Antalya’nın çehresini değiştirecek bir proje olarak lanse edilen, bilim insanlarını tartıştırıp siyasileri karşı karşıya getiren bir projeydi Konyaaltı Boğaçayı projesi…
Menderes Türel döneminde yapıldı, bitti.
Ben ne açılışına gidebildim, ne de sonrasında doya doya gezebildim.
Geçen gün bir dost sohbetinde konusu geçince kalktım, gittim.
Keşke, ilk açılışta medyaya yansıyan görüntüler kalsaydı zihnimde…
Okuduğum o güzel cümlelerle anlatılanlar gibi anılarımda yer alsaydı bu proje…
Hani derler ya, ‘Keşke gitmeseydim, keşke görmeseydim’…
Ama maalesef gittim, gördüm ve çok üzüldüm.
Daha aracımı park edecek yer ararken başladı sorun…
Boğaçayı’nın çevresi karavanlarla kuşatılmış adeta…
Bir ara sokakta bırakıp aracımı, uzamış otlara basa basa, ağaçların altında piknik yapan insanların arasından geçerek Boğaçayı yürüyüş alanına vardım.
Tabi ilk işim, Boğaçayı’nın suyuna bakmak oldu…
Fotoğraflarda da göreceğiniz gibi yer yer, özellikle de suya uzanan terasların altı ot, çöp dolmuş.
Resmen bir bataklık havası var…
Bazı ağ parçaları, petler, pisliklerin arasında temiz kalabilen suya olta atmış insanları gördüm.
Biraz ileride geldiğim yol üzerindeki köprüye yakın yerin hemen altı sazlık…
Bataklık gibi…
İlk intibam şok…
Yürüyüş yollarının kenarlarına yapraklar, atılan çöpler birikmiş…
Yol üzerine dikilmiş ağaçların büyük bölümü güneyden esen rüzgarın etkisi ile kuzeye doğru yatmış. Fidanken tutturulan tahta destekler bile dayanamamış rüzgarın etkisine…
Kimsede şunları doğrultalım dememiş…
Kırılan ağaçların yerine yenileri de dikilmemiş.
Açılışta çalıştırılan, yaz sıcağında çocukların altında oynayıp serinlediği fıskiyeler bozulmuş, kırık mermerlerin arasında otlar bitmiş.
Bir dostum söylemişti.
El ele tutuşan çocuk heykelleri vardı.
Hatta bir ara haber bile olmuştu.
Boğaçayı rekreasyon alanındaki parkta bulunan 7 çocuk heykelinden 2’si sökülmüş, 5’inin ise parmakları ve kolları kırılmıştı.
Sonra büyükşehir bunları onarmış ve 2021 Nisan ayında yerine koymuştu.
Şimdi öğreniyorum ki, çocuk heykelleri tümden kaldırılmış.
Niye?..
Çünkü, çözümü sürekli onarmak yerine, tümden kaldırmakta görmüşler.
Kırılıyor, onarılıyor, tekrar kırılıyor ve çözüm hemen bulunuyor; “Biz bunu oraya koymazsak, bir daha kırılmaz.”
Şaka gibi, ama o çocuk heykelleri gerçekten orada artık yok…
Bir şekilde kırılan, kuruyan ağaçların yerine yenisi dikilmiyor.
Çünkü, dikilirse yine kuruyor, yine kırılıyor.
Çözüm; bir daha dikmemek…
Boğaçayı’nı gezdikçe şaşkınlığım artıyor.
Bir dostumla karşılaşıyorum.
Bölgeyi bilen biri…
Karşılaştığımız seyir terasının bir ara büyükşehir tarafından balık restoranı için düşünüldüğünü öğreniyorum.
Allah’tan geri planda mutfak yapılması planlanan arazinin hisseli ve davalık olduğu ortaya çıkmış da vazgeçilmiş balık restoranından…
Bataklık ve sazlıklar arasında kurulu sofrada tabağınızdaki balığınızın kılçığını, balçık manzarasında temizlemek çok da hoş olmazdı.
Gezmeyi sürdürüyorum.
Bu kez Boğaçayı’nın karşı tarafına geçiyorum.
Oradan da manzara farklı görünmüyor.
Rus ve Ukraynalı ağırlıklı bir kitle geziyor, oturuyor, çocuklar parklarını dolduruyor.
Çocuk parkının zeminindeki kauçuk kaplamalar kalkmış, tehlike yaratıyor.
Kırılan, çürüyen ağaçların yerleri burada da boş…
Otlar burada da insan boyunda…
Öyle ki Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin tabelaları bile otların arasında kaybolmuş.
Boğaçayı’nın kenarından denize doğru akan bir su var.
O suyun biriktiği alan tam bir bataklığa dönüşmüş.
Zaten sivrisinek sorunu var.
Alın işte size Boğaçayı’nın sazlıkları, bataklığından başka bir sivrisinek üreme alanı daha…
Boğaçayı’nın etrafındaki binalarda oturanlar sivrisinekten yakınıyorsa bilin ki o mendeburların yuvaları burası…
Bu mini dereyi kurutun demiyorum, üzerini kapatın demiyorum ama Boğaçayı gibi orayı da lütfen temizleyin.
Aksi halde, bu yaz Konyaaltı sivrisinekten geçilmez.
Bu mini derenin hemen üzerine, Boğaçayı rekreasyon alanının içerisine, hem de afet ve acil durumlarla toplanma alanı olan bir yere kafe yapılmış.
Öyle ufak tefek de değil…
Kocaman bir cafe bistro…
Kim verdi, kime verdi diye sorgulamıyorum.
Burası yeri mi?..
Yeşilliklerin üzerine masaları, şemsiyeleri de kondurmuşlar…
Tam da önlerinde büyükşehir belediyesinin, “Çevremizi temiz tutalım” tabelası var.
Dalga geçer gibi…
İlk kez gittiğim Boğaçayı rekreasyon alanından moralim bozuk ayrılıyorum, …
Bir daha gider miyim?..
Sanmıyorum…
En iyisi fotoğraflarda gördüğüm gibi ışıl ışıl, pırıl pırıl, tertemiz kalsın zihnimde…
Daha mutlu olurum belki…
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|