Abdullah Sevimçok, Antalya Atatürk Parkı’nda gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi. İlk yaptıkları işin esnaf ve sanatkarları bir araya getirmek olduğunu belirten Sevimçok, AESOB’un 76 meslek odasından oluşan 75 bin üyeli çok büyük bir kuruluş olduğunun altını çizdi.
Son günlerde alış-veriş merkezleri (AVM) üzerinde çok durduklarını kaydeden Sevimçok, onların uzantısı olan şok ve expres marketleri de sıkça gündeme getirdiklerini söyledi. ‘Açılan her AVM binlerce esnafı yok ediyor’ diyen AESOB Başkanı, “Hiçbiri vergisini Antalya’da ödemiyor, kazandıklarını da başka şehirlere götürüyor” dedi.
AVM’lerin fabrikasyon ürünleri doğal ürün diye sattıklarını, insan sağlığı ile oynadıklarını iddia eden Sevimçok, otellerin içindeki alış-veriş merkezlerine de kanşı çıktı.
Turizmde uygulanan herşey dahil sistemine karşı olmadıklarını, turizmcinin turist getirmek için bu yöntemi seçtiğini belirten Sevimçok, “Biz esnaf olarak her şey dahili değil, ona karşı nasıl bir alternatif geliştirebiliriz onu konuşalım” dedi.
2011 yılında 6282 esnafın odadan kaydını sildirdiği, buna karşın 8321 yeni kayıt yapıldığını belirten Sevimçok, şöyle konuştu:
“Bir takvim yılının daha sonuna gelmemizden dolayı bir yaş daha yaşlanarak, kaybettiğimiz günlerin bir daha geri gelmeyeceğinin bilinci adına üzüntü ama yaşanacak yarınlarımızın da başlangıcı olacağını bildiğimiz yeni bir yılı daha karşılayacağımız içinde, umut dolu sevinçler yaşıyoruz…
Koca bir yıl yani 365 gün, insanoğlu için önemli bir süreçtir. Bu önemli sürecin bitiminde ise mutlaka çok yönlü bir muhasebenin yapılması gerekmektedir. Teknolojinin her geçen gün çok daha fazla ilerleme kaydetmesiyle birlikte birçok yeniliğe ve kolaylığa alışan insanoğlu, kendisi için çok kıymetli olan zamanın su gibi akıp geçmesine de engel olamamaktadır. İşte bizler böyle bir koşuşturmanın yaşandığı bir takvim yılının içerisinde 2011 yılının sonuna geldik…
2011 yılı esnaf ve sanatkarımız açısından aslında çok da kötü geçmemiş, esnafımızın işlerinde biraz da olsa kıpırdanma olmuştur. Turizmin gözbebeği olan Antalya’mız 2011 senesinde turizmden iyi pay almıştır. Çarşı esnafımız her ne kadar da bu turizm pastasından yeteri kadar pay alamasa da Antalya’ya gelen turist sayısındaki artışın esintisinden ve rüzgarından kısmen de olsa faydalanmıştır. Bu rüzgarın 2012’de de esmesini temenni ediyoruz. Ancak 2011 yılının sonlarında, dünyada ve Avrupa’da ciddi krizlerin oluşmaya başladığını da görmekteyiz ve bu dalgalanma 2012’de de etkisini sürdürecek gibi. Olası krizlerden Türkiye’de bir şekilde etkilenecektir. Bu yüzden esnafımızın 2012’de biraz daha temkinli gitmesinde ben fayda görüyorum. 2012’de esnaf ayağını yorganına göre uzatmalıdır. Hiçbir şekilde umutsuz değiliz ve aynı zamanda hayalperestte değiliz. 2012 yılında da bir numaralı önceliğimiz yine esnaf olacaktır…
EKONOMİNİN CAN DAMARAYIZ
Bizler ülke genelinde sayıları yaklaşık iki milyonu bulan bir kesimiz ve ekonominin de can damarıyız. Hükümet bu gücü dikkate almalı ve esnafın geleceğini güvence altına alacak çalışmalara da hızla imza atmalıdır. Küçük esnafın kepenk kapatmasına sebep olan ve bir yanar dağ misali bazı meslekleri yakıp yutarak yok eden AVM’lerin sayısı her geçen gün daha da artmaktadır. AVM sektörü her yıl ortalama yüzde 25 büyümektedir. Biz esnaflar olarak Perakende Yasası’nın çıkmasını beklerken, kent merkezlerine yeni yeni AVM’lerin yapılmasına yerel yönetimler tarafından müsaade edilmektedir. Artık Antalya’mızda yeni bir alışveriş merkezi açıldığı zaman bütün insanlar bundan rahatsız olmaktadırlar. Biz AESOB olarak insanların belleğine bunun yanlış olduğunu ve esnafımızı yok ettiğini, zaman zaman yaptığımız açıklamalarla ve söylemlerimizle çok şükür ki kazıdık ve artık mahkeme kararlarıyla buralara ruhsatlar verilmektedir. Çarşı ve pazarlar kent yaşamının ayrılmaz parçalarıdırlar. Sadece mal alışverişi yapılmasının