Mimarlar Odası’nın Kesik Minare ile ilgili detaylı ve çarpıcı yazılı açıklamasına geçmeden Gün Haber’in yorumunu verelim:
DİYOR Kİ...
“Bir ülke, bir şehir simgeleriyle anılır. Eyfel’i görünce Paris’in, Özgürlük Anıtı’nı görünce Amerika’nın, Kız Kulesi’ni görünce İstanbul’un, Pisa Kulesi’ni görünce İtalya’nın akla gelmesi gibi… Düşünsenize İtalyan yetkililer çıkıp 11’nci Yüzyıl’dan bu yana yavaş yavaş eğilip bugünkü halini alan Pisa Kulesi’ni tutup ilk yapıldığı günkü gibi düzelttirmeye kalksa ne olur?.. Bir ülke ayağa kalkar, tarihçiler, mimarlar o yetkilileri topa tutar. Turizmcilerin vereceği tepkiyi saymıyorum bile... Ama bizde, her şeyde olduğu gibi turizm sektörü buna da ses çıkarmıyor. Tarihçiler susuyor. Turizmciler nasıl olsa deniz, kum, güneş var diyor… Tarihçi, daha onlarca, binlerce tarihi eser olduğunu biliyor. Kim akıl ettiyse bunu, Antalya’nın kartpostallara nakşetmiş simgesini bir çırpıda tarihe gömmeyi becerdi. Antalya Tanıtım Vakfı Başkanı Yeliz Gül Ege daha bu işe başlamadan ‘Yapmayın’ demiş… Anlıyoruz ki, Mimarlar Odası da tüm çabayı göstermiş. Ama birileri, simgeyi yok etmeye kafaya takmış ki, bir günde minareye külahı giydirdiler. Birileri de diyor ki, ‘Amaç başka… Kesik Minare’yi eski haline getirip cami statüsüne sokup, ‘Caminin yakınında alkol satılmaz’ diye etrafındaki içkili mekanları kapattıracaklar’… Eee, milletin ağzı torba değil ki büzesin… Ama bu iddia doğruysa, birileri iyi bir kurnazlık yapmış… Tarih ve Antalya turizmi adına yapılan hoş değil… Kısa sürede bu sevdadan vazgeçilmeli ve külah kaldırılmalı, Antalya simgesine yeniden kavuşmalıdır.”
İŞTE MİMARLAR ODASI’NIN AÇIKLAMASI
KESIK MINARE'YE MÜDAHALE DOĞRU DEĞILDIR. KESİK MİNARE "AÇIK HAVA MÜZESI" OLARAK KALMALIDIR.
Antalya, Kaleiçi, Arkeolojik sit alanı içinde bulunan, Vakıflar Mülkıyetindeki Kesik Minare Cami, inşa edildiği tarihten günümüze kadar Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini yaşamış, tapınak, bazilika, kilise ve cami olarak kullanılmıştır.
Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu 13.05.1992 tarih ve 1442 sayılı kararıyla onaylı Kaleiçi kentsel ve II. Derece Arkeolojik Sit alanını Koruma Amaçlı Imar planında;
'Kültür varlığı olarak tescillerinin değerlendirilmesinde taşınmazın tarihi, mimari estetik, mahalli ve sanat tarihi açısından değerinin BİR BÜTÜN OLARAK göz önüne alınması gerektiği düşünülerek "AÇIK HAVA MÜZESI" kullanım plan kararı getirilmiştir.
Yine, Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Konma Bölge Kurulu 27.08.2012 tarih ve 867 sayılı Kararıyla da; "Yapının her dönemin ve kullanımının izlerini taşıyan tek yapı olması, temsil ettiği bu dönemler ve kullanımlar ile evrensel bir değer taşıyan anıtsal bir yapı olması ve yapılan bilimsel kazı çalışmaları sonrası hazırlanan onarım projelerinin yapının taşıdığı tüm izlerin sergilenmesine yönelik mevcut şekliyle konsilidasyon yapılması gerektiği” gerekçesi ile AÇIK HAVA MÜZESI" kullanımına yönelik plan kararının devam etmesi yönünde karar almıştır.
