Terörist Abdullah Öcalan İmralı Adası’nda ömür boyu hapis cezasını çekerken, cezaevi günlerini anlattığı “Öcalan’ın İmralı Günleri” adlı bir kitap kaleme aldı. İmralı’ya ilişkin 20 bin sayfalık görüşme bilgileri, 5000 sayfalık Öcalan savunması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne aktarılan 1500 belgeye dayanılarak hazırlanan kitapta, Öcalan’ın adadaki cezaevi günleri, avukatları ve devlet görevlileriyle yaptığı görüşmeler ile kendi değerlendirmeleri var. İthaki yayınlarından çıkan kitapta bugüne kadar kamuoyuna yansımamış çok tartışılacak bilgiler de yer alıyor. Öcalan, kitabında “Devlletten bir kesim 1996’da Tansu Çiller’i öldürme konusunda bize teklifte bulundular” diyor. Öcalan’ın İmralı’ya sevkedilirken görevli subaylarla aralarında geçen diyalog kitapta şöyle yer alıyor:
“Başbakan Ecevit’in ‘Öcalan Türkiye’de’ açıklamasından tam 7 saat önce, Öcalan’ı taşıyan uçak, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda yakıt ikmali yaptıktan sonra Bandırma Hava Jet Üssü’ne indi. Öcalan uçaktan indirilir indirilmez bir askeri gemiye bindirildi. Sevk sırasında askeri görevlilerle arasında ilginç bir diyalog yaşandı. Öcalan kendisini adaya götürmekte olan askeri görevlilere ‘Faili meçhul mü yapacaksınız?’ diye sormuştu. İlk ve son sert tavrı o an gördü: ‘Kapat ağzını yoksa bantlarız.’
‘Kendi aramızda çözelim’
Karşılamadan sonra Öcalan sağlık kontrolüne alınırken, iki ABD’li doktor da muayene için gelmişti. Öcalan’ı ilk olarak ABD’liler sağlık kontrolünden geçiriyordu. ‘İmralı’ya ilk geldiğim günlerde beni muayene eden doktor ingilizce konuşuyordu, muhtemelen ABD’liydi. Yanında biri vardı. İsrailli olabilir. İlk sağlık kontrolünü yaparak adeta ‘Biz size sağ salim teslim ettik’ mesajını verdi’”.
Öcalan ile sorgusunu yapan subaylar arasında şu diyalogun geçtiği iddia ediliyor:
“Öcalan’ın sözlerinden sonra söz alan Kıvrıkoğlu’nun temsilcisi Albay H. Atilla Uğur (Ergekon davası tutuklu sanığı) Öcalan’ın sözlerini onayladı. Ardından da ‘Bu sorunu ABD ve AB’ye havale etmeden, kendi aramızda, biz çözelim’ dedi. Bunun üzerine Öcalan 1996 mayıs ayında Şam’da kendisine karşı patlayıcı yüklü arabayla düzenlenen suikast girişimini hatırlattı. Sorguda, ‘o bizim işimiz değildir’ dediler. ‘Biz isteseydik bir füze ile sizin evi vurabilirdik’ diyorlardı.(...) Sonra yarbay söz aldı ve Suriye’deki bombalı suikast eyleminin dönemin başbakanı Tansu Çiller’in kendi özel çabası olduğunu ima etti. ”
Kitapta ayrıca, Öcalan’ı İmralı’da bir MİT görevlisinin ziyaret ettiği savunulurken, şu ifadelere yer verildi: “Görevli Öcalan’a ismini söylemedi ancak görüşmeyi Başbakanlık adına gerçekleştirdiğini açıkladı. Öcalan’ı ziyaret eden kişi Başbakan Ecevit’e yakınlığıyla bilinen Mikdat Alpay’dı. Öcalan görüşme sonrası avukatlarına şöyle dedi: ‘Başbakanlık adına, başbakanlık adamı olduğunu tahmin ettiğim biriyle görüştüm. İdam dönem itibariyle uygun değil. Menderes’in idamı hata oldu, anlamsızdır. Fazla resmi olmasa da bu söyleniyor (26 Nisan 1999).”
“Öcalan’ın tamamen sorunun çözümüne odaklandığı o günlerde, avukatları MİT ve orduyu yakından izleyen, Kürt camiasında da sevilip sayılan ünlü bir gazeteciyle randevulaştı. Gazeteci, devlete dair ikili bir tablo çizdi. Buna göre bir tarafta MİT, ordu ve siyasi partilerde Kürt sorununun intikamcı bir şekilde çözülmemesi taraftarı olan bir güç vardı. Ancak diyordu ünlü gazeteci, ‘İntikamcı çevrelerin Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olmayacaklarını kesin bir şekilde söyleyebilirim’ Gazeteciye göre ‘Çözüm isteyen güçlerin kafasında belirginleşmiş bir çözüm modeli yoktu.”
‘Şartları ayarlarız halledin’
Sistem içi aktörlerin Kürt sorunu üzerinden birbirini yıpratma ve imha etme stratejisi izledikleri, bunun en somut örneğinin geçmişte yaşandığı kaydedilerek Öcalan’ın ağzından şöyle deniliyor: “Daha önce söyleyip söylemediğimi hatırlamıyorum ama 1996’da devletten bir kesim Tansu Çiller’i öldürme konusunda bize teklifte bulundular.
‘Biz gerekli şartları sağlayacağız, siz halledersiniz’ dediler. Ancak ben kabul etmedim, bu tür komplo girişimlerine başından beri karşıyız.”
Öcalan kitabında devlet yetkilileriyle görüşmelerinden anekdotlar aktarıyor (Milliyet)