Smithsonian dergisinden Joseph Stromberg’in yazısına göre son zamanlarda tıp makalelerinde bu konuda yayınlanan birçok araştırmada varılan ortak bir nokta var: Vitamin ve mineral katkılarının büyük bir çoğunluğu bir işe yaramıyor. Bu konuda yazan çok kişi de halkı uyararak, vitamin ve minerallere daha fazla para harcamamaya çağırıyor.
Yapılan araştırmalar, yararlı olduğunu düşündüğümüz birçok vitamin ve mineralin aslında pek de faydalı olmadığını ispatlıyor. Örneğin, multi-vitaminlerin kanser ya da kalp rahatsızlıkları riskini azaltmadığı, antioksidanların da kansere karşı etkili olmadıklarını gösteriyor. Halk arasında yaygın olan, C vitamininin soğuk algınlığına iyi geldiği kanısı da yanlış. Bu konuda yapılan tüm araştırmalar da bunu kanıtlıyor. Uzmanlar, C vitamini hakkındaki bu kanının 1970’li yıllarda yapılan teorik bilimsel açıklamadan kaynaklandığını belirtiyorlar
İnsan vücudunun her ne kadar bu vitaminlere ihtiyacı olsa da, gelişmiş ülkelerde yaşayanlar bu vitaminleri tükettikleri gıdalar yoluyla fazlasıyla alıyorlar. Uzmanlar, özellikle A, C, E ve beta karoten vitamin ve minerallerinin fazla dozda alınmasının vücuttaki antioksidanları arttırdığı için, kansere ve diğer rahatsızlıklara yol açma riskinin olduğunu belirtiyor.
Fakat insan sağlığına faydalı olan bir grup vitamin ve mineral var. Uzmanlar, bu vitamin ve minerallerin belli ihtiyaçları olan kişiler için son derece faydalı olduğunu belirtiyor.
D Vitamini
Vitaminler grubunda en faydalı vitamin olarak bilinen D vitamininin, ömrü uzattığı laboratuvar deneylerinde ispatlanmış. Kemik sağlığı için son derece önemli olan D vitaminin ayrıca çocuklarda grip olma riskini azalttığı da belirtiliyor.
Probiyotikler
Vücüdumuzda, özellikle de sindirim sistemimizde yaşayan belli bakterilerin sağlığımız için ne kadar önemli bir rol oynadığını ispatlayan uzmanlar, bu bakterilerin antibiyotiklerle yok edilmesinin son derece sakıncalı olduğunu belirtiyorlar. Bu nedenle antibiyotik kullanımından sonra ya probiyotik takviyesi yapmayı ya da yoğurt yemeyi tavsiye eden uzmanlar, bu sayede kaybedilen faydalı bakterilerin geri kazanılabileceğini söylüyorlar. Fakat her probiyotiğin aynı etkiyi göstermediğine de dikkati çeken uzmanlar, probiyotiklerin düzenli olarak her gün alınması gerekmediğini belirtiyorlar.
Çinko
Soğuk algınlığına karşı C vitamininden daha da faydalı olan çinkonun, grip ve soğuk algınlığına neden olan virüslerin çoğalmasını önlediği belirtiliyor. Uzmanlar, soğuk algınlığı ya da gripten korunmak için gereksiz oranda C vitamini almaktansa, çinko takviyesi yapılmasının çok daha faydalı olduğunu belirtiyor.
Niyasin
B3 vitamini olarak da bilinen Niyasin, her derde deva olarak bilinir. Fakat istenilen sonucu almak için genelde reçete dozajlı alınması gerekiyor. 2010 yılında yapılan bir araştırmaya göre reçetesiz olarak satılan Niyasin’in genelde kalp rahatsızlıklarına karşı etkili olduğu ve düzenli olarak alınmasının felç ve kalp krizi riskini önlediği belirtiliyor.
Sarımsak
Hoş olmayan kokusuna rağmen, sarımsağın yüksek tansiyona karşı son derece etkili olduğu belirtiliyor. 2008 yılında yapılan kapsamlı bir araştırmaya göre düzenli olarak sarımsak hapı alan ya da tüketenlerin tansiyonunun düştüğü belirlenmiş.
Sarımsağın kansere karşı da etkili olduğuna dair inanışlar var. Her ne kadar sarımsak tüketenlerde kanser riskinin azaldığı belirlenmiş olsa da, uzmanlar elde edilen bu sonuçların farklı etkenlere bağlı olabileceği konusunda uyarıyor. Amerika'nın Sesi