Bu karara Vakıflar Bölge Müdürlüğünce itiraz edilmiş, Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu 26.09.2012 tarih ve 93 sayılı kararıyla itirazı kabul ederek CAMİ olarak kullanım kararı almıştır. Mimarlar Odası Antalya Şubesi Şehir Plancları Odası Antalya Şubesi ile birlikte, bu kararın İptali istemiyle Antalya 1.idare Mahkemesinin 2013/387 E.sayılı dosya ile dava açmıştır.
Açılan davada bilirkişi incelemesi yapıldığında, bilirkişiler dava gerekçelerimizi destekler vaziyette; 'Yapının ifade ettiği anlamın sadece bir dönemin niteliğinin vurgulanması şeklinde alamayacağı açıktır Yapı dönemsel eklemeleri bakımından kendine has bir mimari karakterle günümüze gelmiştir. Dönem içinde farklı dinlerin kullanım yeri olması bakımından özel bir yere sahiptir. Diğer yönden yapının şu anki yada en son kullanımındaki mimarisinden sonra ortaya çıkan yeni bilgileri ile özel bir konumda olduğu, onu özel kılanın sadece son dönem mimari işlev kullanımından ziyade altından çıkan kent tarihi bakımından ifade ettiği anlamıyla birlikte değerlendirilmesinin gerekliliğidir Burada değerlendirilmesi gereken yapının harap ve metruk hale gelmeden önce temsil ettiği özelliklerinden ziyade arkeolojik kazılar ile elde edilen yeni bilgilerle birlikte mevcut durumunun değerlendirilmesi olmalıdır. Yukarıdaki bilgilerde yapının bir çok kullanım döneminin olduğu, bunlardan sadece birisinin ortaya çıkarılarak onarım ve işlevinin getirilmesinin yapının diğer dönemlerinin yok sayılması anlamına geleceği açıktır Söz konusu yapının cami işlevine uygun olarak yeniden donatılması durumunda altındaki yada üzerindeki diğer değerlerin bir anlamda yok sayılması anlamına gelecektir Burada verilecek işlev yapının kimliğinden ziyade üzerindeki arkeolojik ve mimari değerlerin sergilenmesi işlevi olmalıdır.... Dava konusu taşınmazın üzerinde taşıdığı değerler Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine aittir. Bu değerlerden birisinin diğerinden üstün ya da önemli olduğunun vurgulanması ötekileri önemsizleştiren ya da yok sayan bir olgu anlamına gelecektir ki bu durum Venedik Tüzüğünün 11.maddesiyle çelişen bir hal oluşturacaktır...'görrüşü beyan etmişlerdir. Antalya 1.idare Mahkemesi, bilirkişi raporu doğrultusunda 2013/387 E-2014/419 K sayılı karanyla işlemin iptaline karar vermiştir. Bu karar davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından temyiz edilmiş, temyiz üzerine Danıştay 14. Daire. 2014/6289 E-2016/549 K.sayılı kararı ile ; "Kesik Minare caminin tarihçesinden ve bugün mevcut kalıntı ve izlerden söz konusu yapının ilk inşa edildiği antik dönemden 1896 yılına kadar bir çok defa tadilat, tamirat, ilave ve eklentilerle değiştirilmesine rağmen 19 yy sonlarına kadar hep mabet olarak kullanıldığı, bu bakımdan çeşitli devrelerin mimarlık, sanat ve restorasyon çalışmalarına ait hatıraları bir arada ihtiva etmesi sebebiyle büyük önem arz ettiği, Şehzade Korkut tarafından 15.yy da camiye çevrilip tahrip oluncaya kadar yaklaşık 500-600 yıl cami olarak kullanıldığı..." gerekçesi ile mahkeme kararını bozmuştur.
