GÜN HABER ARAŞTIRMA SERVİSİ
Antalya’da içinde, oteller, fabrikalar, enerji santralleri ve özel bir kolejin bulunduğu dev bir grubun çöküşü yıllardır konuşulur, kısa sürede nasıl bu hale geldiği ise pek bilinmez.
Ve bugün anlıyoruz ki, Antalya’nın sevilen işadamları Hüseyin ve Mustafa Çalık kardeşleri adım adım ölüme götüren batış süreci, şu günlerde adını sıkça andığımız Sezgin Baran Korkmaz’ ın başını çektiği 11 kişinin ATAÇ Grubu şirketlerine sızmasıyla başlamış.
Bu inanılmaz batışın, daha doğrusu birileri tarafından şirkete çökmenin hikayesine geçmeden önce, Antalya’daki bu dev şirketler nasıl ortaya çıktı ona bakalım.
Hüseyin Çalık
1960’lı yıllarda Konya’da mütevazı ama çalışkan işinin ehli iktisat mezunu bir muhasebeci olan Hüseyin Çalık ile genç bir mühendis olan Hikmet Ataman’ın yolları Antalya’da kesişir.
Daha doğrusu Konyalı ortak bir dostları siyasete girince, şirketinin Antalya’da aldığı devlet ihalesi (DSİ sulama kanalı) işini çok güvendiği bu iki gence devreder.
Biri hesabın kitabın başına geçer, diğeri şantiyelerde ter döker.
Çalık ve Ataman ikilisi, o ihaleyi sorunsuz bitirir, teslim ederler.
Bakarlar ki, çok iyi anlaşıyorlar, ortaklığa devam kararı alıp, ATAÇ İnşaat’ın temelini oluşturacak, Hikmet Ataman Ve Ortağı İnşaat Kollektif Şirketi’ni faaliyete geçirirler…
İşlerini yeni ihaleler alarak büyütürler.
Zaman içinde artan birikimleriyle sanayi sektörüne girme kararı alıp Antalya’ da ANTEKS markasıyla iplik ve dokuma fabrikalarını şehre kazandırırlar.
Bu yatırımlar, Türkiye’nin en iyi ve en kaliteli ipliklerini üreten ve bunu en kaliteli kumaşa dönüştüren fabrikalar olur.
Ünü dünyaya yayılır, Versace, Lacoste, Armani, Paul&Shark gibi ünlü markalara bir taraftan fason kumaş üretirken, diğer taraftan kendi koleksiyonlarını dünya tekstil devlerine ihraç ederler.
Gelişen talepler doğrultusunda ATAÇ kendi bünyesinde Antalya Serbest Bölge’de ANTEKS Konfeksiyon Gömlek Üretim Tesisi’ni hizmete açar. Bu fabrikada dünya tekstil sektörünün ünlü markalarına sipariş üzerine fason olarak gömlek üretilir ve ihraç edilir.
Dünyanın herhangi bir yerinden bir Lacoste gömlek aldığınızda bunun Türk şirketi ATAÇ tarafından üretilmiş olma ihtimali mutlaka ama mutlaka vardı.
Çalık ve Ataman ortaklığı Antalya’da turizmin canlanmasıyla birlikte biri şehir merkezinde, diğeri Kemer’de oteller de açarlar…
Antalya Koleji’ni hayata geçirirler.
ATAÇ A.Ş. o kadar büyür ki, ISO’nun en büyük ilk 500 şirketi arasında orta sıralarda yer alır.
Bu arada Hüseyin Çalık’ ın kardeşi İnşaat Mühendisi ve Müteahhit Mustafa Çalık’da turizm sektörüne girmeye karar verir.
1986 tarihinde Faseltur Turizm Tic. ve San. A.Ş’yi kurup otel arazisini 49 yıllığına devletten kiralayarak Antalya – Kemer – Göynük’te Club Phaselis Tatil Köyü’nü hizmete açar.
Mustafa Çalık
AĞABEYİNİ KURTARMAK İSTERKEN KENDİ BATTI
Yıllar içinde turizmde oluşan yoğun talebi karşılamaya yönelik tesisi büyütmeye karar veren Mustafa Çalık maddi olarak zora düşünce Faseltur A.Ş.’ nin yüzde 40’ını Hikmet Ataman ve ortağı Hüseyin Çalık’a satar.
Birazdan değineceğimiz ATAÇ’ın sıkıntılı dönemlerinde yaşanan olayların bir bölümünde Faseltur ismi ortaya çıkıyor. Şöyleki; ATAÇ A.Ş. maddi kaynak sıkıntısına girince, kredi bulmakta zorlanır ve devreye Mustafa Çalık girer. Ağabeyinin ortak olduğu ATAÇ’a Faseltur A.Ş. kefil olur ve kredi temin edilir. Yıllar içinde ATAÇ A.Ş. kredi borçlarını ödemekte zorlanınca kefil olan Mustafa Çalık’ı mağdur etmemek için Hikmet Ataman ve Hüseyin Çalık Faseltur A.Ş’ deki şahsi hisselerini Mustafa Çalık’a devrederler. Şirket hisselerini geri almasına rağmen kefil olduğu borçları ödemekte zorlanan Faseltur A.Ş. zora düşer.
Organize Sanayi Bölgesi’nde Phaselis İplik Fabrikası yatırımı ve Phaselis Konutları gibi inşaat işleri de olan Mustafa Çalık, iplik sektöründeki sıkıntılar nedeniyle fabrikasını da kapatmak zorunda kalmış iyice dara düşmüştür.
Club Phaselis Tatil Köyü
2015 yılında vefat eden Mustafa Çalık’ın yerine oğlu Hamdi Çalık işlerin başına geçmiş olsa da yönetimindeki tatil köyü 2015 sezonu sonuna kadar açık kalır ve daha sonra da tamamen kapanır ve ardından Club Phaselis Tatil Köyü’nün 49 yıllık arazi tahsisi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca iptal edilir.
VE O OTEL YERİ ŞİMDİ KİMİN?
Bundan 15 gün kadar önce Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Antalya’da bir tatil köyünün açılışı yapılır.
Erdoğan, bu açılışla ilgili hem Meclis’teki grup toplantısında, hem de TV’de katıldığı bir canlı yayında, 1.5 Milyar TL’lik bu tatil köyünü öve öve bitiremez.
NG Phaselis Bay
NG Kütahya Seramik’e ait NG Phaselis Bay, 2015 yılında batan Mustafa Çalık’a ait 5 yıldızlı Club Phaselis tatil köyünün yerine yapılan turizm tesisidir.
Şimdi, asıl konumuz olan ATAÇ Grubu’na dönelim…
HALİL ATAMAN DÖNEMİ...
ATAÇ’ın büyük ortağı Hikmet Ataman 2005’ te hayatını kaybedince yüzde 75 hissesinin temsil yetkisi; varisleri olan eşi ve kızlarının onayı ile zaten yıllardır grupta genel müdür sıfatıyla görev yapan oğul Halil Ataman’a verilir.
Halil Ataman, bir Türk baba ve Alman anneden dünyaya gelmiş, iyi eğitimli biridir.
1960 Niğde doğumlu olan Ataman Galatasaray Lisesi ve İTÜ İnşaat Fakültesi mezunudur.
ATAÇ Grubu’nun yönetim kurulu başkanı olduktan 2 yıl sonra 2007’de o tarihte CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal’ın kızı Prof. Dr. Aslı Baykal ile evlenir.
Her ikisinin de bir önceki evliliklerinden 2’şer çocuğu vardır,
Halil Ataman, ilk 4-5 yılda var olan, alışıla geldik sistemi yürütür.
Ancak, zaman geçtikte agresif bir yönetim biçimi uygular.
‘Dediğim dedik, çaldığım düdük’ düsturu ile hareket eder.
Küçük hissedar olarak Hüseyin Çalık’ı kararlarda devre dışı bırakmaya çalışır.
Şirkette bir kararın alınması için yüzde 80’e ihtiyaç varken, yüzde 75 hisse sahibi olarak inisiyatifi ele alır.
Hüseyin Çalık ise 45 yıllık dostunun, ortağının emaneti diye Halil Ataman’ın icraatlarına ses çıkarmaz.
Öyle ki, Şirketin maddi olarak zor dönemde olduğu bilindiği halde Halil Ataman’ın IRAK’ ta 94 milyon dolarlık baraj yapım işine girdiğini Hüseyin Çalık ve yönetim kurulu üyesi olan kızı Lale Çalık Sarper bir gazete haberinden öğrenir.
Çalık, Altınova’daki iplik fabrikasını yönetirken, Halil Ataman organize sanayi bölgesindeki fabrikaların başındadır. Bu arada ülke ülke dolaşır, şantiyeler (Cezayir, Libya, Irak, Gürcistan ve Karadeniz’deki HES inşaatları) açar
ÇÖKÜŞ BAŞLIYOR
Grubun çöküş sinyalleri ise 2011’deki halka arzla gelmeye başlar.
