Gazipaşa'da 1923 yılında doğan Ataöv, Öğretmen Okulundan mezun oldu. Bir süre öğretmenlik ve gazetecilik yapan Ataöv, 12, 13, 14, 15 ve 16. dönemde Antalya milletvekilliği yaptı.
BAYKAL’LA 20 YIL SONRA BARIŞMIŞTI
"Çarıklı" lakaplı efsane siyasetçi AP'li İhsan Ataöv, beş dönem çekiştiği ve sonunda hızını alamayarak Antalya stadyumunda 'düello'ya davet ettiği Baykal'la 20 yıl sonra barış yapmıştı. Sabah Gazetesi bu haberi şöyle vermişti:
“Ankara'da gerçekleşen bir buluşma, Türk siyaset tarihinin en renkli ve en uzun kavgalarından birini dostlukla bitirdi. CHP lideri Deniz Baykal, 20 yıl boyunca "baş belası" kesilen eski AP'li İhsan Ataöv ile evine yaptığı bir ziyaret ile barıştı. Bu ziyaret, yerel bir gazetede yazdığı yazılarda kullandığı 'Çarıklı' lakabıyla tanınan Ataöv'ü çok duygulandırdı. Hastalığı nedeniyle kısa sürmesi beklenen görüşme, anılar konuşuldukça uzadı. Zaman zaman kahkahalar atıldı, bazen de gözler yaşardı. Çarıklı, CHP ve CHP'lileri en çok zorlayan isimlerden birisi olmasına karşın, Baykal'a sürpriz bir teklifte bulundu. Son yıllarda Baykal'ın izlediği politikaları kendisine yakın bulduğunu söyleyen Çarıklı, "Yardımım olacaksa CHP'ye bile girerim" diyerek Baykal'ı duygulandırdı.
ANTALYALI BAŞBAKAN
Yıllarını siyasete vermiş olan 'yaşlı kurt' Antalya'dan bir başbakan çıkmasını büyük bir arzu ile istediğini anlattı. Gözyaşlarına engel olamayan Çarıklı, "Baykal Başbakan olmalı. Bütün arzum bu" dedi. Bu dilek, CHP liderini de etkiledi. "İnşallah" demekle yetindi. Ziyaret, adeta tarihe tanıklık yapmaktı. Söz sözü açtı, 1970'li yıllara kadar gidildi. Konuşma zorluğu çeken Çarıklı ile Baykal'ın sohbetleri, odada bulunanları hem güldürdü hem düşündürdü. Çarıklı, Baykal'a ilk sataşmasını anlatarak söze başladı: "Deniz Baykal yeni yeni ortaya çıkmış bir CHP'li. Bana soruyorlardı. 'Bu Baykal kim' diye. Ben onlara 'bir Antalyalı olarak valla annesini babasını tanımam. Doğudan gelmiş diyorlar. Kürt alevi diyen bile var' diyordum. Bilmiyordum ama kötülemek için söyledim."
DÜELLOYA DAVET ETTİ
Baykal, gülerek "Ben özbeöz Antalyalıyım. Bunu herkes bilir. Çarıklı da bilir ama siyaset tarzı, siyasetimizin güzellikleri diyelim, onu böyle bir söyleme itti" dedi ve artık tarihe mal olan 'düello' olayını şöyle anlattı: "Sağda solda hakkımda ileri geri konuşuyordu. Hatta gazetelere ilan verdi, 'gelsin karşıma onun maskesini indireceğim' diye. Tarih ve saat vererek beni stadyuma çağırdı. Ben de söylenen tarih ve saatte stadyuma gittim. Tabii gelen giden olmadı. Konuştuklarıyla, iddialarıyla bundan yine Çarıklı kazançlı çıktı. Siyaseten meydan okuması akıllarda kaldı." Yıllar süren siyasi çekişmelerinde ilginç anıların sayısı da oldukça kabarık. Onlardan birisi iki siyasetçiyi de güldürüyor. Çarıklı şimdi kendilerini güldüren kahvehane atışmasını şöyle anlattı:
KAHVEHANEDE ATIŞMA
"Küçük bir alan. Baykal bir kahvede ben başka bir kahvede seçim konuşması yapıyoruz. Mikrofonlarımız karşılıklı. Ben konuşuyorum ama öbür taraftan da Baykal'ın söylediklerini dinliyorum. Baykal, Yahya Demirel'in adının karıştığı sunta yolsuzluğunu anlatıyor. 'Yeğenler ve yiyenler devri kapanacak' diye bağırıyor. Ben çok kızdım. Allah'tan Baykal da kısa kesti. Ondan ayrılan kalabalık da benim tarafıma geldi. Ben de bu arada Baykal'ın alanı terk etmesini fırsat bilerek, Baykal 'yeğenler-yiyenler' dedi. O söylediği yolsuzluğun altında Maliye Bakanı olarak Baykal'ın kendisinin imzası var. Makbuzu da burada, gazeteler de yazdı. Yahya da bundan Halk Partisi'ne pay vermiş, aha makbuzu da burada. Bunlara hayır diyecek birisi varsa gelsin diye esip duruyorum." Baykal araya girerek, bir kahkaha patlattı: "Bundan bir siyasetçi olarak alınacak en önemli ders. Mikrofonu, kürsüyü asla rakibinden önce bırakıp gitmeyeceksin. Mikrofonu kaptırmayacaksın. Bundan korkulur, bununla mücadele edilmez. Hep kazanır."
HELE BİR İYİLEŞ
Buluşma sona erip de ayrılma vakti gelince, ortam yine hüzünlendi. Baykal önderliğindeki CHP heyeti, tekerlekli sandalyede oturan ve hareketleri sınırlı olan siyaset ustasını öptüler. Hatıra fotoğrafı da çekildikten sonra Çarıklı'nın Baykal'a söylediği söz, adeta son nokta oldu: "İyileşip Antalya'ya beraber gitmeyi, halkı beraber selamlamayı o kadar çok isterim ki. Şunu bir yapabilseydik..." Baykal da, 'ezeli rakip, ebedi dost'a "İnşallah, hele bir iyileş, onu da yaparız" temennisinde bulundu.”