ATB'nin 39'uncu Meclis toplantısı, Meclis Başkanı Hüseyin Cahit Kayan, Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, yönetim kurulu ve meclis üyelerinin katılımıyla yapıldı. 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybeden şehitler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunularak İstiklal Marşı söylendi.
Toplantıda son bir aylık süreci değerlendiren ATB Başkanı Ali Çandır, 15 Temmuz'daki darbe girişimini hatırlattı. Bu melanete, millet olarak tek yürek olup karşı durulduğunu kaydeden Çandır, “Bu darbe melaneti yüzünden kaybettiğimiz 246 şehidimize Allah'tan rahmet, kederli aileleri başta olmak üzere aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum. Şehitlerimizin haklarını ödememiz mümkün değil. Canlarını ortaya koyarak demokrasimizi ve özgürlüğümüzü savunan bütün vatandaşlarımıza borcumuzu, ne yapsak ödeyemeyiz" dedi.
DEVLET YÖNETİMİNDE LİYAKAT ESASI
Halkın özgürlük ve demokrasi tercihinden vazgeçmeyeceğini bir kez daha bütün dünyaya gösterdiğini belirten Çandır, “Uzunca bir süredir yaşadıklarımızdan öğrendiklerimiz olmalı. Olmalı ki, yaşadıklarımızdan doğru dersler çıkarıp kendimizi geliştirelim. Bu kapsamda kurumsal sürdürülebilir yönetimin temel ilkelerinden biri liyakattir. Yani adama göre iş değil, işe uygun adam prensibidir. Bu ilkeden vazgeçen ya da taviz veren her kurum, ciddi varlık sorunlarıyla baş başa kalır. Temennim odur ki, taviz vermeden devlet yönetiminde liyakat esaslarını uygulamaya koyarız" dedi.
SİYASETE TEŞEKKÜR
Hükümetin de üzerine düşen vazifeyi büyük dirayetle yerine getirdiğini, cumhuriyetin ve devletin varlığına kasteden hainlerin peşine düştüğünü belirten Çandır, siyaset kurumunun da iktidarıyla muhalefetiyle bir bütün olarak devlet adamlığı özelliğine sahip olduğunu gösterdiğini kaydederek teşekkür etti. Olağanüstü hal durumuna hak verdiklerini de dile getiren ATB Başkanı, “Bu dönemde hızlı, doğru ve kararlı adımlarla vazife yapmanın gerçekçi olduğunu görüyoruz. Bu sürenin mümkün olduğu kadar kısa ve etkili olmasını diliyoruz. Zira mümkün olan en kısa süre içerisinde demokratik, laik ve hukuk devleti normlarına dönmüş olmak, hem insanımız için hem de ekonomimiz için hayati değere sahiptir" diye konuştu.
EKONOMİ BELLİ ÖLÇÜLERDE CANLI
Dünyada küresel ticaretin daraldığı, ortalama büyümenin düştüğü, neredeyse negatif nominal faizin hüküm sürdüğü ve öngörülebilir bir gelecek için de iyimserliğin hakim olmadığı bir ekonomik iklim bulunduğuna dikkat çeken Ali Çandır, “Ekonomimiz bu dışsal bozucuların yanı sıra içeride de bildik sorunlarla iç içe olmasına rağmen kamu yönünden sağlam, özel sektör ve hane halkı yönünden ise riskli bir dönemden geçmektedir. Ancak genel olarak değerlendirirsek tüm bu bozucu etmenlere rağmen ekonomimiz belirli ölçülerde canlılığını korumaktadır" dedi.
GÖREVİNİ YERİNE GETİREN CEZALANDIRILMIŞ GİBİ HİSSETMEMELİ
Varlık affı ve borçların yeniden yapılandırılması konusundaki yasal düzenlemenin, sıkça dile getirilen kara para aklama riskinden ari olarak, hayata geçirilmesini beklediklerini belirten
Çandır, “Yani burada esas olanın, kayıt dışında kalmış varlığın kayıt içine alınarak ekonomiye kazandırılması olmalıdır. Mutlaka göz önünde bulundurulması gereken konulardan biri de kamuya olan borcunu zamanında ve tam olarak ödemiş olanların haklarıdır. Her ne kadar kamuya olan borcu ödemek bir vatandaşlık görevi olsa da, birçok nedenle bu görevi yerine getiremeyenlere bazı kolaylıklar sağlandığında, görevini yerine getirenler kendilerini cezalandırılmış gibi hissetmemelidir. Bu hissiyatı ortadan kaldırıcı anlamlı tedbirler de mutlaka alınmalıdır" diye konuştu.
SEKTÖRÜ DOĞRUDAN İLGİLENDİREN ADIMLAR
Başbakanın 4 Temmuz'da açıkladığı teşvik ve destek paketinde tarım sektörünü doğrudan ilgilendiren adımlar bulunduğunu da belirten Çandır, bunları şöyle sıraladı:
“Tarımsal yatırım teşvikinde emlak vergisinden 5 yıl muafiyet. BAĞ-KUR ödemelerinde indirim desteği. Kredi teminatında taşınabilir varlıkların da kabulü. Dış ticaret prosedüründe sadeleşme. Çek güvenilirliğinin artırılması. Proje bazlı teşvik sisteminin getirilmesi. Tarımsal teşviklerin sadeleştirilmesi. Ürün borsası ve lisanslı depoculuğun hayata geçirilmesi. İhracat kredilerine erişimin kolaylaştırılması. Tarımsal nitelikli 2B arazileri konusunda kolaylaştırıcı adımlar."
DESTEK TARIMA YETERİNCE YANSIMIYOR
13 yılda tarım sektörüne verilen toplam 81.3 milyar TL'lik tarımsal desteğin etki analizinin mutlaka yapılması gerektiğini dile getiren ATB Başkanı, toplamı itibarıyla ciddi bir rakam olan bu desteğin ne yazık ki tarımsal performansa birçok nedenle yeterince yansımadığını söyledi. Antalya gibi özellikli tarım yapılan bölgelerin, ortalama tarım için hazırlanan destek ve teşvike erişemediğini ve bunun nedenlerini uzunca bir süredir dile getirdiklerini de anlatan Çandır, “Yani genele yapılan desteklerin yanında bu özellikli bölgelerin ihtiyacına uygun destek ve teşviklerin de uygulamaya konması gerekmektedir. Eğer kentimizin tarımsal faaliyetlerinin yapısına uygun destek ve teşvik uygulamaları gerçekleştirilirse eminiz ki Antalya tarımı, bugün olduğu düzeyden çok daha yüksek bir performansla küresel ticarete açılacaktır. Kısacası bu kapasiteye sahip bulunmaktayız. Yeter ki bu kapasiteyi harekete geçirecek nitelikte bir destek ve teşvik uygulamasına sahip olalım" dedi. (DHA)