TERÖRLE ETKİN BİR MÜCADELE İÇİN GÜÇLÜ, CUMHURİYETÇİ BİR HÜKÜMET GEREKLİ
1 KASIM’DA HALKIMIZA BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR
Ankara’da 100’ün üzerinde vatandaşımızın ölümüne, 200’ün üzerinde vatandaşımızın da yaralanmasına yol açan terörist saldırıyı nefretle kınıyoruz.
Ulusumuzun başı sağolsun.
Ülkemiz son birkaç ay içinde bir yandan artan PKK saldırılarında askerimizi, polisimizi şehit verirken, diğer yandan IŞİD saldırılarına da hedef olmaya başladı. Suruç’ta yaşanan saldırı ile Ankara’daki saldırı, gören bir göze ipuçlarını veriyor; hedef <<HDP’ye yakın>> barış temalı toplu eylemler, fail ya da failler canlı bomba ve yöntem aynı; IŞİD’i işaret ediyor.
Dün Başbakan’ın olayı değerlendirirken doğrudan IŞİD’i işaret etmemesi üzücüdür. Oysa iyi terörist, kötü terörist olmaz. Senin teröristin, benim teröristim hiç olmaz. Suruç’taki katliam aydınlatılmış, arkasındakiler yakalanmış olsa idi bu kara günü belki yaşamıyor olacaktık.
Defalarca vurguladığımız gibi, kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, gerekçesi ne olursa olsun, bütün terörist örgütlerle mücadele etmek hükümetlerin öncelikli görevi olmalıdır.
Bazı terör örgütlerini hoşgörüyle karşılayan, arkasında duran ve Şam’da Emeviye Camii’nde bayram namazı kılmayı düşünenler, bazı terör örgütleriyle müzakere masasına oturup başkanlık hayali kuranlar, bu yanlış, taşeron politikalarla ülkeyi kan gölüne çevirenler bu gibi insanlık dışı saldırıların tüm sorumluluğunu da taşımalıdırlar.
Bu nedenle 2002’den beri üç dönem (12 yıl) genel seçim kazanıp tek başına ülkeyi yöneten, 7 Haziran sonrası tek başına iktidar olma şansını kaybettiği için bir koalisyon hükümeti kurulmasının yollarını tıkayarak, “geçici seçim hükümeti” ama “fiilen” bir AKP hükümeti olarak iktidarda kalmayı başaran, gitmeye niyeti olmadığı da anlaşılan 13 yıllık AKP hükümetleri ve bu hükümetlerin 12 yıl başı ve bakanlar kurulu ile birlikte ülkenin genel siyasetinin yürütülmesinden Anayasa gereği sorumlu olan bugünkü Cumhurbaşkanı birlikte sorumludurlar.
Halkımızı uyarıyoruz.
Yaşadığımız bu kaos ortamı, 1980’lerde ideolojik olarak emperyalist bir saldırıya uğrayan Cumhuriyet’imizin, 2000’lerde yıldızı parlatılarak iktidara taşınan zihniyet (ılımlı İslam) eliyle siyaseten de sonlandırılması aşamasıdır.
Oyun planlandığı gibi (ufak sapmalarla) yürütülmektedir.
Halkımız öncelikle oynanan bu oyunu görmeli, bu bilinçle, bu oyuna son verecek güçlü, Cumhuriyetçi bir hükümetin kurulması için oy vermelidir.
Ya yeniden Atatürk Cumhuriyeti, ya da bir iç savaşla bölünmüş, bir ortaçağ diktatörlüğü.
Vereceğimiz oylar geleceğimizi hiç bu kadar yakından ilgilendirmemişti.
Halkımızın sağduyusuna güvenmek istiyoruz.
Tansel ÇÖLAŞAN
GYK adına
Atatürkçü Düşünce Derneği
Genel Başkanı