Türkiye'de, büyük bölümü Antalya'da olmak üzere, yaklaşık 500 bin dekar alanda örtüaltı üretim yapılıyor. Biberden salatalığa, maruldan patlıcana özellikle Akdeniz sahil kesimindeki 250 bin dekar alanda sera üretimlerinin yarısını, domates oluşturuyor. Seralarda bitkilerdeki tozlanmada faydalı böcek olarak da adlandırılan bombus arıları sayesinde, zirai ilaç kullanımı neredeyse sıfırlandı.
BİYOLOJİK MÜCADELE DOĞANIN KENDİSİ
Antalya Organize Sanayi Bölgesi'nde bombus arısı üretiminin yanı sıra biyolojik böcek üretimi de yapan Koppert firmasının Genel Müdürü Ali Eroğlu, aslında doğada var olan bir sistemi tekrar inşa etmeye çalıştıklarını söyledi. Bitki korumada kullanılan kimyasal veya diğer ürünler ortaya çıkmadan önce doğanın kendi içinde canlılar arasındaki etkileşimle biyolojik mücadeleyi asırlardır kullandığına işaret eden Eroğlu, “Biz tekrar bu mekanizmayı inşa etmeye çalışıyoruz" dedi.
KEDİNİN FAREYLE BESLENDİĞİ GİBİ
Bombusun sağladığı faydaların bir üst segmentinin daha yoğun insan sağlığı ve çevre korumaya yönelik çözümler üreten bir mekanizma olduğunu anlatan Eroğlu, “Doğada bütün canlılar arasında yaşamını devam ettirmek için mücadele var. Bu noktadan hareketle serada ya da tarım alanlarında genel anlamda bitkilerde zararlı olan böceklere karşı faydalı böcekler ya da organizmalar olarak adlandırdığımız bitkilere zarar vermeyen ama bitkilerde zarar oluşturan organizmaları, böcekleri yok eden, onla beslenip hayatını devam ettiren bir mekanizmadır. Aynen kedinin fareyle, kurbağanın sinek ve sivrisinekle beslendiği gibi" diye konuştu.
BİYOLOJİK MÜCADELEDE MANTAR VE BAKTERİLER DE VAR
Ali Eroğlu, tarım alanlarında zararlı böceklere karşı doğada bulunan, onları yiyerek yok eden, ya da onların içinde yumurtalarını, yani gelecek nesillerini devam ettirmek üzere diğer canlıyı ortam olarak kullanıp, onun bitkideki zararını engelleyen faydalı böceklerin kullanılmaya başlandığını söyledi. Eroğlu, “Biyolojik ya da bioteknik mücadelede sadece faydalı böcekler yoktur, diğer faydalı organizmalar da vardır. Mantarlar, bakteriler, virüsler, tarım alanlarında bitkilere zararı hafifletmekte veya engellenmektedir" dedi.
TÜKETİCİNİN BİLİNÇLENMESİ GEREKİYOR
Biyolojik böceklerin kullanıldığı üretimlerin daha çok Avrupa gibi bölgelere yapılan ihracat ürünlerinde kullanıldığını dile getiren Eroğlu, “Ancak Türkiye'nin konvansiyonel tarımındaki yoğun pestisit, kimyasal ilaç kullanımı, biyolojiklere çok az yer verilmesi ve daha çok toplam üretimimizin, iç pazar ağırlıklı olması, ihracatın daha az olması bu ürünlerin ön plana çıkmasını engelleyen bir unsur haline geliyor. Avrupa'daki standartları bizim insanımız için de yakalamamız ve bu nitelikteki ürünleri bizim ülkemizde de sunabiliyor olmamız gerekiyor. Bunun için de önce tüketicinin bilinçlenmesi gerekiyor" diye konuştu.
TEDARİKÇİLERE DE GÖREV DÜŞÜYOR
Kimyasal ilaçların çevre ve insan üzerindeki olumsuz etkilerinin son 20 yılda çok ciddi bir konu haline geldiğini, küresel ısınmayla ilişkilendirildiğine dikkat çeken Eroğlu, “Bu mekanizmalarla üretilen ürünlerin, üretilmemiş ürünlerden bir etiketle ayrıştırılarak, tüketiciye doğru ürünün ulaşması da sağlanmalı. Süpermarketler veya manavdan kasaba bütün gıda satışı yapan tedarikçiler bu bilinçle hareket ederek aldığı üründe bu koşulları, standartları içeren ürünleri tüketiciye sunuyor olabilmeli. Tarım Bakanlığının da bunları hem regüle eden hem düzenleyen hem denetleyen bir yapı içinde olması çok önemlidir" dedi.
500 BİN DEKARDA SADECE 10 BİN DEKAR
Türkiye'de toplam 500 bin dekarı bulan örtüaltı üretim alanında, biyolojik ve bioteknik ürünlerin kullanıldığı alan miktarının sadece 10-12 bin dekar civarında olduğuna işaret eden Eroğlu, “500 bin içinde 10 bin dekar çok küçük oran. Bu alanın ana bitkisi ise biber. Biber bizim ihracatta daha çok problem yaşadığımız bir ürün. Çiftçi daha sık ilaçlama yapmakta, maliyeti artırmakta ancak istediği sonucu alamamaktadır. Bu şartlarda en etkin metot biyolojik mücadeledir" diye konuştu.
BİYOLOJİK MÜCADELE MALİYETİ DAHA UYGUN
Kimyasal ile biyolojik mücadele arasındaki maliyet farklılıklarına da değinen Eroğlu, “Örneğin biyolojik mücadelenin 1 dekar maliyeti 1000 liradır ve yarısını Tarım Bakanlığı hibe olarak çiftçiyi destekler. Yani çiftçiye maliyeti 500 lira. Sadece kimyasal ilaç kullanan üreticilerde biyolojik mücadele maliyetlerine yakın bir değerde üretim yapmaktadır ve bunda devlet desteği yoktur. Bugün Türkiye'de biyolojik mücadele maliyeti çiftçi açısından daha kârlı. Yani üreticiye 'bu iş çok pahalı kardeşim, bunu ben yapmıyorum' dedirtecek kadar bir fark yok ortada. Sadece çiftçinin kültürünü, bu işi yapış şeklini değiştirecek, tedarikçi ve tüketiciden talepler gelmesi ve analizlerin yapılıyor olması gerekiyor" dedi.
Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |