Tuncay Özkan “Alevi değilim ama şimdiden sonra Aleviyim” dedi.
CHP Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu üyelerinin geçen hafta Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettiği gazeteci Tuncay Özkan, “Sorgulamalarımda tekrar tekrar sordular ‘Alevi misin’ diye. Her seferinde, ‘Alevi değilim ama şimdiden sonra Alevi’yim’ dedim. Erzincanlıyım, bir köylü çocuğuyum. Cumhuriyet sayesinde okudum bugünlere geldim. Ülke sevdalısıyım. Nedir bu intikam duygusu? Bitmeyen kin” diye haykırdı.
Ne tesadüf; geçen ay iki yeni kitap çıktı:
- Kurmay Albay Cengiz Köylü’nün yazdığı; “Ergenekon’dan Balyoz’a Asrın İftirası.”
- Kurmay Yarbay Hüseyin Topuz’un yazdığı, “Bavuldan Balyoza.”
Cengiz Köylü 58 aydır hapiste.
Hüseyin Topuz ise 34 aydır hapiste.
Her ikisi de kitabında, soruşturma ve davalarda karşılarına çıkarılan “Alevi suçlamasından” bahsediyor.
Polis, savcı ve hakimler mezhepçilik mi yaptı?
Yazacağım…
Ama önce kitaptan alıntı yapayım…
Aleviler’den özür dilerim
“Alevi mezhebinin yayılması için TSK’ya 30’a yakın akrabasını yerleştirdi.”
Kurmay Albay Cengiz Köylü hakkındaki iddianamede aynen bunu yazdılar.
Hep aynı yanıtı verdi:
“Benim TSK’ya yerleştirdiğim tek yakınım yok. Kimi; ne zaman, nereye yerleştirdiğimin tek kanıtı yok. Böyle bir şeyi yapmaya imkanım ve yetkim yok.”
İşin garip yanı:
“Köylü” soyadını taşıyan subay ve akrabaları, MİT’in 2002’de hazırladığı gizli raporla, “irticai faaliyetlerde bulundukları” gerekçesiyle ordudan atılmıştı!
Ve irticacı diye Cengiz Köylü’den de şüphelenilip, Hava Kuvvetleri Komutanlığı karargahından uzaklaştırıp, Harp Akademileri’ne öğretim görevlisi yapmışlardı! Güler misin ağlar mısın?
Tüm bu gerçekler raporlarla ortadaydı. Ama gel de mahkemeyi inandır!
Kurmay Albay Cengiz Köylü, bir gün aklına gelenle utandı.
“Alevilere sonsuz saygı duyuyorum. Fakat iddiaların temelsiz olduğunu ispatlamak zorundaydım. Beş yıldır zindanda tutulduktan sonra bunu yaparken büyük üzüntü duydum. Alevilerden özür diliyor ve içine düşürüldüğüm bu durumu şiddetle kınıyorum.”
Albay Köylü’nün aklına gelen; babasının nüfus cüzdanıydı. Eskiden defter şeklindeki nüfus cüzdanlarında mezhep ibaresi vardı. Hatırladığı kadarıyla, babası İsmail Hakkı Köylü ve annesi Nazmiye Köylü’nün nüfus cüzdanının ilgili bölümünün karşısında “Hanefi” yazıyordu.
“Canım babam benim özgür kaldığımı göremeden ölmekten korkuyor. Hemen ertesi gün ileri yaşına rağmen üşenmeden Bolvadin ilçesine gitmiş. İlgililerden yardım istemiş. Sonunda bulmuşlar. Bu davada, o güne kadar oğlu için hiçbir şey yapmadığını düşünen babam çok mutluydu.”
Nüfus cüzdanı örneği mahkemeye sunuldu.
Ne mi oldu; hâlâ cezaevinde!..
Hz. Ali’nin Zülfikar’ı
Kurmay Yarbay Hüseyin Topuz’un “Bavuldan Balyoza” kitabında benzer konuda yürek burkan örnek olaylar var:
“Hasdal’da cezaevinde iken aynı davadan yargılandığımız İkrami Özturan Albayımın, öğretmen eşinin, okulda yaşadığı olayı duyduğumda çok tuhaf oldum. Öğretmen arkadaşları sorarlar, ‘Hocam siz Alevi misiniz?’ Albayımın eşi şaşkın vaziyette, ‘Alevi değilim ama hayırdır nereden çıktı bu soru’ deyince, öğretmen arkadaşları, ‘Balyoz davasında yargılanan subayların Alevi olduğu söyleniyor da ondan’ diye cevap verirler.”
Kitapta benzer acı gerçekler var.
Tahliye olan Albay Hüseyin Özçoban, yemek için uğradığı Balmumcu Jandarma Sosyal Tesisleri’nde “geçmiş olsun” diyen subaylardan Yarbay M.A şöyle dedi: “Komutanım sizi
Alevi olduğunuz için bu davaya bulaştırdılar.”
Albay Hüseyin Özçoban Alevi değildi; adı “Hüseyin” olduğu için “Alevi” diye fişlenmişti!
Bunu da yazmalıyım:
Deniz Kuvvetleri fırkateyn ve hücumbotlarda geleneksel olarak birer korsan sancağı bulunur. Yarbay Utku Arslan, TCG Mızrak Komutan atandığında gemide korsan sancağı yoktur. Yaptırır. Sancakta olması gereken kurukafa ve ay-yıldızın yanına Hz. Ali’nin Zülfikar’ını koydurur.
Sen misin Zülfikar’ı koyan; “Sen Alevi misin” diye sormaya başlarlar. Acıdır ki, hiçbiri halen Deniz Müzesi’ndeki Barbaros Hayrettin Paşa’nın sancağından habersizdir: Barbaros’un sancağında Hz. Ali’nin Zülfikar’ı vardır!
Neler yok ki:
Yarbay Yusuf Kelleli tahliye olunca görev yeri Van’a döner. Arkadaşlarından biri, “Komutanım Alevi olmadığınızı biliyorum ama galiba eşiniz Tokatlı Aleviymiş. Sizi de bu davaya öyle bulaştırmışlar.”
Eşi Tokatlı değildi ve ayrıca amca torunlarıydılar. Yani Alevi değillerdi.
Uzatmaya gerek yok. Aylarca Çetin Doğan Paşa’nın Alevi olduğunu yazdılar; Çerkez çıktı!
Alevi subay olamaz mı? Bu düşmanlık niye?
Cemaat, Alevi düşmanı
Fehmi Koru, Zaman gazetesinin yayın hayatına başlamasıyla birlikte, sık sık bir konuda yazdı: Aleviler Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızıyor. Türk Ordusu, Hafız Esat’ın Baas ordusu gibi olacak!
Aradan yıllar geçti; Cemaatin bakışı hiç değişmedi.
Örneğin geçen hafta Alman devlet kanalı ARD’deki “Report Mainz” adlı haber programında Cemaat okullarının Alevi düşmanlığı yaptığını söyledi.
Hep üzerinde düşündüm; Cemaat niye Alevi düşmanı?
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN