Covid 19 aşısı geldi, kimileri karşı çıktı, sırası gelse de aşı yaptırmadı. Aşıda öncelikli olan sağlık çalışanlarının yüzde 14'ü aşı olmadı. Aşı sırası gelen 65 yaş üstü gruptakilerin yüzde 23.6 sı aşı yaptırmadı. Salgına karşı eldeki tek silahımız olan aşıyı, çok yüksek oranda bir kesim yaptırmıyor. İnanmak güç ama gerçek durum bu.
Prof. Dr. Selim Çağatay bir çalışma yapmış. 3 aylık yarı kapanma maliyeti, bir aylık tam kapanmaya bedel. Böyle bir karar vermek için hükümetin cesur olması gerekiyor. Maddi kayıp bir yana her gün yüzlerce can kaybını önlemeyi kim istemez?
AŞIRI UÇUK BEKLENTİ
Kısıtlama önlemlerinden beklenenler: "Vaka sayısı 2 haftada yüzde 50 gerileyecek, 30 günde ise bin rakamının altına inecek."
Tabiplere göre fazla uçuk. "Kararı alan siyasiler yüksek beklentide fazla uçmuş."
Hafta içi hayat tam yol devam ediyor. Bu kadar yüksek bir iyimserlik beklemek, hayalcilik oluyor.
Türkiye'nin her yerinde yoğun bakım sorumlusu doktorlar feryat ediyorlar: "Vakalar patladı, alarm durumdayız, boş bir tek yatak yok."
Son uyarıyı Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri Vedat Bulut yaptı:
"Bundan sonra hastalık katlanarak gider. İnsanlar solunum cihazlarına erişemeyecek. Sağlık Bakanı'nın yüzde 65-70 gibi oranlar vermesi gerçeği yansıtmıyor. Solunum cihazları olmayan ikinci basamak, üçüncü basamak dediğimiz yoğun bakımları da sayıyor."
Sağlık konusunda doktorla siyasetçinin böylesine farklı görüşlerde olması can sıkıcı olsa da elimizden bir şey gelmiyor.
İNSAN KAÇIRIYORLAR
Yeşilyurt Belediyesi tarafından Almanya'ya kaçırılan 43 kişinin faturası, Vali Yardımcısı, Nüfus Müdürlüğü ve 2 kamu görevlisine kesildi, bürokratlar görevden uzaklaştırıldı. AKP'li Belediye Başkanı o kişilerin Bremen'e kaçırılması konusunda şunları söyledi: "Bir dostun hatırına yaptık. Türkiye Cumhuriyeti'ne yük olacak insanlar gidiyor.
Bu sözler, "insan kaçakçılığı yaptık" demenin, bu itirafın, farklı anlatım cümlesi. Utanmıyor, rahatça söylüyor. AKP'de olduğu için ceza verilmeyeceğini biliyor, bir suç işlemediğini düşünüyor.
PATATES VE KURU SOĞAN
İstanbul'un en doğudaki ilçesi Tuzla'da 4 tır dolusu patates için tören düzenlendi. Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt şova dönüşen törende konuştu. Nevşehir ve Niğde'den yola çıkan tırlar İstanbul il sınırına girmiş. Ne muhteşem olay. Yoksula bir şey verirken, böyle anlamsız törenlere gerek var mı? Kocaman çuvalı (10 kilo kuru soğan, 20 kilo patates) oraya gelenler, evlerine nasıl götürecek? Kimse o durumla ilgilenmiyor. Eve bırakılması fikri gerçekleşmiyor. Fotoğraflar çekiliyor. İşlem tamam.
Eyyubiye'de 12 bin yoksula patates, soğan dağıtımında arbede çıkmış. Ne sıra ne mesafe kuralı unutulmuş. Bir tır dolusu ürünler kapışılmış, yerlere dökülmüş.
İslam dininde "yoksula sağ elin verdiğini sol el görmeyecek" diye biliyoruz. Kimin umurunda?
NAMAZ İFTAR VE YARDIM
İçişleri Bakanı, bir şehit evine ziyarete gidiyor. Namaz kılarken çekilen fotoğrafını paylaşıyor. Böyle anlamsız gösterilere gerek var mı? Bu bir değil, iki değil. Askeri birliğe gidiyor, Mehmetçik ile bayram namazı kılıyor. O görüntüler ve haberleri TV bültenlerinde, yandaş gazetelerde yayınlanıyor. Maun Suresi diyor ki:
"Vay haline o namaz kılanların ki, onlar namazlarının özünden uzaktırlar. Onlar halka gösteriş yaparlar."
Cumhurbaşkanı orucunu bir yoksul aile ile birlikte açmış, yer sofrası kurulmuş. "Çatkapı geldiler, soframızı paylaştık" diye haber oldu. Bir gün sonra gerçek anlaşıldı. Ev sahibi AKP'li çıktı ve Mamak Belediyesi'nde çalışıyordu.
Erdoğan sonraki gün bu kez Bahçeli ile iftar yaptı. Özbek otağında bu kez masadaki yemekler iftarlık oldu. Bizim bildiğimiz otağlarda hiç yemek masası olmaz, yere serilen örtülerin üzerindeki tepsilerde yiyecekler olur. Yer sofrasında iftar hiç inandırıcı değildi. Modern bir Özbek otağında masada yemek de yakışmadı.
Bergama Belediye Başkanı, İzmir depreminde gönderilen yardım kolilerini zamanında dağıtmamış, beklemiş. Ramazan gelince adının yazılı olduğu poşetlere, paketlere koymuş. Deprem yardımlarını, halka Ramazan yardımı diye veriyor. Reklam amaçlı ramazan yardımı böyle mi olmalı? Biraz utanmanız olsun.
İKİ SORU YANITSIZ
2 hafta önceki yazımda "iki sorum var" yazdım. 128 milyar dolar nerede? Damat nerede?
Bir hafta önce siyasi partiler konuya sahip çıktı CHP, İyi Parti, Deva, Gelecek partilerinin sözcüleri konuyu gündeme taşıdı. Sonunda açıklama geldi. Dövizin satıldığı söylenmeyen açıklamada "işlem" deniliyor. Kim satmış, hangi kurdan belirsiz, Merkez Bankası dövizini kime vermiş yanıtsız. Merkez Bankası'nın çiçeği burnunda başkanı açıklama yapıyor, bütçe denkliği açısından kaybolan bir döviz olmadığını anlatmaya çalışıyor.
Lagara lugara ile bu iddialar geçiştirilemez. Devlet Denetleme Kurulu var, Masak var, en önemlisi Cumhuriyet Savcılarımız var. Görev bilsinler, araştırsınlar. Neden ağız dalaşına giriyorsunuz? Bu kadar ciddi bir konu siyasetçilerin günlük laf yetiştirme yarışı ile geçiştirilemez.
128 milyar ABD dolarını rakamla yazayım
(128.000.000.000) 128'in yanında 9 sıfır var. Bu para kaç Türk lirası yapıyor, ona bakalım. Rakamla şöyle: 1.033.397.760.000. Bir trilyon 33 milyar 397 milyon 760 bin Türk lirası.
O kadar büyük döviz hareketinde her Türk vatandaşının kişi başına 12 bin 600 TL hakkı var. Ben payıma düşeni arıyorum.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|