ile görüştüm ve bu uyarılarımızı, bu düşüncelerimizi kendilerine ilettim. Bu arada muhalif kesimlerle görüşmelerimiz devam etti. Ne yazık ki uyarılarımız dinlenmedi, bize verilen sözler tutulmadı ve önce kardeş katliamı, ardından da uluslararası operasyon geldi. Şu anda en büyük arzumuz, bu operasyonun mümkün olduğu en kısa sürede sonuçlandırılması ve şu mevcut can kaybının en kısa sürede neticelendirilmesidir. Libya halkının kendi geleceğini belirlemesi bizim en büyük arzumuzdur. Şu anda NATO'nun devreye girmesi söz konusudur. NATO devreye girecekse bizim bazı şartlarımız var. Biz, NATO Libya'nın Libya'lılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir. Yeraltı kaynaklarının, zenginliklerinin birilerine dağıtımı için değil."
LİDERLER, DEĞİŞİMİ GÖREREK CEVAP ÜRETMEK ZORUNDALAR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşmasının devamında, gençlerin artık daha fazla sorgulayıp, daha fazla değişim arzuladığını belirtirken, "Liderler de bu değişimi görerek, gençlerin değişim arzularına cevap üretmek zorundalar" dedi. Değişimin, gücünü bilgiden alması gerektiğini belirten Erdoğan, "Dirayetli liderlerin öncülüğünde olumlu yönde seyretmelidir. Bu noktada, üniversitelerimizin en büyük sorumluluğu yüklendiğini ifade etmeliyim. Dün, Cidde Ekonomik Forumu'nda genç bir arkadaşımız, 'Gençlere ne tavsiyede bulunursunuz' diye sordu. Ona da söyledim. Müslüman'a, küçük düşünmek asla yakışmaz. Böyle ihtişamlı, böyle zengin bir medeniyetin çocukları, gençleri asla küçük düşünemez. Gençler; büyük düşünecek, yıldızları hedefleyeceksiniz. Vagon olmayacak, lokomotif olacaksınız. Mukallit değil taklit edilen olacaksınız" dedi.
Erdoğan, Türkiye ile Suudi Arabistan'ın birbirine uzak ülkeler olmadığını da belirtirken, "Biz, aramızdaki mesafe ne olursa olsun, birbirimizin komşusuyuz, birbirimizin kardeşiyiz. Ne diyor Araplar? 'El-car, kable'd-dar'. Ev alma, komşu al. Komşunuz olarak, yatırım noktasında, ticaret noktasında, en önemlisi de ilim ve sanatta iş birliği noktasında çok daha ileri seviyelere ulaşmak durumundayız. İnşallah bunu başaracak, kardeşliğimizi daha da pekiştireceğiz" dedi.
Erdoğan'a Mekke'nin tarihi haritası, Allah ve Ayetel Kursi yazılı tablo ile albüm hediye edildi. Erdoğan da Rektör Dr. Bekri Assas'a gümüş tabak ve Kuran hediye etti.
Erdoğan ile Ümmü'l-Kurra Üniversitesi öğrencileri, salonda bulunan Türk bayraklarının yanında hatıra fotoğrafı çektirdiler ve 'Türkiye' diye tempo tutarak sevgi gösterisinde bulundular.