Bir cumhurbaşkanı, bir bakan veya bir belediye başkanı, sürekli yanlış yaparak halkın gözünden düşmüşse, suçlusunu uzakta değil, yanında aramalı…
Yerelde veya genelde fark etmiyor, eğer bir siyasi ve partisi kan kaybediyorsa, kendi etrafında dönen insan çemberinin birinci halkası, yapılan yanlışları ona söylemekten çekiniyor, korkuyor demektir.
Çemberdekiler yanlış yaptıklarının farkında değillerse, mutlaka liyakatsız ve beceriksizdirler.
Bunun suçlusu da, onlara o görevi veren siyasi, bu gidişe dur demeyen yerel ve genel siyasi otoritenin ta kendisidir.
Siyasi erk akli melekelerini yitirmişse, ‘Saldım çayıra, mevlam kayıra’ moduna girmişse, birinci çember de ona uymuşsa, Allah ona oy verenlere selamet versin demekten başka çare kalmıyor.
Neyse, biz Patagonya’daki bu kötü örneği boş verip kendi siyasilerimize ve onun etrafındakilere bir bakalım…
Size bugün Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde görevli üç kişiden örnekler vereceğim.
Bunlar aslında birer bürokrat…
Yani, emrinde çalıştıkları siyasiye güç vermelerinin dışında, siyasetle uzaktan yakından ilgileri olmaması gereken devlet memurları…
Ama anlattıklarımdan göreceksiniz ki üçü de maalesef bürokrasi ile siyaseti içselleştirmişler.
MİSAL 1:
Genel Sekreter Av. Cansel Çevikol Tuncer, daha işin başında tavrını koydu.
O koltuğa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayı ile geldiğini unuttu, siyasetin derin kulvarlarına daldı.
Büyükşehir belediye meclisinde siyaseti dizayn etmeyle başladı işe…
Seçilmiş meclis üyelerinin başkanı temsilen gideceği yerlere bir atanmış olarak o gitmeye başladı.
Ben bir belediye genel sekreterinin Altın Portakal Film Festivali’nin açılışında veya kapanışında, hem de TV’de canlı yayında konuşmasına hiç tanık olmamıştım.
Ama oldum.
Böcek’i temsilen güreşlere de gitti misal hanımefendi…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile de tokalaştı…
Havalimanına gitti, Böcek’i temsilen CHP Lideri Kılıçdaroğlu ‘na ‘Hoş geldiniz’ dedi…
Meral Akşener’i karşıladı yine havalimanında, “Başkanımız Böcek’in size saygı ve sevgilerini getirdim” diye gülücükler dağıttı.
Oysa Tuncer’in mülkü amiri bir bakandır…
Genel sekreterleri büyükşehir belediye başkanının teklifi üzerine bakan atar ve alır.
Genel sekreterin görevi şöyle tarif edilir; İşi büyükşehir belediyesinde hizmetlerin yürütülmesi, belediye başkanı adına onun direktifi ve sorumluluğu altında mevzuat hükümlerine, belediyenin amaç ve politikalarına, stratejik planına ve yıllık programlarına uygun olarak belediyenin çalışmasını koordine etmektir.
Nüfusu 2.5 milyonu aşmış Antalya’nın büyükşehir belediyesinde tüm bürokratik işler tıkır tıkır yürüyor olmalı ki, hanımefendi, koluna taktığı pahalı çantalarla bir o parti, bir bu kokteyl gezip duruyor maşallah...
Havalimanını kendine yol yaptı…
Liderleri karşılıyor, uğurluyor…
Neyse, geçenlerde Böcek’in verdiği talimatları da sorgular hale geldiğini duyunca, “Eyvah” dedim…
Konu şu; Aksu Belediye Başkanı Halil Şahin, kendi sınırları içerisindeki Çalkaya’nın ruhsat paralarını büyükşehir belediyesinin topladığını söyleyince Böcek birini görevlendiriyor.
İddia bu ya, Genel Sekreter Tuncer, Aksu’ya gidip konuyu araştıran belediye görevlisini yanına çağırıyor.
“Benim haberim olmadan Aksu’ya niye gidersin, orada başkanla niye görüşürsün?” diye sorguya çekiyor.
Sayın hanımefendi, tam da konu Aksu’dan açılmışken bir soru sormak isterim size…
“Aksu’ya bağlı Topallı bölgesiyle neden bu kadar ilgilisiniz?”
“Eşinizin Topallı’da arazi topladığı iddiası doğru mu?”
“Eşinizle birlikte arazi topladığı ileri sürülen bir harita mühendisiyle makam odanızda görüşme yaptınız mı?.. Yaptıysanız ne görüştünüz?”
“Başkanın Aksu’ya gönderdiği kişiye parlamanızın nedeni eşinizin arazi topladığını birileri öğrenir telaşı mı?.. Eğer değilse, tepkinizin nedeni nedir?”
MİSAL 2:
Büyükşehir Genel Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Gürbüz de Böcek’in Konyaaltı’ndan getirdiği bürokratlardan biridir.
Şimdi lafı uzatmadan kendisine bir meseleyi hatırlatıp tek bir soru soracağım…
Lütfen hafızanızı bir yoklayın…
Bir gün Alanya’da büyükşehirin ihale ettiği arıtma tesisinin yöneticisi Hayati Özener yanınıza gelip tesisin içindeki yolların asfaltlanmasını sizden ister.
Siz buna bulunduğunuz görev nedeniyle tek başınıza karar veremeyeceğiniz için konuyu o sırada Böcek’in koltuğunda vekaleten oturan kişiye götürürsünüz.
Vekil ihaleyi alan şirketle yapılan sözleşmeyi ister ve okuduktan sonra size der ki:
“Mustafa bey, biz bunu yapamayız. Çünkü sözleşmede tesis içindeki asfalt işini de ihaleye alan şirketin yapacağı yazıyor.”
Siz buna çok bozulursunuz…
Ve kapıdan çıkarken şöyle dersiniz;
“Gerekirse altına ben imza atarım.”
Bu arada Böcek göreve döner, vekil gider.
Mustafa bey, size tek sorum şu;
“Siz, o arıtma tesisinin asfaltını büyükşehir belediyesine mi yaptırdınız, yoksa ihaleyi alan şirket kendi imkanlarıyla mı döktü asfaltı?”
MİSAL 3:
Özel Kalem Müdürü Burcu Ay…
O da memur…
O da Konyaaltı’ndan gelme…
Bir gün, protokol müdürü görevden ayrılır…
Böcek’in emriyle protokol işine de Burcu hanım bakmaya başlar…
İşte, Burcu Ay’ın protokole de bakmaya başladığı günlerden bir gün, Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) bir yemek verir.
Antalya protokolü davet edilir.
Akra Barut’taki yemeğe ilgi gayet iyidir…
Burcu Ay, Böcek’ten önce gelir ve başkanın protokoldeki masasına göz atar.
Aaaa, o da ne?..
Başkanın hazzetmediği bir işadamı Böcek ile aynı masaya konulmuştur.
İşgüzar Burcu Ay, o kişinin isminin yazıldığı kartı alıp az ilerideki bir masaya koyar ve o masada Böcek ile arasının iyi olduğunu düşündüğü Antalyaspor Vakfı Başkanı Gültekin Gencer’in isminin yazıldığı kartı da protokol masasına yerleştirir.
Bunları kimseye çaktırmadan yapar.
Az sonra başkanın o hazzetmediği işadamı gelir protokol masasında isminin olmadığını fark eder.
ANSİAD Başkanı Akın Akıncı’ya durumu anlatır.
Akıncı devreye girer ve kartlar değiştirilir.
Böcek’in sevmediği, nefret ettiği işadamı protokol masasına otururken ANSİAD Başkanı Akıncı, bunu yapanın Burcu Ay olduğunu öğrenir ve yanına gider…
“Bak kızım…” diye başlar konuşmaya, “Burası ANSİAD’ın yemeği, protokol masasına kimin oturacağını siz değil, biz karar veririz. Başkan beğenmezse masadakileri o da onun problemidir” der.
Size sadece büyükşehirde yaşananlardan birkaç kesit sundum…
İnanın bunlar büyükşehir koridorlarında anlatılanların yanında devede kulak.
Hepsini yazmaya kalksam, cilt cilt ansiklopedi olur…
MİNİ DÜZELTMELER:
Yukarıda yazdıklarım, bana gelen bilgi kırıntılarının titizlikle araştırılması ve tarafımdan derlenmesiyle oluştu. Fakat, bu yazı yayınlandıktan sonra olayı birebir yaşayıp şahit olanlardan gelen küçük düzeltmeler var. Onları izninizle düzeltmek istiyorum.
Misal 2’de, yani Mustafa Gürbüz olayında adı geçen tesis arıtma tesisi değil, Alanya’daki çöp bertaraf entegre tesisiymiş…
Misal 3’deki, yani protokol masasındaki kart değiştirme olayında ise ANSİAD Başkanı Akıncı bu çirkin olayı Burcu Ay’ın yaptığını öğrenince sitemini Muhittin Böcek’in o sırada orada bulunan Başdanışmanı Cem Oğuz’a yapmış…
Yazının sayın muhataplarından da varsa düzeltme veya açıklama bekliyorum.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|