Daire bu karan ile dava konusu yapının sadece cami olarak kullanımını ve bu kullanım yönündeki belgeleri esas almış, 500-600 yıl cami olarak kullanılmasının, cami olarak yapılmasına yeterli saymış*. Bir bütün olarak değerlendirme yapıldığında yapı, 2 yy da tapınak olarak yapılmış, kiliseye çevrilmiş, 15 yy da cami olarak kullanılmaya başlanmış*. Bu durumda 500-600 yıl cami olarak kullanılmadan önce 2 yy ile 15 yy arası 1300 yıl cami dışı ibadet yeri olarak kullanılmıştır. Bu kadar çeşitlilik gösteren bir yapı, ibadet yerinden öte, estetik, mimari, sanat tarihi açısından ve arkeolojik değerinin daha ön planda tutulması gerekirken, Cami olarak yapılmasının ısrarını anlamakta güçlük çekmekteyiz. Zira Yapı, Kültür ve Turizm Bakanlığınca 'Kültür ve Turizm Alanı" ilan edilen Kaleiçi'nde bulunmaktadır.
Bunun dışında yapı, yangın görmüş olup büyük ölçüde tahrip olmuştur. Antalya Kaleiçi Korkut Cami (Kesik Minare) Kazı, Konservasyon ve Açık Hava Müzesi Olarak Düzenlenmesi Projesinde de, Yapının statik açıdan oldukça riskli olduğu belirtilmektedir.
Bu hususlar ileri sürülerek Danıştay kararına karşı, Karar düzeltme yoluna başvurulmuş ise de, Danıştay 14.Daire, 2016/6162 E-2016/6410 K.sayılı kararıyla, Karar Düzeltme istemimizi reddetmiş*.
Antalya 1.İdare Mahkemesi, Danıştay Bozma Karan uyarınca bu kez, 2016/1408 E-2016/1614 K.sayılı kararıyla davamızın reddine karar vermiştir. Bu karara karşı, tekrar Danıştay'a, temyiz yoluna başvurulmuş, Temyiz sonucu beklenmektedir.
Ancak yargı süreci devam etmesine karşın Vakıflar Bölge Müdürlüğü, bölgede cami ihtiyacı olmamasına karşın Cami amaçlı restorasyon çalışmalarına hızla devam etmektedir. Sembol haline gelmiş kesik minarenin, minare olarak kullanılmasına yönelik restorasyonu ve üzerinin kapatılması sembol olma özelliğini de kaybedeceğinden, turizm açısından önemini de yitirecektir.
Yapı, Kültür ve Turizm Bakanlığınca "Kültür ve Turizm Alanı" ilan edilen Kaleiçi'nde bulunmaktadır. Kent Belleğinde 'Kesik Minare" ismi mihenk taşı niteliğindedir.
Bu nedenle;
Küçük bir alanı kapsayan Kaleiçi bölgesinde 4 adet büyük cami ve 3 adet mescit bulunmakla olup birçoğu cemaatsizlikten kullanılamaz durumdadır. Ayrıca bölge çoğunlukla turistik dükkanlar, pansiyonlar ve barlardan oluşmaktadır. Bu bölgede ikamet eden insan yok denecek kadar azdır. Bu kadar az ikametin olduğu bir bölge de halen kullanılmayan 4 adet büyük caminin ve 3 adet mescidin olması kamunun ibadet yeri kullanımı için yeteri olduğu düşüncesindeyiz. Bölge tarihsel yapısı ile yoğun ilgi gören bir turistik alandır. Bu durumda yapının AÇIK HAVA MÜZESI olarak kullanma fonksiyonu daha önem kazanmaktadır. Yapının arkeolojik alan olarak kullanımdaki kamu yararı fonksiyonlandırılarak (camii) kullanılmasından daha fazladır.
Davacı Meslek Odaları olarak sonuna kadar dava gerekçelerimizin arkasında olduğumuzu, devam eden sürecine ilişkin yasal plan sürecini tamamlamadan, fonksiyona yönelik düzenlemenin yapılması ve yapının arkeolojik alan niteliğinin devamı olan "AÇIK HAVA MÜZESI" kararının devam ettirilmesinde ve "KENT BELLEGİNİN" değiştirilmemesinde "KAMU YARARI" olduğunun değerli basınımız aracılığı ile halkımızın bilgisine sunarız. MIMARLAR ODASI ANTALYA ŞUBESİ YÖNETIM KURULU
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |