Bugün 10 Ocak…
Yani Çalışan Gazeteciler Günü…
Dünyanın hangi ülkesinde bu kadar işsiz, bu kadar hapiste olan gazeteci var.
Dışarıda olup çalışan gazeteciler de çok mu mutlu?..
İstediğini yazıyor ve çizebiliyorlar mı?..
Yoksa yaptığı haberlerle sadece günü mü kurtarıyorlar?..
Çalışanların tamamına yakını, patronuna laf getirmeyecek, eften püften haberler peşinde…
Araştırma gazeteciliği tamamen bitti…
Yazında sorgulayamıyorsun…
Televizyonda konuşamıyorsun…
Ağzını açıp herhangi bir şey söyler ve yazarsan, anında işsizler ordusunun bir neferi oluyorsun.
Patronun siyasetçiden, medya yöneticilerinin patrondan, muhabirin ve yazarın yöneticilerden korkusu yüzünden bu ülkede artık gazetecilik yapılamıyor.
Yıl sonları meslek örgütlerinin dağıttığı gazetecilik ödüllerine bir bakın…
Bir kaç gazetecilik kuruluşu hariç, çoğu cemiyet gelenek sürsün diye kerhen yapıyor yarışmaları…
Gazeteciliğin bir çok dalında, jüri üyeleri artık ödüle değer eser bulamıyor.
Mesela, ‘Siyasi haber’ dalı…
Kimi yazacaksınız da ödülü alacaksın?..
İşte, size tavsiyem, bu tür gazetecilik yarışmaları haberlerine rastladığınızda kime ödül verildiğinden çok, ödül verilen haberlere bir göz gezdirin…
O haber kime ne anlatmış, hangi soruna çare olmuş?..
Yer yerinden mi oynamış?..
İnanın çoğu haberler laf olsun, torba dolsun türünden…
Misal; “Dam üstünde un eler, tombul tombul memeler…”
Bu ne kadar edebi değer taşıyan bir şarkı sözü ise ödül alan haberler de gazetecilik adına o kadar yerlerde sürüyor.
Sevgili dostlar, sevgili gazeteci arkadaşlar, hanımlar, beyler…
Bakın size açık ve net birkaç örnek vereyim, sonra kararı size bırakayım…
Bir pazarlamacı düşünün…
İşini o kadar iyi yapıyor ki, bir gün patronu yanına çağırıyor ve şunu söylüyor; “Oğlum, kızım ne yapıyorsun sen?.. Lütfen biraz daha az sat şu malları…“
Komik değil mi?..
Evet, komik…
Bir avukat düşünün…
İşini o kadar iyi yapıyor ki, girdiği her davayı kazanıyor.
Bir gün avukatlık bürosunun sahibi, avukatı yanına çağırıyor ve şunu söylüyor; “Oğlum, kızım ne yapıyorsun sen?.. Lütfen biraz da dava kaybet…”
Komik değil mi?..
Evet, komik…
Bir eczacı kalfası düşünün…
İşini o kadar iyi yapıyor ki, hangi ilaç hangi rafta, kaç tane kalmış, var mı, yok mu çok iyi biliyor ve hastalara hiçbir zaman, “Lütfen biraz bekleyin, depoya telefon edip ilacınızı isteyelim” demiyor.
Bir gün eczane sahibi kalfayı yanına çağırıyor ve şunu söylüyor; “Oğlum ne yapıyorsun sen?.. Lütfen biraz da ilaç yok de, hastayı gönder gitsin…”
Komik değil mi?..
Evet, komik…
Hadi bir de doktordan örnek verelim.
Cerrah işini o kadar iyi yapıyor ki, bir gün hastane sahibi yanına çağırıp çıkışıyor; “Ne yapıyorsun sen?.. O kadar da iyi ameliyatlar yapma, biraz da hastayı öldür”…
Komik mi?..
Evet, komik…
Şimdi size bizden bir örnek vereyim.
Bir gazeteci düşünün…
İşini o kadar iyi yapıyor ki, bir gazete patronu yanına çağırıp şöyle diyor; “Ne yapıyorsun sen?.. O kadar da çarpıcı, müthiş, ses getiren, tirajları patlatan haber getirme kardeşim?.. Birilerini kızdırmayalım yani…”
Komik mi?..
Hayır, değil…
İşte, bu tamamen gerçek…
Türkiye’de işini iyi yaptığı için bir tek kovulanlar gazeteciler…
İşini iyi yaptığı için iş bulamayan tek meslek sahipleri var; o da gazeteciler…
İşte, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde, yani bugün, o işini iyi yaptığı için kovulan ve iş bulamayan gazetecilere bir lafım olacak.
Öyle birileri gibi cıvık cıvık gazetecilik yapacağınıza, sosyal medyada oraya buraya yamulacağınıza, birilerinin elinde oyun hamuru olacağınıza, gerçekten kutlayacağınız 10 Ocak’lara kadar onurlu, gururlu ve dik durun…