Halka arz öncesi hazırlıklar esnasında şirket bünyesine alınan danışmanların hatalı yönlendirmeleri, şirket adına bu süreci yürüten firma çalışanlarının beceriksizliği nedeniyle “Halka arz” olayı istenen neticeyi vermez. Devam eden süreçte ise ATAÇ’a yatırım yapan binlerce borsazede ortaya çıkar.
Daha sonra Lale Çalık Sarper’in savcılıklara ve mahkemelere yapmış olduğu suç duyurularından anlaşılır ki, şirket felakete sürüklenmiştir.
Sarper şu iddialarda bulunur:
“Halka arz sürecinde danışmanlar ve muhasebe-finans bölümü yöneticileri bilerek ve isteyerek yönetim kurulu üyelerini yanıltmışlardır. Her işlemi doğru ve yasal gösterdikleri gibi bir takım manipülasyonlarla borsada şirket hisseleriyle oynayarak şahsi menfaat sağlamışlardır.”
İddia çok vahim ve bir o kadar da korkunçtur.
VE SEZGİN BARAN KORKMAZ DEVREYE GİRER
Halka açıldıktan sonra aradığı maddi kaynağı bulamayan ATAÇ Grubu, şirkete danışman olarak alınan M.Y ve ATAÇ’ın finans müdürü M. D. A’nın önerileriyle gruba yatırım yapıp ayağa kaldıracak yatırımcı bir fon arayışına girer.
İşte, sonun başlangıcı da bu hikaye ile başlar.
Bu iki kişiyle birlikte, Sezgin Baran Korkmaz’ın adamı olduğu sonradan anlaşılan Av. M. U’nun tavsiye ettiği bir fonla görüşülür.
Bu fonun adı Lüksemburg kökenli TELOS Investment S.A. isimli yabancı şirkettir. Yine sonradan anlaşılır ki bu şirket Sezgin Baran Korkmaz’a aittir.
Her neyse, Şubat 2014’te ATAÇ İnşaat tarafından şu açıklama yapılır;
“TELOS Investments S.A. arasında 4 hisse alım satım anlaşması imzalanmıştır.”
HÜSEYİN ÇALIK’A GELİNCE
ATAÇ’ın yüzde 75’ ini temsil eden Ataman ailesinin fertleri (Halil Ataman, Fatma Ataman Kızılırmak, Leyla Ataman, İnci Ataman Figanmeşe) yapılan sözleşme gereği hisselerini TELOS Investment S.A. ya bedelsiz olarak devrederler. Hüseyin Çalık’a da kendi hisselerini bedelsiz olarak devretmekten başka çare kalmamıştır.
Bu hisse devir imzaları atılmadan önce verilen sözler vardır. Birazda bu sözlere güvenerek imza atmıştır Hüseyin Çalık.
Nedir onlar;
Öncelikle tüm çalışan işçilerin maaş ve kıdem tazminatları ödenecek,
Fabrikalara sermaye konup çalışmak isteyenlerle yola devam edilecek,
Grup için imzaladıkları, bankalara olan şahsi kefaletleri TELOS tarafından bankalarla anlaşarak kaldırılacak,
Belirli bir süre sonra hisse sahiplerine cüzi de olsa bir ödeme yapılacak.
Ceketini alıp evine dönen Hüseyin Çalık’ı bu hisse devri üzse de rahatlatan şudur; şahsi mal varlığı kefaletten kurtulacak o da kendisi ve çocukları için oldukça yeterli olacaktı.
Ne var ki, birkaç ay sonra haciz memurları Hüseyin Çalık’ın evine hacze gelir.
Sözler tutulmamıştır.
Kandırıldığını anlayan Hüseyin Çalık, çok güvendiği Halil Ataman ve finans direktörü M.D. A’ya ulaşmaya çalışır ama ortadan kaybolmuşlardır.
Halbuki bu ikili imza öncesi, ne diller dökmüşler, nasıl da ikna etmişlerdi kendisini.
Şahsi mal varlıklarına da el konulan Hüseyin Çalık uzun yaşamadı. Kahrından 79 yaşında hayata veda etti. Aşırı güvenmenin, inanmanın aile bireylerinin, yakın dostlarının tüm ikazlarına rağmen “ortağımın emaneti” dediği Halil Ataman’a olan sevgi ve saygının bedelini ağır ödemiş oldu.
1200 İŞÇİ VE HALİL ATAMAN
Ha!.. Bu arada, ‘Halil Ataman nerede?’ derseniz, kayıp!.. Nerede olduğunu bilen yok.. Yapılan suç duyuruları sonrası hakkında ‘yakalama’ var. 1200 mağdur işçi içine düştükleri durumdan sorumlu gördükleri Halil Ataman’ı arıyor.
