Bunun anlamı bu ülkenin insanları öyle çok çalıştılar ve ürettiler ki; 2013 yılsonu rakamlarıyla, 2002 yılına göre 4,17 kat fazla ürettiler, ekmeklerini 4,17 kat büyüttüler, 4,17 kat zenginleştiler.
Bu zenginleşme gerçek ise; bu kalkınmanın, Ülke insanına yansıtılması gerekmektedir. Ülke insanı gecesini gündüzüne katarak dişiyle, tırnağıyla, ürettiği değerlerin, yine kendisine 4,17 kat refah,gelir artışı, hizmet veya başka şekillerde yansıması gerekir. Durum her kötüye gittiğinde işçiye, memura, asgari ücretliye, emekliye, esnafa kemer sıkma görevi verenler, kişi başına düşen GSYİH artışından da, refah payı vermek zorundadırlar.
Oysa Tablolara dikkatle baktığımızda orta ve alt gelir tabakasına GSYİH artışından hiçbir pay verilmediğini rahatça görebiliriz. 2002 Yılında Asgari Ücret 222 TL. Bu rakamlara göre asgari ücretinde 4,17 kat artması yani net 927 TL olması gerekirken, 2014 yılında Asgari ücret 846 TL' de kalmıştır. Asgari ücrete herhangi bir refah payı yansıtılmamıştır.Geçen 12 yıllık süreçte bu ülke insanının gecesini gündüzüne katarak dişiyle, tırnağıyla, ürettiği değerlerin işçiye, memura, çiftçiye, esnafa, emekliye ve dar gelirli vatandaşa yansıtılmadığı açıkça ortadadır. İşçinin, memurun alım gücü düşmüştür.
Peki O zaman geçen 12 yıllık süreçte bu ülke insanının gecesini gündüzüne katarak dişiyle, tırnağıyla, ürettiği maddi değerler işçiye, memura, çiftçiye, emekliye esnafa ve dar gelirli vatandaşa yansıtılmamışsa, Türkiye Cumhuriyeti’nin borçları azaltılmış veya kapatılmış olabilir mi?
2002 yılında, Kriz anında,Türkiye'nin 129,5 milyar dolar dış borcumuz bulunmaktaydı. Türkiye'nin merkezi yönetim borç stoku 2014 yılı 2.çeyreğinde; 401,7 Milyar Dolara çıkmış durumda. Hazine Müsteşarlığı'nın yayınladığı merkezi yönetim brüt borç stoku verilerine göre, Sadece dış borç rakamlarımız 401,7 Milyar Dolar oldu, bu rakamlar resmi rakamlardır.İnanmayanlar Hazine müsteşarlığı sitesinde İstatistikler,Türkiye Dış borç istatistikleri sayfasından inceleyebilir.
2002 yılından bugüne kadar yapılan özelleştirme satışlarını da unutmamak gerekir. Cumhuriyetin 91 yılda bu ülke insanının vergileriyle el emeğiyle, dişinden, tırnağından artırdıklarıyla yaptığı TÜPRAŞ, TEKEL, TELEKOM ve adını sayamadığım onlarca değerlerini babalar gibi satarım diyerek sattılar. Bunların paralarını da istihdama yatırmadıysak, işçiye, çiftçiye,köylüye, emekliye,asgari ücretliye vermediysek, Ülkenin birikmiş 129,5 milyar dolar borcunu ödemediysek, hatta bu borcu 401,7 Milyar dolara çıkarttıysak, o zaman bu paralar nerede? Açıkçası bu hesaba hazinenin iç borç rakamlarını da koymadım, Allah muhafaza iç borçları da bu rakama eklesem, içimiz kararacak.
Bu tablodan Ülkemizin sadece dış borcunun % 309 arttığı anlaşılıyor. Demek ki bu zenginleşmenin artı değerleri ile dış borçlar ödenmeyip, bu paralarla, Kaç-Ak Saray yapıldığı, Özel uçak alındığı, yandaşlara pompalandığı, ayakkabı kutularına tıkıldığı anlaşılmaktadır.
Açıkça soruyorum; Madem gayri safi milli hasıla 2586 dolardan, 10 807 dolara yükseldi, yani 4,17 kat arttı, Neden işçinin, memurun, çiftçinin, emeklinin, dar gelirli vatandaşın, asgari ücretlinin gelirleri 2002 yılından bugüne 4,17 kat artmadı. İşsizlik azalmadı, 129,5 Milyar dolar dış borçla ülke teslim alınmışken, 12 yıl içinde Cumhuriyetin yarattığı sanayi devlerini de özelleştirme yoluyla sattığımız halde, neden dış borçlarımız hala 401 Milyar Dolar ?
Üretilen bu 4,17 kat artı değer kimin cebine giriyor? Neden bu paralar benim ülkemde yatırıma dönüşüp, istihdam yaratmıyor ? Hala neden madenlerde ölüyoruz, neden hala günde 8 saatı geçen çalışma sürelerinde mücadele yürütüyoruz, Neden hala emeklinin maaşına göz dikiyorsunuz, neden asgari ücretten vergi alıyorsunuz, neden, esnaf vergi yükü altında iflasa sürükleniyor, neden benzinde % 300 vergi var, neden, hala iletişim vergisi kesiyorsunuz? Neden, neden, neden?
Neden borçlarımızı azaltmaya çalışmıyoruz da, 1000 odalı KAÇ-AK SARAY yaptırıyoruz. İşsizlik oranını düşürmeye Anayasa mahkemesi mi izin vermiyor. İşçiye,memura, emekliye, asgari ücretliye GSYİH dan pay verilmesini kim engelliyor? Gerçekten Valide bağ' a Cami, Taksime AVM, Soma-Yırca da Zeytinliğe Nükleer kurmak için ölümüne uğraşıyorsunuz da, dokunulmazlıklara neden dokunmuyorsunuz? 2002 de İktidara gelirken en büyük sözünüz, Yoksulluk, yolsuzluk ve İşsizlik bitecek, özellikle dokunulmazlıklar kalkacaktı, ne oldu, size mi dokundu?
Milletvekilleri şaşalı konutlardan çıkacak, bu konutlar satılacaktı? Peki, 7 Yıldızlı, Şaşalı, Kaç-Ak Saray ne oluyor? Vatandaş zamanı gelince sorar, cevapla bakalım Cumhur"başbakan"ı.
Cengiz GÜLEBAY / 10.11.204