ötesinde buraları toplumsal buluşma mekanlarıdır ama gelin görün ki vatandaşın şehir esnafıyla buluşturulmaması adına her şey yapılmaktadır. Ne yazıktır ki belediyeler sosyal tesis yapılabilecek yerlere AVM yapılmasına müsaade ederek insanların izin günlerinde tabiri caizse sanki buralara mecbur bırakılacakları bir sistem oluşturmuşlardır. Bu da yetmemiş ve mahalle aralarına açılan cep marketlerle vatandaşın ekmeğini dahi kredi kartıyla bu cep marketlerden alması sağlanılmıştır. Kredi kartlarındaki kişisel ödeme tehlike sınırları çoktan aşılmış ve her bir bireyin farklı farklı bankalardan en az üçer dörder tane kredi kartı olmuştur. Bu kredi kartlarının da hesapsızca kullanımı sonrasında ödenemeyen borçlar ise kredi kartı mağdurlarının yeni borçlanmalara gitmesini tetiklemiştir. Bugün gelinen durumsa oldukça vahimdir. Her üç kişiden birinin bankalara kredi borcu vardır. Vatandaş geleceğe karşı güvencini yitirmiş, tüketimlerini kısmak zorunda kalmış ve bu elzem durum karşısında da esnaf ve sanatkar iş yapamaz hale gelmiştir…
KİRLİ ESNAF-VUR KAÇ TAKTİĞİ
Bir diğer tehlikeyi de günü yada sezonu kurtarmak için Antalya’ya gelip çalışan ve sonrada giden kişiler oluşturmaktadırlar. Bu kişiler ekonomiye ciddi kayıplar vermektedirler. Küçük esnaf büyük alışveriş merkezlerinin dışında bu ‘kirli esnaf’ yada tabiri caizse ‘vur-kaç’ taktiğiyle iş yapanlar nedeniyle de büyük zarar görmektedir. Bu kişiler dükkan açıp birkaç ay çalıştıktan sonra Antalya’dan kaçıp gitmektedirler. İşini düzgün yapan esnaf da bunlar yüzünden zarara uğramaktadır. Küçük esnafın zarar görmemesi için, bu vur-kaç taktiğiyle iş yapanlara yasal bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Bunun da yolu ustalık belgesinden geçmektedir. Esnaf odasına kayıt olabilmek için ustalık belgesi aranırken, ticaret odasına kayıt için bu şart aranmamaktadır. İşyeri açabilmek için mutlaka ustalık belgesi aranması şartının getirilmesi gerekmektedir. Belediyelerin de bu belgeyi kurumun birinden isteyip, diğerinden istememesi, hem vur-kaç esnaflığının artmasına hem de olası bir çifte standardın uygulanmasına sebep olmaktadır. Bu yüzden esnaf odalarının üye sayısı da hızla düşmektedir. Bu uygulama sayesinde bize gelmesi gereken üyeler bile ticaret odasına gitmekte ve böylelikle bir çaycının, kafeteryacının ve börekçinin dahi kaydının ticaret odasına yaptırılmasının yolu açılmaktadır…
TİCARET ÇOK ZOR BİR İŞTİR
Antalya’mız kontrolsüz bir şekilde büyüyen, yoğun bir şekilde göç alan ve turizmin de etkisiyle çok çarpık bir şekilde ticaret yapılan bir yer halini almıştır. Örneğin, emekli olarak Antalya’ya gelenlerin sayısında büyük bir artış yaşanmaktadır. 30-35 yıl ücretli bir işte çalışarak emekli olan ve emeklilik ikramiyesini cebine koyan kişiler hemen bir iş yeri açmaya çalışmaktadırlar. Halbuki ticaret çok zor bir iştir ve ticareti bilmeyerek ilk defa bu işin içerisine girenler, esnaflık ve ücretli çalışmanın aslında ne kadar da farklı ve zor olduğunu, ellerine geçen emekli ikramiyelerini kaybederken çok daha iyi anlamaktadırlar. Bölgemizdeki ticaretin bir an evvel düzene girmesi, isteyen kişinin istediği yere işyeri açamaması gerekmektedir. Tabi ki bu husus da belediyelerimize de önemli bir iş düşmektedir. Bununla birlikte çarşılarımızın da yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bazı caddelerimizde bu düzenlemeler yapılmaya başlanılmış ve cadde düzenlemesi bitirilen yerlerdeki esnafımıza da gözle görülür bir hareketlilik gelmiştir ama bu yeterli değildir. Vitrinlere de bir düzen getirilmeli ve bazı caddelerde tek tip tabelaların hayata geçirilmesi gibi projeler uygulanmalıdır ki biz 2012 yılında esnafımız adına böyle bir çalışmayı başlatmayı düşünüyoruz…
Yeni yılda esnafa yönelik çalışmalarımız bütün hızıyla devam edecektir. Biz Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği olarak 2012 yılını da tıpkı 2011 yılında olduğu gibi yine eğitime ayırmaya karar verdik ve bu doğrultuda esnafımızı geliştirmeye yönelik çok önemli adımlar atarak yenilikçi projelere de imza atacağız. Devletin, toplumun ve bireylerin mutluğu için en iyi çözüm yolu eğitimdir. Yaşama dair değerler ortaya koyabilmek ve iyi bir şeyler üretebilmek için eğitime ihtiyaç vardır. Günümüz gelişen ülkelerine baktığınız da ise eğitimin hep en ön safhada olduğunu göreceksiniz. Türkiye’de ise eğitim olanağı diğer ülkelere göre daha geride kalmıştır. Bu sorun hepimizin sorunu olmalıdır ve hepimiz bu eğitim konusu hakkında bir şeyler yapabilme gayreti içerisinde olmalıyız. İşte bu sebeple Esnaf Odalar Birliği olarak bizler 2012 yılında eğitim ve öğretime yoğun bir şekilde ağırlık vermek ve esnafımızın gerek mesleki gerekse de kişisel gelişimleri adına eğitimler almasını sağlamayı hedeflemekteyiz. 2012 yılı için bir başka önemli hedefimiz ise esnafı teknolojiyle buluşturmak olacaktır. Bu yüzden 2012 yılında esnafımızı yeni teknolojilerle tanıştırabilmek adına bol bol fuarlara katılacağız. Esnafın desteklenmeye ve inovasyona ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz, sadece kendi sermayesiyle küresel sermayeye karşı mücadele edemeyeceğini de çok iyi biliyoruz. Bu yüzden esnafımız adına arge'ye ve teknolojik gelişmelere önem vermek durumundayız. Tabi biz bütün bu çalışmaları yaparken de esnafımızın ayakta kalabilmesi adına rekabet eşitliğinin sağlanması ve istikrar ortamının yaratılmasını da devletimizden bekliyoruz. Ayrıca, 2012 yılında vatandaş yerli malına özendirilmelidir. Yerli malını tercih etmek demek yerel üretimi desteklemek ve dolayısıyla da istihdamı sağlamak demektir. Ekonominin gelişmesi için istihdam çok önemlidir ve bu ülkedeki istihdamın yarısından fazlası hala küçük işletmeler tarafından sağlanmaktadır…
75 BİN KİŞİLİK AİLEYİZ
Esnaf ve Sanatkar teşkilatımız Antalya’mızın en büyük sivil toplum kuruluşudur ve 75 Bin civarındaki üye sayısıyla da oldukça geniş bir ailedir. Bu yüzdendir ki ekonomik açıdan yeni önlemler planlanırken yapılması gereken ilk iş, desteğe fazlasıyla ihtiyaç duyan küçük işletmelerin yani esnaf ve sanatkar camiamızın sıkıntılarını gidermek öncelikli olmalıdır.
Şu asla unutulmamalıdır ki ülkemizin ve ekonomimizin bel kemiği olan esnaf ve sanatkarımızın ayakta kalması demek ülkemizin de dimdik bir şekilde ayakta durabilmesi demektir. 2012 yılında esnafımızın yapması gereken tek şey vatandaşa sıcak yüzünü göstermek olmalıdır. Vatandaş büyük alışveriş merkezlerinde bu sıcaklığı bulamamaktadır. Esnafımızın bu küresel sermaye karşısındaki en büyük avantajı da işte bu samimiyet ve güler yüz olacaktır. 2012 yılı içinse ben tüm oda başkanlarımdan birbirlerine omuz veren, ahilik kültürü gelişmiş ve her şeyden önce esnaf ile ilgili meselelerde her şeyi bir tarafa bırakarak esnaf ve sanatkarın menfaatleri doğrultusunda var güçleri ile bir araya gelen ve birlik içerisinde olan başkanlar olmalarını istiyorum. Çünkü odalarımız, üyelerinin demokratik tercihleriyle başkanını tayin eden çok önemli sivil toplum örgütleridirler. Antalya Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği yönetimi olarak bizler de odalarımızın birbirlerini tamamlayan bu çok önemli yapısını bilmekteyiz. Bu yüzden esnafımızın faaliyetleri için gereken sicil ve kayıtları ile buna bağlı olarak düzenlenmesi gereken diğer resmi prosedür evraklarını tanzim çalışmalarımızı da en hızlı ve modern bir şekilde, sürekli hizmet kalitemizi yükseltme gayreti içerisinde vermekteyiz. Bununla birlikte toplumsal açıdan da sivil toplum görevimizi en etkili bir biçimde sürdürmeye çalışmaktayız…
Burada sözlerime son verirken önümüzdeki dönemin öncelikle ülkemize ve bizlere umut dolu mutlu bir gelecek hazırlamasını temenni ediyor bu duygularla da değerli esnaf kardeşlerime ve kıymettar Antalyalılara 2012 yılının bol kazançlar getirmesini dileyerek herkesin yeni yılını kutluyorum…”