Anvers Alevi Kültür Merkezinde Muharrem orucu iftarından sonra konuşmalar yapıldı. Konuşma yapan Büyükelçi İsmail Hakkı Musa "Vatandaş başımızın tacıdır yelpazenin neresinde olursa olsun, doğusunda, batısında, ayırt etmeksizin, hepinize hizmet götürmek bizim borcumuzdur" dedi.
Bakan Egemen Bağış "Bu gün burada samimi ve içten konuştukları için bende içten ve samimi konuşacağım. Öncelikle size sayın Başbakanımızın Recep Tayyip Erdoğan'ın selamını getirdim. Bu ay muharrem ayıdır, bir olma, iri olma, diri olma zamanıdır. Aslında bu iftar sofrasında Alevisi, sunnisi, doğulusu, batılısı, ayrım yapmadan birlikte dua ediyorsak bizi birbirimize bağlayan ortak değerler var. Türkiye'nin yapısını ben Aşureye benzetiyorum. Aşurenin içinde farklı farklı yemişler ve farklı farklı baklagiller, meyveler, her biri kendi tadını özünü korur ama birlikte de farklı bir tat ortaya koyar. Önemli ve bütün tılsım onların oranını iyi ayarlamak kıvamını iyi ayarlamaktır. Biz binlerce yıldır birlikte yaşıyoruz, binlerce yıldır bir birimizi değiştirmedik, değiştiremedik. Binlerce yılda değiştiremeyiz. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul edip birlikte ter döküp üretmeye başladığımızda hepimiz karlı çıkarız hepimiz kazançlı çıkarız. Bizler bir aşure gibiyiz, birlik içinde huzurla yaşamalıyız, devletin görevide budur. Türkiye'de Alevi kardeşlerimizi, yurtdışında yaşayan Alevilerin beklentisi var. Atatürk'ten sonra ilk kez bir Cumhurbaşkanı sayın Abdullah Gül Alevilerin iftar yemeğine katılmıştır. Sivas'ta canlar yandı. Yıllarca kebabçı olan burayı alıp müzeye çevirmek için ne kadar uğraştık bunu ben biliyorum. Türkiye'de sadece Alevilerin sorunları yok herkesin sorunları var, Kadınların sorunları var, çocukların sorunları var herkesin sorunları var, Türkiye'de bireylerin sorunları var" dedi.
HAKARET ETMEK İSTEYEN PARLAMENTER YALNIZ KALDI
Alevilerin iftar yemeğine katılan Bakan Egemen Bağış konuşmasına şöyle devam etti: "Mevlana ne güzel söylemiş, Tutalım ki Zülfükar sana Ali'den Miras kaldı, sende Ali kolu ve Kalbi yoksa Zülfükar neye yarar ki demiş. İşte bu gün inançlarımıza, peygamberimize hakaret etmeye kalkan, AP'de bir Hollandalı bize hakaret etmeye kalktı bizde orada Ali'nin verdiği güçle CHP'si, AKP'si hepimiz birlikte tavır koyduk, birlik olduk, inanın o parlamenter öğle yemeğinde salona geldiğinde herkes tavır koydu ve oturacak yer bulamadı. Çünkü o başkalarının değerlerine saldırdı. Türk Dünya'sı için gelin canlar bir olalım çağrısının daha iyi olması için bu gün ben buraya geldim. Benim üstlendiğim AB süreci bir tek benim değil hepimizin sürecidir. Türkiye'nin demokratikleşmesi, AB yolunda ilerlemesi hepimizin ortak noktası. Burada ben iyi niyet, dostluk kardeşlik gördüm, bu oda da kalmasın. Türkiye için her zaman birlik olalım, yarın benim başıma bir iş geldiğinde hepiniz arkamda olacağınız gibi, sizinde başınıza bir şey geldiğinde Türkiye devletli de sizin arkanızdadır. Biz artık bakanıyla, başbakanıyla, büyükelçisiyle, baş konsolosuyla sizin yanınızdadır. İstanbul belediye başkanıyken 'Ali'yi sevmek Alevilikse bende sizin kadar Aleviyim' diyen bir başbakanımız var. Kimsenin aramıza fitne sokmasına izin vermeyelim. Bir birimizi sevelim sevilelim, Yunus Emre'nin dediği gibi, 'bu dünya kimseye kalmaz'. Diğerleri hata yaptı. Allah o hatayı bize yaptırmasın. Biz çok işler yaptık, fakat işler bitmedi. Yapacak daha çok işler var. Türkiye'de, birbirimizi sevelim, birbirimize sahip çıkalım her şeyi yaparız" dedi.
DERNEK YÖNETİCİLERİNE HEDİYE VEREN BAKAN, BEKTAŞ İSMİNİN NASIL BEKİR OLDUĞUNU ANLATTI
Dernek yetkililerine hediye veren Bakan Egemen Bağış yaz tatilinde başından geçen bir hikayeyi şöyle anlattı. Bağış "Hanımla tatile gittim. Oralarda muazzam yemekler yiyorum. Çok güzel yemekler var. Dedim ki; ustayı çağırın. İsmi nedir dedim. Dediler Bekir usta. Dedim çağırın Bekir ustayı. Sordum nerelisin diye? Oda dedi ki detaylara girmeyelim. Alevi vatandaşlarımızın olduğu yer. Dedim Bekir usta Aleviler Bekir adını koymaz, senin adın nasıl Bekir oldu dedim? Haklısın bakanım benim adım Bektaş, çok enteresan bir hikaye Türkiye'nin nereden, nereye geldiğini bilmeniz için anlatıyorum. Bekir usta 40 yaşlarında. Bekir'in babası okuma yazma bilmediği için beni yazdırmak için nüfusa gitmiş oğlum oldu adı Bektaş demiş, almış nüfus kağıdını almış gelmiş. Aradan 7 yıl geçmiş, Beni okula yazdırmaya gitmiş okul müdürü adı ne demiş, babam Bektaş demiş, okul müdürü de Bektaş diyorsun fakat nüfus kağıdında Bekir yazıyor demiş ve babam o zaman anlamış nüfus cüzdanında Bekir yazdığını. Ben bu hikayeyi duyduğumda bu ülkenin geçmişinde babaların evladına Bektaş ismini koyamadığı, Muhammed adını, Agop adını koyamadığı o karanlık günlere bir daha dönmemek için bu siyasette varım. İnşallah Türkiye bir daha o karanlık günlere dönmez her anne baba istediği ismi evlatlarına verir" dedi.
Ender DURUEL/ BELÇİKA, (DHA)