Türkiye'yi sarsan 2 büyük depremin ardından ölü ve yaralı sayısı her geçen gün yükselirken on binlerce kişi de evini kaybedip sokakta kaldı. Depremi vuran alanlardan birisi de yaşlı ve engellilerin yaşadığı huzurevleri ile rehabilitasyon merkezleri oldu. Buralarda kalan yaşlılar, farklı illere sevk edildi.
Hatay'daki huzurevinden çıkarılan 47 yaşlı ile engelliler Antalya Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'ne getirildi. Burada yaşadıkları kötü anları bir nebze olsun unutmaya çalışıyorlar. Ancak bazıları geride bıraktıkları aileleri, yakınları, çocukları için gözyaşı döküyor. Onlardan birisi de 7 çocuğu ve 12 torununu geride bırakan Ayşe Usangaç.
KANITLAMAK İÇİN FOTOĞRAF ATTI
Rahatsızlığı sebebiyle tek başına hareket edemeyen ve depremin ardından güçlükle binadan indirilen Usangaç, depremin büyük yıkıma yol açtığı Hatay'da bulunan çocuklarıyla güçlükle görüşebiliyor. Yaralı olan kızı Fatma'nın iyi olduğunu annesine kanıtlamak için attığı fotoğrafına bakan Usangaç, "Çocuklarımın yanında olsaydım" diye gözyaşı döküyor.
SADECE CEP TELEFONUNU ALDI
Deprem anında ne olduğunu anlayamadığını söyleyen Ayşe Usangaç, “Deprem olduğunu anlayınca sandalyenin altına geçtim. Bir süre sandalyenin altında kaldım. Oradan çıktım bir eşya alamadım. Sadece çocuklarımı ararım diye telefon aldım yanıma. Yağmur yağıyordu, yağmurun altında sağ olsun bir adam, arabanın bagajına koydu bizi. Bagajda bir süre kaldık. Oradan bizi güvenli bir yere aldılar, bir süre orada kaldık" dedi.
'BEN SICAK YERDE NASIL DURAYIM'
Çocuklarını görmeyince içinin rahat etmediğini söyleyen Usangaç, “Çocuklarımla konuştum 'benim evimin çatısı yok' diyor birisi. Birinin de evi dağa yakındı, kaya parçası düşmüş. Yüzü gözü parçalanmış. 6 çocuk var, hepsi yaralı. Hayat bitmiş, konuşuyoruz ama hala oradalar içim rahat değil. Görmeyince rahat edemiyorum anayım ben. Bana fotoğraf attılar biraz rahatladım ama hayır rahat değilim. Kızım neredesiniz eviniz yok diyorum, pazar yeri var oraya gidip bir battaniye bir yorgan orada yatıyorlar. Ben burada sıcak yerde nasıl durayım? Nasıl oturayım? Ben bir anayım. Ben yaşadım ama çocuklarım genç daha. Çocuklarım Antakya'da ben buradayım" diye konuştu.
'HANGİ ÇOCUĞUMA YANAYIM'
Çocuklarına güçlükle ulaşabildiğini belirten Ayşe Usangaç, “Oğluma huzurevinden çıkıp yanınıza geleyim, dedim. 'Ana yürüyemiyorsun. Ben sana mı bakayım, kız kardeşime, ablama mı bakayım. Sen orada güvende ol biz başımızın çaresine bakarız' dedi. Ben hangi çocuğuma yanayım? Hangisini arayayım? Ulaşamıyorum bazen diğerine soruyorum elektrik verilmiyor diyor. Gidip bir arabada telefonlarını şarj ediyorlar öyle konuşabiliyoruz. Birinin var birinin yok telefonu. Ulaşım çok zor" dedi.
'YANIMDA OLSUNLAR İSTERDİM'
Bir yakınlarının cenazesini hala bulamadıklarını söyleyen Usangaç, “Elimden bir şey gelmiyor. Ne diyeyim? Buraya gelmelerini isterdim. Gözümün önünde olsunlar şurada yatsınlar isterlerse. Yanlarında kalayım, dertlerine ortak olayım. Ekmek paraları yoksa ekmek götüreyim. Bana şurada bir ekmek veriyorlarsa yarısını onlara vereyim. Öyle isterim ama elimden bir şey gelmiyor" diye konuştu.
Semih ERSÖZLER/ANTALYA, (DHA)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |