Araştırmalara göre, yabancı bin türün Akdeniz'e girdiğini ve bunun 450 tanesinin ise istilacı türler olduğunu söyleyen Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Genel Sekreteri Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, "Marmara ve Karadeniz için de benzer raporlarımız var. Bunlar bizim yerli türlerimize ve deniz ekosistemimize ciddi zararlar veriyor. Çözüm olarak bu canlılar ile baş edebilmeleri için yerli türlerimizi korumalıyız" dedi.
Küresel iklim değişikliği, dünya ve insanlığı tehdit eden en ciddi problemlerin başında geliyor. Su, hava, toprak küresel iklim değişikliğinin etkilerini en yakından hissediyor. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar, ani yağışlara, taşkınlara neden olan bu doğa olayının etkilediği en önemli alanların başında ise denizlerimiz geliyor. Sıcaklığın organizmaların yerleşmesi ve dağılımında en önemli faktörlerin başında geldiğini belirten TÜDAV Genel Sekreteri Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, küresel iklim değişikliğinin Türk denizlerindeki zararlı etkilerine dikkat çekti.
SAYILARI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Kızıldeniz kökenli pek çok türün Akdeniz, Marmara hatta Karadeniz de bile görülmeye başladığını söyleyen Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, "Küresel iklim değişikliğiyle birlikte sıcaklığı artan sularda bazı organizmaların yer değiştirdiğini görüyoruz. Örneğin; Kızıldeniz kökenli pek çok türün Akdeniz'e girdiği çalışmalarımız sonucu raporladık. Araştırmalar, bin yabancı türün Akdeniz'e girdiğini ve bunun 450 tanesinin denizlerimizde 'istenmeyen tür' olduğunu gösterdi. Araştırmalar bu türlerin içinde 70 kadar balık türü olduğunu gösteriyor. Ancak her geçen gün bu sayı artıyor. Marmara Denizi ve Karadeniz için de bu tehdit geçerli. Bazı Kızıldeniz kökenli türlerin biz Marmara Denizi'nde de rapor edildiğini biliyoruz. Bunlar denizlerimiz açısından çok ciddi sonuçlar" diye konuştu.
BALIK POPÜLASYONU TEHDİT ALTINDA
Denizleri tehdit eden bu türlerin zararlı etkilerine dikkat çeken Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, "Sularımızda var olan yerli türlerimiz üzerinde birtakım etkileri söz konusu. Mesela Akdeniz'in yerli türü taş mercan türlerinde beyazlama görülüyor. Bunun nedeni ise sıcaklık. Bu canlılar sıcaklığa son derece hassas. Bunların ölmesi ekosistemde bozulmaların yaşandığını kanıtlıyor. Bu durum balık popülasyonunu olumsuz etkileyecek, denizlerden alınan verim düşecek. 80 milyonluk bir ülkeyiz ve mutlaka protein açısından denizlerden yararlanmalıyız. Bu aslında bir biyogüvenlik sorunu olarak gösterilebilir" değerlendirmesinde bulundu.
ÖLÜMCÜL TÜRLER AYVALIK'TA BİLE RAPORLANDI
Süveyş Kanalı'nın genişletilmesiyle de Akdeniz'e hızlı bir giriş olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, ekosisteme zarar veren türleri şu sözlerle sıraladı:
"Akdeniz'in canlı kökeni Süveyş Kanalı vasıtasıyla gelen, Atlantik'ten gelen ve Akdeniz'de kalan endemik türlerden oluşuyor. Son yıllarda Kızıldeniz'den Süveyş Kanalı'ndan gelen türler çok arttı. Bunların en çok bilinen örneği ise aslan balığı ve balon balığı. Bunun yanı sıra yeni deniz anası türlerini sularımızda gözlemliyoruz. Hatta kutu denizanası adı verilen Avusturalya'nın en tehlikeli canlısı olarak kabul edilen canlıyla aynı aile grubundan deniz anaları da Akdeniz, hatta Ayvalık'ta bile rapor edildi. Bunlar bizim denizlerimizin ekosistemine ciddi zararlar veriyor."
YERLİ TÜRLERLE BAŞ EDECEK TÜRLERİ KORUMALIYIZ
Aslan balığının denizlerimizde düşmanı olmayan bir balık türü olduğunu anlatan Doç. Dr. Topaloğlu, istilacı bu türler için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
"Aslan balığıyla rekabete giren yerli türlerimizden orfoz var. Onlar da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Aslan balığının yayılımını asla durduramayacağız. Bu aynı zamanda üreme hızı da çok yüksek olan bir canlı. Denizlerimizde bu istilacı canlıların doğal düşmanı olmadığından hızlı bir yayılım gösteriyor. Etrafındaki balıkları da tüketiyor. Aslan balıkları çok tehlikeli. Ancak biz bu canlıları henüz bilmiyoruz. Çünkü Akdeniz'de bu türler yoktu. Bir Aslan balığı birinin elini soktuğunda ne yapılacağı konusunda doktorlarımız da geleneksel bilgiye sahip değil. Bu açıdan da zararı var. O nedenle yerli türlerimizden bu canlılar ile baş edebilecek türleri korumalıyız. Denizlerimizde her türlü kirliliğe karşı önlem almalıyız. Sağlıklı ekosistem yeni gelen istilacı türlerle baş edecektir. Avcılığa da dikkat çekilmesi gerekiyor. Yasa ve kayıt dışı, raporlanmayan avcılık deniz popülasyonuna zarar verecek ki zaten denizlerimiz zor durumda."
TARIMSAL ÜRETİMİ DE OLUMSUZ ETKİLEYECEK
Küresel iklim değişikliğinin bir diğer sonucu olarak görülecek olan deniz suyu seviyelerinin yükselmesinin de tarımsal üretimi olumsuz etkileyeceğini belirten TÜDAV Genel Sekreteri Prof. Dr. Bülent Topaloğlu, "TÜDAV'ın Antalya Büyükşehir Belediyesi ile yürüttüğü Antalya kıyılarının küresel iklim değişikliğine adaptasyonu projesi var. Antalya gibi kıyısal bölgesinde tarımsal üretim yapan pek çok şehrimiz olumsuz etkileyecek. Araştırmalar, buna çok hazır olmadığımızı gösteriyor. Özellikle son dönemlerde hiç alışık olmadığımız hortumlar ve fırtına olayları yaşadık. Küresel iklim değişikliğinin denizlere etkisi dediğiniz zaman sadece denizin içindeki canlılara değil kıyısal bölgeye ekonomiye, sosyo ekonomik yapıya ve tarımsal üretime etkisi büyük" dedi.
indir
Foto 7 indir
indir
Foto 8 indir
İlknur SARGUT-Hüseyin ÇAKMAK/İSTANBUL, (DHA)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |