Antalya Büyükşehir Belediyesi, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Eğitim-İş Antalya Şubesi ve İbradı İlçesi Yardımlaşma Derneği'nce, Adalet ve Demokrasi Haftası kapsamında düzenlenen "Prof. Dr. Muammer Aksoy Sempozyumu"nda, “Hukuk ve Siyaset” başlıklı ikinci oturum öğleden sonra yapıldı. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun başkanlığındaki oturuma, Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş, eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile Türk Hukuk Kurumu Başkanı Tuncay Alemdaroğlu konuşmacı olarak katıldı.
“Türkiye'de artık seçim güvenliği de koruma altında değildir” diyen Kanadoğlu, Anayasa'nın 79'ncu maddesine göre, seçimlerin yürütülmesi, düzenlenmesi ve denetlenmesinin YSK'ya ait olduğunu, seçmen kütüklerini hazırlamak görev ve yetkisine sahip YSK'dan, 1,5 yıl önce gece yarısı çıkarılan tasarının kanunlaştırılmasıyla bu yetkilerinin alındığını söyledi. Kanadoğlu, şöyle konuştu:
“YSK, doğrudan doğruya seçmen kütüklerini, adrese dayalı kayıt sistemini nüfusa göre hazırlama görevini üstlenmiştir. Bu, yürütmenin hazırlayacağı seçmen kütüğü anlamına gelir. Sonuçlar da UYAP Projesi'ne uygun şekilde toplanıyor. Sonuçlar, UYAP tarafından toplanıyorsa, YSK'ya bildirme görevi de Adalet Bakanlığı'na aittir. UYAP da bu bakanlığa bağlıdır. Seçmen kütükleri ve milletvekili seçimleri doğrudan doğruya İçişleri ve Adalet Bakanlıklarına, yani yürütmeye bırakılmış ise seçimin güvenliği ortadan kalkmıştır.”
Kanadoğlu, seçmen kütüklerinin tespitine yönelik iki siyasi partinin Danıştay'a gittiğini, ancak halen karar çıkmadığını ifade etti. Sabih Kanadoğlu, artık nitelikleri Anayasa’da yazılı Cumhuriyetin koruma altında olmadığını söyledi.
VURAL SAVAŞ'IN KONUŞMASI
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş da konuşmasında, “HSYK seçimlerinden sonra hiçbir hakim ve savcıyla iftihar edemiyorum” dedi. “Hakim ve savcı kendi vicdanına göre karar vererek, idari baskıdan uzak görev yapabilmelidir" diyen Savaş, hakim ve savcıların bakanlığın hazırladığı listeye ‘evet’ demekle tamamen Adalet Bakanlığı'nın güdümüne girdiğini iddia etti. Vural Savaş, “Bundan sonra Başbakan'ın şikayetçi olduğu davalarda hiçbir zaman, kimi şikayet ederse ya tazminata mahkum olur, ya da cezai müeyyideye mahkum olur. Son örneği ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan’ın gaflet kelimesini kullanması sonucu tazminata mahkum olmasıdır. Türkiye’de eleştiri hürriyeti bitmiştir. Nasıl olur da bir hakim savcı, bakanlığın hazırladığı listeye oy verebilir. Türkiye’de artık yolsuzlukla mücadeleye imkan kalmamıştır. Bu Anayasa Mahkemesi de TBMM'nin çıkardığı hiçbir yasayı iptal etmeyecektir" şeklinde konuştu.
"F TİPİ PKK’DAN DAHA TEHLİKELİ"
Türkiye'nin özel yetki verilmiş hakim ve savcılar nedeniyle bir korku imparatorluğuna dönüştüğünü kaydeden Savaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ergenekon soruşturmasındaki hiçbir delil, hukuka uygun olarak elde edilmemiştir. Anayasa Mahkemesi'ni kınıyorum. Kızkardeşini bile öldüren dünyanın ahlaksız kişileri olan PKK’lıları gizli tanık yapıyorlar. Bugünü yaratan sadece Recep Tayyip Erdoğanlar değil, esas arkasındaki gücü çok iyi bilmemiz lazım. Bunları esas F tipi örgütlüyor. 11 yıl önce F tipi örgütün, faaliyetlerini ve en önemli kurumlara sızmasını en yetkili polislerden öğrendiğimde, ‘Eğer böyle devam ederse, Türkiye için PKK’dan daha tehlikeli olur, laiklik biter’ demiştim. Tüm bu Ergenekon soruşturmalarının arkasında Fethullah Gülen hareketi vardır."
Vural Savaş, siyasete girip girmeyeceğine yönelik soru üzerine, “Açık söylüyorum. Yalnız ben değil, Mustafa Balbay'ı ve diğerlerini de CHP'nin ya da diğer partilerin davet edeceğini zannetmiyorum” diye yanıt verdi.