İktidar elindeki olanakları kendi dünya görüşüne göre (çağdaş-geri kalmış) yanlış kullanır, dağıtır, yok ederse açmaza düşer. Ülkenin kaynakları boşa harcanır, yakınlara peşkeş çekilir ya da plansız programsız alanlarda bitirilirse iktidar kendini çaresiz bırakır. İşte o zaman tek güç kalır. Baskı, tehdit, şantaj. Bunun adı: Korku.
Türkiye bugün siyaset için iki kart, iki silah arasında gidip geliyor, yalpa yapıyor, ilerlemeden yerinde sayıyor.
19 yıl süren tek parti yönetimi güç kaybına uğradı. Bir partiden destek alarak yönetimini sürdürmeyi deneyen anlayış tökezlemeye başladı. Ortaya atılan rant iddiaları, yolsuzluk dosyaları, Sayıştay belgeleri iktidarı salladı. Çıkar bağıyla saadet zinciri kuran bu oluşumun bir anda yıkılmasını beklemek hayalciliktir. Kendi içinde ayrışma, dağılma ve parçalanma aşamaları kaçınılmazdır.
Seçim hedefi 2023 yılı olsa da beklenmeyen olağandışı gelişmeler sandığa erken gidilmeyi sağlayabilir
İÇERİDE ÇARESİZLİK
Merkez Bankası kadroları kevgire döndü. Başkanlık koltuğu adeta iğneli fıçı. Göreve gelen ne oluyor demeden yollanıyor. Hazinemiz günü zor kurtarıyor. Rezervlerimiz başa baş gidiyor. Döviz fiyatlarını tutabilene aşkolsun. Gıda fiyatları füze gibi fırladı. Benzin, motorinde kuyruklar oluşmaya başladı. Marketlerde "bir paket undan fazla satışımız yoktur" yazıları raflara konuldu. Tane ile satış dönemine girdik. Elektrik, doğalgaz, et, süt, bakliyat ürünlerine günlük zamlar yağıyor.
Kişi başı milli gelir sıralaması 18 aydır yenilenmedi. 2020 verileri, tahmini veri olarak duruyor. Gelişmiş 20 ülkenin gerisine düştük. Cumhuriyet tarihinde ilk kez kişi başı gelir 7 yıl üst üste azaldı. Dünya Sefalet Endeksi sıralamasında Türkiye 156 ülke arasında 21. sırada bulunuyor. Dünya Mutluluk Raporunda yer almıyoruz, yokuz.
Son 3 yılda 10 bin milyoner 13 bin iş insanı Türkiye'den göç etmiş. Son 2.5 yılda 2 bin 400 hekim yurt dışına gitmiş.
Yoksulduk, daha yoksul olduk.
KORKU YENİLECEKTİR
Ülkem böyle bir ortamda sıkıntılı günler yaşarken sorumlu koltuğundaki kişi ne diyor: "1950'lerde ölü yıkayacak imam yoktu, şimdi var."
Millet aç, işsiz, yoksul, perişan, çöpten çürük sebze meyve topluyor. Sorumlu kişi 70 yıl öncesindeki bir durumdan söz ediyor.
Profesör Özgür Demirtaş bilmem kaçıncı kez diyor ki: "Zamanını dil, din, ırk, köken, mezhep, cinsiyet, siyasi parti kavgalarına harcayan ülkeler fakir kalmaya mahkum, mahkum, mahkum."
İktidardaki siyasetin dili korku oldu. Korku, sevgiye yenilmeye mahkum.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |