Ertuğrul Günay'ın açıklamalarından satırbaşları:
Dün akşam partiyi akla davet eden tüm vekilleri disipline sevkettiler. Yolları ayrılma noktasına geldik. Birlikte çalıştığım arkadaşlarıma bağımızı koparmıyoruz. Mağrur insanlarla bağımız kopardık.
AK Parti'nin tepesinde mağrur ve mütehakkim bir yapı, tabanda ise masum ve mazlum insanlar var.
Yönetmelikte yapılan değişiklik bir anayasa ihlalidir. Kanunsuz emir olmaz polisin savcının emrine uymaması kanunsuzdur. Kamu vicdanında derin bir sorgulama var. Toplum bunun bedelinin çok ağır bir şekilde ödetir.
Adli kolluk yürütme ile işbirliği yapmaz yürütmeye hesap vermez.
Değil Taksim Meydanı müsade etsek Sultanahmet Meydanı'na AVM yapma açgözlülüğü var dedik.
"KARARI TAVIRLARIYLA KOLAYLAŞTIRDILAR"
Aklın ve ahlakın emrettiği doğrultuda, yöneticilere doğruyu söylemeye çalıştık. Ama dün akşam MYK ve Sayın Genel Başkan, bizim vermekte zorlandığımız bir kararı teşvik ettiler. Parti ciddi ithamlarla karşı karşıyayken, o ithamlara partinin maruz kalmasına sebep olan insanlara, 10 gün tahammül gösterip, aklı zorlayan destek verilirken, bütün söylemi akla davet eden arkadaşları dün akşam disiplin kuruluna sevk ettiler. Bizim zor verebileceğimiz bir kararı, arkadaşlar bu tavırlarıyla kolaylaştırmış oluyorlar.
"AKLI ZORLAYAN BİR SAVUNMA PSİKOLOJİSİ SERGİLENİYOR"
Millete hizmet etme fırsatı buldum. Partiye girerken söylediğim sözler için çalıştım. Buna aykırı işler gördüğüm zaman da, bakanlık dönemimde de bunları yüksek sesle uyarmaya çalıştım. Bugünlerde sıkıntılı bir dönem yaşıyoruz. Türkiye’ye hizmet eden bir siyasi hareket çok ciddi iddialarla karşı karşıya. Bunlara karşı bizim cesaretle karşılamamız, özgüvenle davranmamız gerekirken, siyasi etiği zorlayan, normal insan aklını zorlayan bir savunma psikolojisi sergileniyor. Bu hareket için, bir hükümet için zor bir dönem. Arkadaşlarımız da bir süreden bu yana böyle zor bir dönemde içinde bir çok yurttaşımızla dostluk bağı kurduğumuz bir doğru hareketten ayrılmak doğru olmayabilir. Kalıp içeride uyarılar yapmaya, itirazımız varsa, hukuk etiği konusunda bir itirazımız varsa onları söylemeye devam edelim niyet ve kararını ısrarla sürdürdük.
"NE YAZIK Kİ DİNLETME İMKANI KALMADI"
Bakanken de sonraki dönemde de, partinin tabanında çok sayıda Türkiye'nin mağdurlarının, mazlumların olduğu bilinciyle, partinin bu düzeni bozmasından kendisini uzak tutması konusunda uyarılarda bulundum. Ama ne yazık ki bunu dinletme imkanı kalmadı. Çünkü bir anlayış gelişti iktidar partisinde, iki kanat gelişti. Bir tabandaki masum geniş mazlum, mağdur edilmiş geniş bir kitle. Bir de partinin mağrur ve mütehakkim bir anlayış. O anlayışa bir şey anlatmanın şansı kalmadı. Onlar kibirin doğrultusunda bir başka yere doğru yelken açıp gidiyorlar. Kendilerine başarılar dilerim. Yolları ayırmak noktasına geldik.
Tertemiz arkadaşlarımızla ne gönül bağımızı ne de iç anlayışımızı katiyen ayırmak niyet ve kararında değilim. Bunu daha fazla katlanmamız da mümkün değildi bu mağrur ve mütehakkim tavıra. Hayatta herkesin düsturu olan sözler vardır: "Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem" "Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz asla."
"BİREY OLARAK KARAR VERİYORUZ"
Bir arkadaşım sabah istifa etti. Biz birlikte bu partiye katılmış birkaç arkadaştık. Biz birlikte girdik partiye ama birey olarak karar veriyoruz. Özgür insanlar, bu partiye de siyaseti özgür insanların yapılabileceğini göstermek istiyoruz. Katılırken önemli katkılar yapmıştık, ayrılırken de bugün, içerde itiraz ederken de katkı yaptığımı söylemeye çalışıyordum. Siyaseti özgür bireylerin yapabileceği konusunda örnek sergilemek istiyoruz.
2002’de Fazilet Partisi’nden ayrılıp Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kuran arkadaşlar istifa etmişler miydi acaba? Sayın başbakan’a sorun isterseniz ben hatırlamıyorum. Ben akşam birkaç saat önce, biz partiye zor bir eşikte geldik, temiz siyaset arayışı içinde bulunduk hep. Yine öyle çalışmaya devam edeceğiz demiştim. Bu açıklamama rağmen böyle bir karar aldıkları için, ben de bekledikleri karşılığı verdik.Geniş tabanına bir kez daha seslenmek istiyorum. Anadolu’daki hukuk devleti olsun, güzel bir devlet olsun, özgür yaşama şansı olsun diye bekleyen insanlara karşı büyük bir burukluk içindeyim. Bu disiplin kararına sabırla boyun eğmemiz beklenmezdi. Bu ayrılma kararını verdim. Şu anda bağımsız bir milletvkeili olarak, hukukçuyum da şu anda. Bugünlerde bu sıfatın birikimine ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
"YAPILAN DEĞİŞİKLİK ANAYASA İHLALİDİR"
Bu çok önemli bir gelişme. Ben Türkiye’de ilk kıdemli hukukçulardan biriyim. Bizim dönemimizdeki hukuk eğitiminin bugüne göre daha nitelikli olduğunu da yüksek sesle söylüyorum. Gerçekten son zamanlarda yönetmelik değişikliği, yolsuzluk rüşvet tartışması başladıktan sonra yönetmelikte yapılan değişiklik anayasa ihlalidir.
TOPLUM BUNUN BEDELİNİ ÖDETİR
Dün HSYK açıklama yaptı. Siz söylüyorsunuz bugün Danıştay yürütmeyi durdurdu diye. Çünkü hukukun temeli budur. Adli kolluk yürütmeyle işbirliği yapmaz. Yürütmeye haber verdiğiniz zaman kuvvetler ayrılığı ilkesini ciddi biçimde sarsmış olursunuz. Arkadaşlarımı son bir kez daha uyarıyorum. Onların kanunsuz emirlerine uyan kamu görevlilerini uyarıyorum. Kanunsuz emre uyulmaz. Herkes aklının bir tarafına yazsın. Bugünkü hukuk ihlalleri yarın mutlaka hukukun önüne çıkar. Toplum bunun bedelini çok ağır biçimde ödetir.
HALUK ÖZDALGA DA İSTİFA ETTİ
İşte AKP Ankara Milletvekili Haluk Özdalga'nın sözleri:
"17 Aralık'ta itibaren Türkiye yanlış yola girmiştir. Kamuoyunun gördüğü şudur. Polis teşkilatı doğrama makinasından geçirilmektedir. Adli polis üzerinde baskı uygulanıyor. Yargıya müdahale edilmektedir. Anayasa kanuna ve akla ters uygulamaya konuldu. Bu şekilde bu
yollardan yolsuzluk iddialarının üstünün örtülmek istendiği ortadadır. Tüm kamuoyu da bunu değerlendirmektedir.
TÜRK SİYASETİNİN İTİBARINA GÖLGE DÜŞÜRÜYOR
Bunların açıklanması mümkün değildir. Eğer devlet içinde hukuk devletinin kurallarına göre değil kendi inançlarına göre hareket edenler varsa bunlara müsamaha gösterilemez. Ama böyle bir durum ileri sürülerek yolsuzluk iddialarının üstü örtülmek için yapılanlar da hiç bir şekilde savunulamaz. İç ve dış mihraklar, faiz lobileri gibi dayanağı olmayan ifadelerin inandırıcılığı bulunmuyor. Esasen bunlar hiç inandırıcı bulunmuyor. Başınıza gelecek herşeyi açıklayabilirsiniz. Ama yolsuzlukları açıklayamazsınız. İç ve dış mihrak faizlerini suçlu gösterme uluslararası zeminlerde Türk siyasetinin itibarına gölge düşürüyor.
İç ve dış mihraklarla ilgili bu yolsuzluk bir komplo diye üstü örtülmeye çalışılmamalıdır.
YÖNEMELİK KALDIRILMALIYDI
Ben buraya gelirken aldım Danıştay tarafından iptal edildi. Benim önerim şu olacaktı, Danıştay kararı beklenmeden yürürlükten kaldırılmalıdır. Ama şuan benim önerim şudur sakın ola Danıştay tarafından iptal edilen yönetmelik benzeri çıkarılma yöntemine gidilmemelidir. İptal edilen yönetmelik adli soruşturmalara anayasa dışı müdahale için yol açıyor. Soruşturmaların gizliliğini ortadan kaldırmıştı. O yönetmelik soruşturmaların gizliliğini fiilen ortadan kaldırmıştı. Bir yolsuzluk soruşturmasını imkansız kılıyordu. Böyle biryeyi hiç bir vicdanın kabul etmesi mümkün değil.
AK PARTİ ÜYELİĞİNDEN AYRILIYORUM
Türkiye kritik bir yol ayrımında olduğunu düşünüyorum. Yazılı metinde ihmal ettim. Polis binalarımıza medyanın girmesini yasaklayan uygulamadan da vazgeçilmelidir. Şeffaflık özellikle polisin şeffaflığı demokratik hukuk devletinin vazgeçilmezidir.
Askeri vesayet rejimine karşı durmak demokratik hukuk devletinin inşaasına katkıda bulunmak 2007 yılında savunduğum fikirlerdi. Bunları söylemekten hiç bir zaman vazgeçmem söz konusu olmamıştır. Bu düşüncelerle tabi parti genel merkezinin aldığı kararı da dikkate alarak AK Parti üyeliğinden ayrılıyorum.