CHP Antalya İl Başkanı Mustafa Erdem, Antalya’da ‘Hayır’ın ‘Evet’ bloğundan yüzde 18 oy kopararak Türkiye rekoru kırdığını söyledi.
Ben işin rakamsal boyutundan çok, yaratılan algı boyutundan birkaç kelam etmek istiyorum.
Rahmetli Tayfun Talipoğlu’nun cenazesi için Ankara’da olduğum gün, yani 22 Mart’ta (Referandumdan 25 gün önce) telefonum çaldı. Arayan gazeteci arkadaşım Habertürk Yazarı Muharrem Sarıkaya’ydı… Halkın nabzını yoklamak için Ankara’dan Antalya’ya gelmiş…
‘Antalya’da referandum ne olur?’ dedi, rakam vererek aynen şunları söyledim;
“Antalya’da yüzde 40 evet, yüzde 60 hayır çıkar diye düşünüyorum. Çünkü, turizmin hali ortada, tarım içler acısı durumda… Bu iki sektör, bir sürü yan sektörü de etkiliyor. Turizmin kötü gitmesi ayrıca işsizlik demek. Ayrıca, Antalya eskiden beri Demokrat Parti’nin kalesi… Sonra bayrağı Adalet Partisi ve ardından DYP aldı… Bu partilerde siyaset yapanların bir bölümü zamanla AKP’ye geçti. Şimdi o taban hayır diyor. Dolayısıyla AKP’li olan o geleneğe sahip kişilerin de hayır diyeceğini düşünüyorum.”
Sevgili Muharrem’e aynen dediğim bu…
‘Bende öyle düşünüyorum’ dedi Muharrem Sarıkaya ve görüşmek üzere telefonu kapattık.
Bunu 25 gün önce söylemişim…
Dün de AKP Antalya İl Başkanı Rıza Sümer, hayır oylarının fazla çıkmasını turizm ve tarımdaki duruma bağlamış.
Peki, ben müneccim miydim de turizmin, tarımın içinde bulunduğu girdabın Antalya’daki sandıklardan ‘Hayır’ olarak fışkıracağını tahmin ettim.
Cevabım; koskoca bir HAYIR…
Bunu siyaset yapan, siyasete ucundan kıyısından bulaşan veya siyaseti takip eden herkes tahmin edebilirdi.
O halde şimdi soruyorum…
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Berlin ITB Fuarı’nda Türk stantlarının ortasında başlattığı Avrupa ile kapışmasını, referandum boyunca ne demeye Antalya üzerinden yürüttü?.. Yani, bir yandan Antalya’da turizm örgütlerini ziyaret edip anayasa değişikliklerini anlatırken, çıkışta televizyon mikrofonlarına, o turizmcilerin dört gözle beklediği turistlerin yaşadığı ülkeleri kastederek, ‘Eyyy Almanya, eyyy Hollanda…’ niye dedi?..
Aynı şekilde, anayasa paketini anlatmak için ziyaret ettiği esnafın iki kulağı ile kendini dinlediğini ama iki gözünün kapıdan girmeyi umduğu turistlerde olduğunu fark etmedi mi?..
Çavuşoğlu Alanyalı… Alanya’nın ekonomisi turizm üzerine kurulu… Orada yerleşik Almanlar çoğunlukta ve otellere gelen turist profili de Avrupalı…
Şimdi size yine soruyorum… Hangi turizmci, hangi otel sahibi, hangi turistik tesiste çalışan personel, hangi turistik tesise ara mal üreten sanayici ve küçük işletmeci, hangi otele sebze, meyve satan üretici, referandum boyunca Avrupa ile kapışan bir politikacıya prim verir.
Şimdi birileri çıkıp, önce vatan-millet diyecek…
Eyvallah…
Hepimiz vatanseveriz…
Ama kavganın yeri, Avrupalı turistin huzur bulduğu, dinlendiği, denize girdiği Antalya ve yatak odası olmamalıydı…
Ankara’da politikanı yaparsın, diyeceğini dersin tamam…
Buna lafım yok…
Bakın, referandum öncesi Menderes Türel Avrupa’yı karış karış gezdi. Bu olay turizmcinin gözünde ne kadar takdir topladıysa, Mevlüt Çavuşoğlu’nun turizmin başkenti Antalya’da, ‘Eyy Almanya, eyy Hollanda…’ demesi ondan daha çok puan götürdü…
Onun için bu referandum kampanyasını, 2014’de Antalya’da aslanın ağzından seçimi koparıp almış, son aylarda Avrupa’ya çıkarmalar yapıp turizmcilerin gönlünü kazanmış Menderes Türel yerine, ağzından sürekli, “DEAŞ, PKK, PYD, Suriye, El Bab, Eset, Eyy Almanya, Eyy Hollanda’ çıkan Mevlüt Çavuşoğlu’nun yürütmesi açısından ‘Hayır’lara vesile oldu...