Tarihi Kaleiçi Semti'nde faaliyet gösteren kafe, bar, restoran, pansiyon gibi işletmecilerin katıldığı toplantıda konuşan ATSO Başkanı Budak, seçildikleri günden bu yana, Kaleiçi'nin ve kent merkezinin gelişmesi için yoğun çaba harcadıklarını söyledi. Budak, "Kaleiçi'ni Antalya'nın kurtuluşu olarak görüyoruz" dedi.
Budak, 1990'lı yıllardan itibaren Kaleiçi'nde kötünün iyiyi kovduğunu anımsatarak, bugünlerde Kaleiçi'nin yeniden canlanmaya başladığına işaret etti. ATSO'da göreve başladığında 'Kaleiçi Buluşmaları' düzenlediklerini, şehrin yöneticileri, yatırımcılar ve muhtarlarla bir araya geldiklerini ve projeler ürettiklerini anlatan Budak, "Biz sadece eleştirmiyoruz, proje ortaya koyuyoruz. Kaleiçi ve Kent Müzeleri projemizde 9 noktaya ilişkin temalı dönüşüm teklif ettik" diye konuştu.
Kaleiçi'ndeki Hıdırlık Kulesi, Kesik Minare, Yivli Minare'den başlayıp eski ATSO binasının da içinde olduğu 9 nokta belirleyerek buraları müze olarak düzenlemek istediklerini ve dönüşümün kısmen başladığına işaret eden Budak, "Kendi binamızı yıkarak buna öncülük ettik. Şimdi oraya dünya çapında bir kültür sanat merkezi yapacağız. Hıdırlık Kulesi, Kesik Minare gibi tarihi değerlerin de bir an önce restore edilerek kente kazandırılması gerekir. Antalya'da kent kimliğinin, turizmin ve ticaretin gelişmesinde kültür ve sanatı stratejik konumda görüyoruz. Bu değişim, Antalya'nın atılımı, geleceği Kaleiçi'nden başlayacaktır" dedi.
ATSO olarak Kaleiçi'nde bir ev satın aldıklarını belirten Budak, şöyle devam etti: "ATSO Kaleiçi Evi de işadamları için buluşma yeri ve bir kültür merkezi olacak. Bu projeyle asıl amacımız dikkatleri Kaleiçi'ne çekmek, öncü olmak. Diğer yıkıntı binaları da Türkiye'de ve Antalya'da marka olmuş firmalar, örneğin Rixos gibi Adopen gibi firmalar satın alıp, restore edip, Antalya'ya kazandırırsa çok güzel bir hizmet olur." Budak, ATSO Komiteleri'nden Kaleiçi'nde 'yeme-içme festivali' ve 'müzik festivali' türü etkinlikler düzenlenmesi yönünde talepler geldiğini, bu önerileri gelecek dönemde gündeme alacaklarını kaydetti.
Kaleiçi'ne öncelikle Antalyalıların sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Budak, şu görüşleri dile getirdi: "Kaleiçi mutlaka yaşanan nefes alan bir yer olmalı. Bizim nesil yüzmeyi Mermerli Plajı'nda öğrendi. Bugün Antalya'da 15 yaşına gelen çocuklar Kaleiçi'ni bilmiyor. Yedi kuşak Antalyalı olan insanlar Kaleiçi'ne inmiyor. Artık bu algıyı kırmalıyız. Kaleiçi'nin imajı yavaş yavaş düzeliyor. Öncelikle burayı Antalyalıların geldiği bir cazibe merkezi haline getirmeliyiz. Kaleiçi Antalya'nın prestij bölgesi olmalı. Antalyalılar mutlaka Kaleiçi'ni kullanmalı, sahip çıkmalı."
KALEİÇİ'NDE ÇOK BAŞLILIK VAR
Kaleiçi'nin yönetiminde çok başlılığın giderilmesi gerektiğinin altını çizen Budak sözlerini şöyle sürdürdü: "Kaleiçi'nin tek sahibi olmalı diyoruz. Kaleiçi Hizmet Birliği gibi bir yapılanma olmalı. Hizmet Birliği projesi 8 yıldır sürüncemede. Başka model ve öneriler yeterli çözümü sağlamadı. Çok başlılık giderilmeli. Kaleiçi'nin tek bir patronu olmalı." Antalya'da toplanan emlak vergilerinin yüzde 10'unun restorasyonda kullanılmasını öneren Budak, "Geçmiş dönemde Hesapçı Sokak bu yöntemle düzenlendi. Aynı yöntemle Kaleiçi'nde silueti bozan binalar yıkılabilir, yeni düzenlemeler yapılabilir."
İŞLETMECİLER DERT KÜPÜ
Toplantıda söz alan işletmeciler de, sorunların temelinde Kaleiçi'nin yönetimindeki çok başlılığın neden olduğunu savundu. İşletmeciler, "Kaleiçi'nde çok başlılık var. Başvurabileceğimiz tek bir birim kurulsa, sorunlarımız daha kolay çözülür" görüşünü dile getirdi. Kaleiçi'nde her gün yeni işletmelerin faaliyete geçtiğini, ancak bunun sorunları da beraberinde getirdiğine dikkati çeken işletmeciler, özellikle trafik ve otopark sorununa mutlaka çözüm üretilmesi gerektiğini, yoğun araç trafiği nedeniyle Kaleiçi'nde yürümenin imkansız hale geldiğini söyledi.
Kaleiçi'nde yaşayan yabancı sayısının Türk'ten fazla olduğunu anlatan işletmeciler, İngiliz, Alman, Fransız ev sahiplerinin, sahibi oldukları konutları, kayıt dışı olarak kendi vatandaşlarına kiraya vererek para kazandığını ve buradaki pansiyon ve otellerin işlerine engel olduğunu öne sürdü. Atıl binaların restore edilerek turizme kazandırılmasını isteyen işletmeciler, yıpranan binaları boyatmak ya da tadilat yapmak için izin almanın aylar sürdüğünden yakındı.
ANTALYA, (DHA)