Sezgin Baran Korkmaz ismi ortada görünmediğinden; Kamuoyu bu çöküşün sebebi olan karaparacı bu adamı Sedat Peker’in açıklamaları olmasaydı hiçbir zaman öğrenemeyecekti.
Halbuki Lale Çalık Sarper’in 2014 yılından sonra Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) ve Antalya savcılıklarına yapmış olduğu suç duyurularında Sezgin Baran Korkmaz, Halil Ataman, M.D.A, Av.M.U, M. Y. ve bugün ulusal basında haklarında soruşturma açılan bir çok ismin adı da geçiyordu.
Sermaye Piyasası Kurulu’nun, zamanında yapılan tüm suç duyurularına istinaden gecikmeyle de olsa işlem başlattığı ve bugünde davaların devam ettiği anlaşılıyor.
Bu arada, ilginç bir konuya da değinecek olursak; Aldığımız duyumlara göre Çalık varisleri babalarının ölümünden sonra hızla harekete geçmiş şirketin batmasına sebep olduğunu düşündükleri kişileri mahkemeye vermişler. Şirket devrinden sonra yönetime gelen kişilerin yapmış oldukları işlemlerin yasalara ve şirket menfaatlerine aykırı olduklarını iddia ederek belgeleriyle birlikte ilgili makamlara sunmuşlar.
HİSSELERİ ALMAKTAN VAZGEÇMİŞLER
Hisse devrinden sonra şirketin içini boşalttıkları ileri sürülen bu kişiler, durumun açığa çıkacağından korkup Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na ATAÇ hisselerini devir almaktan vazgeçtiklerini bildirmişler.
Bu durumdan yararlanarak şirket yönetimini tekrar ele geçirme fırsatını gören Çalık ailesi, Ataman ailesine bir teklif götürmüşler. Teklifleri şuymuş; ‘Yönetimi ele alalım, bankalarla görüşerek borçları yapılandırıp fabrikaları tekrar çalışır hale getirelim’…
Halil Ataman yurtdışına kaçtığı için kendisiyle temas kurmak mümkün olmamış, kardeşlerinden sadece Sevinç Ataman bu teklife onay vermiş diğerleri bu teklifi reddetmişler.
Ataman kardeşlerin, babalarının 52 yıllık birikimine neden sahip çıkmadıkları hala bir muamma…
Çalık Ailesi, bir gün Halil Ataman’ın yurda dönüp gerçekleri açıklamasını bekliyor. Şirketin finans müdürü M.D.A’nın da mahkemede yargılanması ile bir çok sorunun cevabının bulunacağını umuyor.
Zamanında müdahale edilip şirket yönetimi tekrar ele alınabilseydi o gün için mal varlığı borçlarının çok üstünde olan ATAÇ grubu kurtulabilirdi diye düşünüyor Çalık Ailesi…
CEVABI ARANAN SORU
Ailenin cevabını aradığı bir başka soru ise, Antalya’ da çok değerli mülkleri olan ATAÇ Grubu’nun bankalara ipotekli olan bina ve gayrimenkullerinin bankalar tarafından ne şekilde değerlendirildiği...
Misal; ANTEKS’ in Altınova’ daki 95 dönümlük fabrika ve arazisi, Organize Sanayi Bölgesi’ndeki iplik, dokuma ve boya fabrikaları ile arazileri, Antalya Koleji’nin bina ve arsası, üniversite yapılma düşüncesiyle alınan Antalya Topallı’ da büyük bir arazi ve de kolejin isim hakkı…
Çalık Ailesi’nin beklentisi, devam eden mahkemelerin sonucu ne olursa olsun ATAÇ’ ın tüm mal varlıklarının kaybedildiği ve şahsi kefaletleri nedeniyle Hüseyin Çalık’ın tüm mal varlığının kaybedileceği yönünde…
Kendilerini teselli edecek olan ise tüm bu olaylara sebep olan ve haklarında suç duyurusunda bulundukları kişilerin en ağır cezaya çarptırılmaları…
Bu durumda manevi olarak rahatlayacaklarını düşünen Çalık Ailesi, böylece rahmetli babaları Hüseyin Çalık’ın mezarında huzur içinde uyuyacağını düşünüyorlar.
NOT: ATAÇ’ın malvarlıklarının icra yoluyla satışı konusunda kulağımıza hoş olmayan duyumlar da geliyor. Özellikle de Altınova’daki 95 dönümlük fabrika arazisi için… Takipteyiz…
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|