TV’den kulağıma spikerin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile ilgili bir lafı çalındı…
Spiker, “Bakan”, “Antalya”, “Metro” falan dedi ama gürültüden ne dediğini tam anlayamadım…
Ne söylemiş diye internet haber sitelerine bir bakayım dedim.
Sitelere henüz düşmemişti haber…
Google’a önce, ‘Antalya metro’ yazdım…
Bir sürü metro market şubesi çıktı…
Kepez, Lara, Aksu hepsi vardı…
Metro gıda toptan, metro balık, metronun katalogu bile çıktı karşıma...
Biraz daha aşağılara indim…
Bu sefer çıkan Metro Turizm’in otobüs yazıhaneleri, telefonları, adresleri, güzergahlarıydı…
Aradığım bunlar da değildi…
Metro karemel vardı mesela…
Ambalajının görüntüsü de güzeldi…
Google’a, ‘Ulaştırma bakanı, antalya, metro’ diye yazınca, bu kez TV spikerinin söylediği cümleyi buldum.
Buyrun okuyun;
“4 ilde üstlendiğimiz 7 metro projesiyle Türkiye ekonomisine 16.5 milyar lira katkı sağladık. İstanbul, Ankara, Kocaeli ve Antalya'da hayata geçirdiğimiz metrolarla bugüne kadar 874 milyon yolcu taşındı. 6 ilde daha yapımı süren 9 projemiz var.”
“Allahım” dedim içimden önce, sonra da, “Antalya’ya metro gelmiş de bizim haberimiz mi yok acaba?” diye de söylendim.
Bakanın sözlerini bir daha okudum…
Evet, ‘Antalya metrosu’ diyor, ‘Yolcu taşıdık’ diyor…
Koskoca bakan yalan söyleyecek değil ya…
Bu kez Google’a bir daha girdim.
‘Metro’ nedir diye yazdım…
Gülmeyin, gerçekten kafa gitti bende…
Çünkü Ak Parti Denizli Milletvekili Nilgün Ök de geçenlerde Meclis’te, “On sekiz yıl önce araba yoktu, uçak yoktu, tren yoktu, on sekiz yıldan beri telefon yoktu, yani on sekiz yıldan beri olmaya başladığını gördük” demişti.
O gün de, Google’da, ‘Araba’, ‘Uçak’, ‘Tren’, ‘Telefon’ nedir diye aramıştım.
Hani, bizim bildiklerimiz mi yanlış diye…
Ama hepsi bilindik şeyler çıktı…
Resimlerine bile baktım, evet Ak Partili vekilin dediği araba, bizim bildiğimiz 350 yıl önce icat edilen arabaydı…
Bakan da, ‘Metro’ deyince dün de, ‘Metro’yu tarattım Google’da, şöyle bir tanım çıktı:
“Metro, otobüslerden veya tramvaylardan farklı olarak, özel bir geçiş hattı üzerinde çalışan, yayalar veya diğer araçlar tarafından erişilemeyen ve tünellerde bulunan demiryollarıdır.”
Haydaaaa…
Bizdeki açıkta gidiyor… Hatta, raylar çimlerin üzerinde ve arada sırada yayalara da çarpıyorlar. Bazen, tramvay hattındaki çukurlarda biriken suyu içen kediler için durup, yaşlılara da yol veriyorlar. Ve, biz bunlara Antalyalı olarak, ‘Tramvay’ diyoruz… Geçtikleri güzergahı da haberlerde, ‘Metro tüneli’ değil, ‘Raylı sistem’ diye yazıyoruz.
Peki, bizde metro yoksa bakan niye ‘Var’ diyor.
Metro var ise bizim Antalya’dakilere niye ‘Tramvay’, ‘Raylı sistem’ dediler.
Bakan nerede yapmış bu açıklamayı, acaba dili mi sürçmüş dedim, sürçmemiş…
Çünkü, konuşmamış…
Yazılı açıklama yapmış…
O açıklamayı basına servis edilene kadar bakanlıktan elli yetkili (!) elden geçirmiş ve bizim tramvay ile üzerinden geçtiği raylı sistem de ‘Metro’ olmuş…
Şimdi, Google denen gavur icadına mı inanalım, yoksa tramvaya, ‘Metro’ diyen Türk büyüğü koskoca bakana mı?..
Tabi ki bakana…
Bakanın açıklamasıyla devletin resmi kayıtlarına geçen ama gerçekte olmayan ‘Metro’ muz Antalyamıza hayırlı olsun…
*** *** ***
FİLYASYON EKİBİNİN ZAYIF HALKASI
Dün açıkladılar...
Antalya’daki filyasyon ekibindeki sayı 550 olmuş...
Ne yapıyor bu ekiptekiler?..
Gelen ihbarlar üzerine evlere gidiyor, test yapıyor, testleri laboratuvara götürüyor, sonuç pozitif çıktıysa, ilaçlarını getiriyor ve hasta takibini yapıyor.
Yani, koronanın kaynağını arayıp buluyorlar.
Bu savaşta cephenin ön önünde yer alan piyade askerleri gibi hepsi…
Risk çok çok büyük…
Peki, ekip kimlerden oluşuyor?..
Uzman veya pratisyen hekimler, diş hekimleri, ebe veya sağlık memurlarından…
Bunu Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’ne sorun, “Filyasyon ekipleri kimlerden oluşur, tek tek sayın” deyin söyleyecekleri bunlar…
Bilemedin bu listeye veteriner hekimi eklerler veya laboratuvar çalışanını…
Hiçbirinin aklına bu ekibi taşıyan şoför gelmez.
Onu ekipten saymazlar.
Çünkü, bu ekipleri hastaya götüren getiren araçlar çeşitli kamu kurumlarından talep edilir.
Belediyeydi, karayollarıydı, orman müdürlüğüydü bu ekiplere araç ve şoför sağlarlar.
Fakat burada atlanan birşeyin farkında olmazlar.
Filyasyon ekipleri, kendileri için her türlü önlemi alırlar. İyi de yaparlar.
Peki, ya şoförler…
Ekipten sayılmadıkları için kurbanlık koyundurlar.
Sabah evden çıkarken eşinin verdiği kıytırık bir maske ile akşama kadar binek arabada filyasyon ekiplerini taşır dururlar.
E be kardeşim, bu adamlar korona kapmaz mı, kapar da çoluk çocuğuna bulaştırmaz mı?..
Bu şoförleri gönderen kurumlar kimse, onları da aynen filyasyon ekibi gibi giydirmeli, hizmete öyle göndermeliler…
Lütfen dikkat…
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|